Bu Blogda Ara

Alışveriş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Alışveriş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Nisan 2024

Bitik Bir Ekomoni

 Bizim ekomonimiz her zaman bir âlemdir ve her zaman da ısrarla tıkırındadır.
Bugün kıçıkırık bir traş bıçağı olan Permatik adlı ism-i şerifi efsahaneye dönüşmüs bir ürün lâzım oldu bana.


Migros'un yolum üzerindeki bir mağazasından satın aldım ki bunda norminâl olmayan hiçbir nesne-i şerif bulunmuyordu ve gayet de doğal bir süreç yaşandı.
İmdı tahmin edin balakım bir paket Permatik kaç Türk Lirası olsa beğenirsiniz?
Beş adetlik paketine tamı tamına Seksenüçmilyondokuzyüzellibin Türk Lirasıcık ödemek zorunda kaldım ki bilmeniz için ekte Kadeve Fişini de ibraz ediyorum.


Anlaşılan yukarıda mâlum olan ücreti belirleyen bizim böyük erkek kardeşimiz bizlerin traş olmasını istemiyor ve at hırsızı gibi dolaşmamızı arzu ediyor, ancak bizler kendisini hiçbir zaman sakallı olarak görebilmeği beceremedik nedense.


Hayat pahlı geçim zor her şey ateş pahası
Gezmeğe eğlenmeğe yok fakirin parası
Geceleri kapanır evlere garibanlar.
En ucuz eğlence bu tam dokuz ay vade var.

13 Ocak 2023

Akmerkez'deki Unutulmuşluk

 Geçen hafta size bir yaşanmışlıktan bahsetmişti ben.
Bugün geldik bu yaşanmışlığın dördüncü bölümüne.
Bizim delikanlının genç kadına karşı hissettiği o olmaz olasıca duygular artmağa başlamıştı, sabahtan akşama işindeyken bile onu düşünüyor akşam eve gelirken daha yoldayken bile mesajlaşmağa başlıyorlardı, tabi o zamanların en revaçtaki ama artıkım günümüzde olmayan yazılımı Msn Messenger'de uzun uzun yazışmaları da keza. İşte bundan tam onbeş kocaman yıl önce bugünün tarihi Pazar gününe denk geliyordu, birlikte o Güneşli Pazar gününü değerlendirmeğe karar verdiler.
O zamanki Beyoğlu Metrosu Taksim'den Levend Dördüncü Kısım'a kadardı, henüz bırakın Yenikapı'yı ya da Hacı Osman'ı daha Şişhâne ve Maslak tarafındaki istasyonları bile inşa hâlindelerdi, Etiler Metrosu'nun ise esamesi bile okunmuyordu.
İşte bu şeraitte bindikleri metroda genç adamla genç kadın birbirlerine her ne olursa olsun aralarındaki irtibatı asla koparmayacaklarına dair söz vermişlerdi.


O yıllarda Akmerkez'in en üst katında bir sahne vardı, hâttâ ben ve o delikanlı bile bir bayram günü bir televizyonun canlı yayınına denk gelmiş ve bayağı eğlenmiştik.
Sahnenin o kısmında güzel bir masaya oturdular, ikisi de farklı yerlerden yummilenmek istemişti.
Sonradan delikanlı genç kadına da söyleyecekti bunu, o zamanın ayna kaplı direklerinden birinde bir habersizin çektiği kendileriyle hiçbir ilgisi olmayan bir resimde sevdaları sonsuza dek yaşayacaktı.


Yummilendikten sonra alt katlardaki vitrinlere biraz baktılar, norminâlde delikanlının pek hoşuna gitmese bile o günü genç kadının o vitrinlerde kendini kaybetmesinden çok hoşlanmıştı.
Artıkım hava kararmağa başlıyordu, çünkü o zamanlar saatlar Kış gelirken bir saat geri alınırdı, bizimkiler de Remzi Kitapevi'ye girdiler ve delikanlı orada genç kadına hayatının sırrını söyledi, ben bu sırrı biliyorum ama genç adama verdiğim söz uyarınca genç adam ifşa etmeme izin vermeden ben de söylemeyeceğim.


