Dün mâlum-u âliniz İstanbul'u oldukça etkileyen Silivri - Ereğli açıklarında Rihter ölçeklerine göre Beş nokta Sekiz büyüklüğünde bir sarsıntı vukua avdet eyledi.
Depremden sonra ise toplanma alanlarının tartışmaları başlamıştı.
Ancak İstanbul'da yirmi yıl önceki depremden sonra ayrılan toplanma alanlarının tamamına yakınının alışveriş merkezi veya gökdelen olarak imara açıldığını İstanbul ilinde yaşayanlar hayretle ve dehşetle görmüşlerdir ve biliyorlardır.
İstanbul ne yazık ki çok beğendikleri ve özendikleri Nev York gibi deprem kuşağından uzakta bir yer değil tam tersine Tokyo gibi depremin her an hissedileceği ve sallayabileceği bir mevkidedir, kaldı ki Nev York'ta da deprem vukua avdet eylemiştir tarih boyunca ama biz bilmiyoruz.
Zaten Dünya üzerinde hiçbir nokta depremden muaf tutulmamıştır, sadece dünkü bahsettiğim yaralardan ve kırılmış araziden biraz uzaktır o kadar.
Üstelik sadece Türkiye'de bile bir haftada yaklaşık beşyüz deprem oluyor, Dünyamız aşırı derecede hareketli bu aralar.
Öncelikle yıkıcı depremlerden Allah-u Te'âlâ bizleri korusun, korusun ama öncelikle binalarımızı yaparken aklımızı başımızda tutarak korusun, biz binayı çürük yaparsak Allah-u Te'âlâ bizleri nasıl korusun?
Deprem de ölüm gibi hayatın bir gerçeğidir, ancak İstanbul'da deprem sonrası toplanılabilecek alanların tamamının mezarlık olması dikkâtlerden kaçmıyor.
Zaten yakında mezarlıklara da imar çıkartırlar üç otuz alanlık yeşilliğimizi de kaybederiz, nasıl ki Taksim Gezi Parkı ve Bahariye Caddesi çevresi aslında mezarlıksa yakında Karaca Ahmet ve Zincirlikuyu mezarlıklarının yerlerinde