Bundan sonrası başka bir başlık gerektiriyor aslinda çünkü semt değişiveriyor artık.
Lâkin ne olursa olsun bir şeyleri anlamak istiyorsanız o şeyleri yaşayan kişilere sormalısınız.

03 Nisan 2022

Zamazan Geldi Hoş Geldi

Kitaplar olsun fıkıh olsun yasalar olsun hiçbirisi yazmaz ama Ramézân-ı Şerif Ayı Şehr-İstanbul'a avdet ettiğinde ekmeğe pideye suya ve aklınıza gelebilecek her şeye zam yapmak farz-ı ayndır.
Geçenlerde en ucuz suyun ücretinin Beşmilyonbeşyüzbin Eski Türk Lirası olduğundan bahsetmişti ben.


Bu gördüğünüz yani temaşa eylediğiniz fiş Şok Markt'in geçtiğimiz Pazartesi günkü aldığım Güzelpınar markalı Beş Litrelik Su'yun ücretini göstermekte, Beş Yeni Türk Lirası Elli Yeni Türk Kuruşucukluk fatura.
İmdı sizlere biraz önce yine aynı Şok Markt'tan aldığım Beş Litrelik Güzelpınar Su'yun faturasını göstereceğim.


Markt aynı ürün aynı katma değer vergisi oranı aynı ama arada Elli Yeni Türk Kuruşu yani Beşyüzbin Eski Türk Lirasıcıklık bir Zamcık söz konusu.
Hani vakt-i zamanında hayali bön bön etrafa bakan bir bakanımızın zamımıza koduğu türden bir zamcık.


İşbu iki fatura arasında sadece Yüzkırküç Saatçiklik bir fark ve Beşyüzbin Türk Lirasıcıklık bir güncelleme var.
Düşünsenize şişe başına yapılan bu zamcıktan kimlerin ceplerine kim bilir kaç para giriyor ve bizlerin ceplerinden kimlerin emekleri hakları çalınıyor bir düşündünüz mü?
Ben asla Ramézân-ı Şerif Ayına hakaret etmiyorum ama her Ramazan geldiğinde sürekli zamcık yapan bir zümre için Zamazan sözcüğü uygun değil de nedir?


Çünkü daha önce de dediğim gibi: Hazret-i Muhammet "Komşusu açken tok yatanlar bizden değildir" buyurmuşlardır, devamında da ne olacağını ahanda işbu karikâtür gösteriyor zaten.

02 Ağustos 2021

Kelebek

Sabah sabah bir zam haberi verdim ama biraz da indirimden bahsedeyim sizlere.
Bu aralar Home'nizde bağzı odundan ve ahşaptan yapılmış mobilyaları değiştirmek istiyorsanız Kelebek'te evinizi yenileyecek fırsatların devam ettiğini görüşlerinize sunarım.
Şimdi tüm ürünlerde yüzde kırk indirime ek olarak fazladan yüzde yirmiye varan indirimlerle evinize yenilik ve şıklık katmanın tam zamanı.


Hemen alışverişe başlayın ve bu fırsatı kaçırmayın. Unutmayın ki son gün 15 Ağustos olmaktaymış.

08 Mayıs 2021

Kadir Gecesi

İçinde bulunduğumuz Ramézân-ı Şerif Ayı'nın artık sonlarına yaklaşmaktayız.
Bu gece bin aydan daha hayırlı olduğu rivâyet edilen Kadir Gecesi'ni hapishanelerimizde idrak etmek zorunda kalacağız.
Çünkü son birkaç zamandan beri sokaka çıkmamız aslında yasak, dükkân açmak yasak, camiye gitmek yasak, birçok şeyin alışverişi de yasak.
Alışveriş merkezleri kapalı, Çarşının çoğu kapalı, dükkânların önemli bir bölümü kapalı, savaş yok ama çok sıkıntılı günler geçiriyoruz.


Neyse efenim bendeniz işbu uhrevi gecenin anlam ve önemini kaybettirmeden tüm kamu kurum ve kuruluşlarının yaptıkları gibi hayırlara vesile olmasını Allah-u Te'âlâ'dan niyaz edeyim.
Mâlum-u âliniz hayırda her zaman hayır vardır. Evetteki şer ise neye evet dediğimize bağlıdır, her evette şer yoktur.

12 Nisan 2021

Ramézân Zammı

Ramazan arifesinde böyle kötü bir haberle sizlerin canlarını sıkmak istemezdi ben, ancak çok önemli ve dinimize uygun olmayan bir vaziyet-i umumiye ile karşı karşıya kaldım.
Korona morona bizim belimizi zaten bükmüşken bir de Domat fiyatlarında kazık yemeyelim istedim.
Domatesin kilosu benim bir zamanlar ustama kazandırdığım Bir Dolar seviyesine çok ama çok yaklaştı.


Bizim müslümanlığımız ve dinimiz asla sorgulanamaz, tövbe hâşa çok ama çok büyük günâhtır.
O kadar sorgulanamaz ki Yılbaşı geldiği zaman veya Sevgililer Günü geldiği zaman neredeyse zararına satacağımız indirimler yaparız.
Ancak iş Ramézân-ı Şerif Ayı'na geldiğinde hemen gıda ve besin ücretlerine zammı koyarız.
Sahi hani Ramézân-ı Şerif Ayı paylaşmak ve tokun açın hâlinden anlama ayıydı?


Daha iki hafta önce Domat'ın kilosu Beş Türk Lirasıcıkken bugün Yedi Türk Lirası Doksan Türk Kuruşu olmuş, yani biraz dişini sıksa Sekiz Türk Lirası olacak, üstelik de çürük çarık.
Görmüş olduğunuz işbu resm-i şerif birkaç dakika önce Şok Market'te çekildi, üstelik yine insaflı bir ücret çekmiş. Çünkü burada bulunan Migros ve Onur adlı marketler bundan daha pahalıya satıyorlar.


Ama tabi zenginin iftar sofrasında kuş sütü eksik olmaz, fakirinkinde Peynir Zeytin bulunmaz, çünkü onlar da pahalı.
Yakın zaman zarfında bir fiyat listesi çıkartırım herhâlde galiba sanırsam.

04 Nisan 2021

Korona Sayesinde Bilinçleniyoruz

 Madem kocaman şirket işleri bir yemek masasına ve bir dizüstü bilgisayara hâttâ bir cep telefonuna bile sığabiliyormuşsa neden dikmişiz onca plazayı?
Bir eşofman ve bir terlikle de geçebiliyorken hayat, gardıroplara ve giyinme odalarına ne gerek varmış?
İş toplantıları video konferansla, alışverişler sanal marketlerle, eğitim ise uzaktan yapılabiliyormuş da neden işe okula alışverişe yetişmek için onca trafik çilesini çekmişiz, niye tonla egzoz dumanını yutmuşuz?


Otomobilsiz de yaşanabilirken o kadar parayı neden garajlara kaldırımlara yığmış, yakıta vergiye bakıma onca masraf etmiş, trafik kazalarına savaşlardan daha çok kurban vermişiz?
Madem hayat bir göz odaya sığıyormuş da neden dünyayı talan etmişiz?
Madem "Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi"ymiş de neden hırslarımızın emrinde birbirimizin boğazına çökmüşüz?


Meğer sırtımızda atılacak ne çok safra taşırmışız da haberimiz yokmuş.
İçinden araba geçecek kadar büyük petrol borularına değil, bir makinenin hava pompaladığı küçücük plastik boruya muhtaçmışız oysa.
Meğer nefsimizin uğruna nefesimizden vazgeçermişiz.

08 Mart 2020

Kadınlık

Yolda yürürken gülse dert, evinde oturup ağlasa dert.
Saçını kapatsa bir dert, açsa apayrı bir dert.
Çocuğu olmasa bir dert, karnı burnundayken sokağa çıksa başka bir dert.
Korunursa sıkıntı, çocuğunu aldırsa üzüntüyle karışık başka bir dert.
Şort giyse bir sorun, pantolon giyse başka dert, etek giyse eteğinin boyu bambaşka dert.
Evde kalsa kendine dert, evden çıksa başkalarına dert.
Çalışsa ictimai dert, çalışmasa iktisadi dert.
Eve para getirse dert, getirmese tıkırında olan ekomoniye dert.
Lâfa geldi mi anne bacı kızkardeş abla, yolda yalnız yürürken bir erkeğe müstakbel manita.
İşimize geldi mi ayaklarının altı cennet, gelmedi miydi Adem Babamızı yoldan çıkartan şehvet.


Savaşta ganimet, barışta esaret.
Tarlada ekici, evde hizmetçi.
Bizi etinden çıkartır, memesinden emzirir. Büyütürken dişinden arttırır, gözünden sakınır.
Kim demiş dokuz ay diye? Kadın çocuğunu bir ömür boyu bağrında taşır.
Anne olsa çocuğunun yolunu gözler, eş olsa kocasının uyumasını bekler.
Kadındır bu, eksik olmamalı sırtından sopası karnından sıpası.
Hâddi midir sanki elinin hamuruyla erkek işine karışması?
Saçı uzadıkça kısalıverir zaten aklı.
Kadın öyle bir şeydir ki çocukluktan başlamalı terbiyesi, eğer zamanında dövmezsen kızını sonradan döversin dizini.


Bugün Dünya Emekçi Kadınlar Günü.
Bence siz de sokağa çıkıp kadınlarımıza günlük göstermelik karanfil falan dağıtmayın, lâflarınızı da süsleyip hiç kimsenin gözlerini boyamayın.
Yılda bir gün kibarlık gösterip kadın gibi davranacağınıza bir zahmet yılın geri kalan Üçyüzaltmışdört günü insan gibi davranın.
Emin olun kadınlarımıza erkeklerin insan gibi muamelesi yeter de artar.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü

Bugün aslında çiçek böcekle kutlanacak ve ıvır zıvır hediye edilecek bir gün değil.
Kadınlar günü kapitâlist düzende kadınların bir numaralı istismarcısı olan markaların alışveriş çılgınlığına insanları kaptırarak bindirmeden sonra göz boyamak için yaptığı indirimlerle kutlanan bir gün de değildir.
Aslında tam da burada zurna zırtlamaya başlar, çünkü o dönemde de dünyaya hâkim olan kapitâlist düzene başkaldırı günüdür.
Ancak o zamanlardan beri yine ay ı kapitâlist düzen bu acıyı bile unutturarak günün emek kısmını atıp sadece kadınların kutladığı ve erkeklerin kendilerine çiçek böcek pırlanta ayakkabı hediyeler aldığı bir kutlama gününe çevirmiştir.


Bugün kendi haklarını almak için direnirlerken şehitlik mertebesine erişen kadınları anma günüdür.
Ayrıca kadınlar melek de değildirler, çünkü melekler hâmile kalmazlar.
Kadınlar bizleri dünyaya getirirler, beslerler büyütürler adam ederler, sonra da başka bir kadına emanet ederler, aslında kadınlar olmazlarsa erkekler tek başlarına bir hiçtirler.
Çünkü erkek tek başına neslini devam ettiremez, neden derseniz erkekler de melekler gibi hâmile kalamazlar.


Gerçekte kadın da erkek de dünyaya Gök Tanrı Tengri tarafından ruh eşitliği olarak yollanmıştır, iki cins arasındaki tek fark bedenseldir.
Hani vakt-i zamanında evli bir çift tartışırlarken koca bir anda sesini yükseltir:
"Erkeğin önemi şundan belli ki Allah erkeği kadından önce yaratmıştır."
Karısı da altta kalmaz:
"Bir sanat eseri yaratmak için önce bir taslak ortaya çıkartmak gerektiğini sen bilmiyor musun?"


Ancak dünyamız kadınlarına hiç de adil davranmıyor.
Geçtiğimiz yıl yine bundan önceki yıllarda olduğu gibi kadınları eksik etek veya saçı uzun aklı kısa gibi hurafeler sayesinde yine ikinci sınıf vatandaş olarak gördü.
Gerçi istisnalar kaideleri bozmaz, belki bazı ülkelerde kadınların ön plânda olduğu sahalar vardır ama bu ülkeler bizlere çok ama çok uzak.
Yine de henüz çok geç kalmadık, kadınlarımıza çiçek böcek gibi sıfatlar yükleyeceğimize insan gibi muamele edelim, bakın o zaman dünya daha güzelleşecek.

27 Eylül 2019

Deprem Toplanma Alanları Hakkında

Dün mâlum-u âliniz İstanbul'u oldukça etkileyen Silivri - Ereğli açıklarında Rihter ölçeklerine göre Beş nokta Sekiz büyüklüğünde bir sarsıntı vukua avdet eyledi.
Depremden sonra ise toplanma alanlarının tartışmaları başlamıştı.
Ancak İstanbul'da yirmi yıl önceki depremden sonra ayrılan toplanma alanlarının tamamına yakınının alışveriş merkezi veya gökdelen olarak imara açıldığını İstanbul ilinde yaşayanlar hayretle ve dehşetle görmüşlerdir ve biliyorlardır.


İstanbul ne yazık ki çok beğendikleri ve özendikleri Nev York gibi deprem kuşağından uzakta bir yer değil tam tersine Tokyo gibi depremin her an hissedileceği ve sallayabileceği bir mevkidedir, kaldı ki Nev York'ta da deprem vukua avdet eylemiştir tarih boyunca ama biz bilmiyoruz.
Zaten Dünya üzerinde hiçbir nokta depremden muaf tutulmamıştır, sadece dünkü bahsettiğim yaralardan ve kırılmış araziden biraz uzaktır o kadar.
Üstelik sadece Türkiye'de bile bir haftada yaklaşık beşyüz deprem oluyor, Dünyamız aşırı derecede hareketli bu aralar.


Öncelikle yıkıcı depremlerden Allah-u Te'âlâ bizleri korusun, korusun ama öncelikle binalarımızı yaparken aklımızı başımızda tutarak korusun, biz binayı çürük yaparsak Allah-u Te'âlâ bizleri nasıl korusun?
Deprem de ölüm gibi hayatın bir gerçeğidir, ancak İstanbul'da deprem sonrası toplanılabilecek alanların tamamının mezarlık olması dikkâtlerden kaçmıyor.
Zaten yakında mezarlıklara da imar çıkartırlar üç otuz alanlık yeşilliğimizi de kaybederiz, nasıl ki Taksim Gezi Parkı ve Bahariye Caddesi çevresi aslında mezarlıksa yakında Karaca Ahmet ve Zincirlikuyu mezarlıklarının yerlerinde birkaç gökdelen ve alışveriş merkezi dikildiğini de göreceğiz İstanbul'a bu kadar nüfusu yığarlarsa.


İşbu resm-i şerifi dünkü yazımda da paylaşmıştı ben, işbu vaziyer-i rezilliye dâhilinde Türkiye Mimarlar Mühendisler Odası Başkanlığının baştaki iddiasının ne yazık ki doğru olduğu hakikâti meydana çıkmakta.


Bu arada artçı depremler devam etmekte, bu arada merkez üssü Saroz Körfezi şiddeti de Dört nokta Bir olan bir deprem de vukua avdet eyledi.
Bu aralar özellikle Marmara Denizi hareketli, ben bu yazımı yazdığım sıralara kadar olan depremler ahanda bu resimde listeli:


Verileri görmek için lütfen Kandilli Rasathânesi Deprem Listesi yazısına tıklayınız.
Yalnız veriler her yeni sallantıda güncellendiği ve her gün de en az elli deprem olduğuna göre -ki bunların çokları İki şiddetinde bile değil- veriler alta doğru kayabilmekte olduğunu bilgilerinize arz eder ben.
Bu yazım şimdilik bu kadar.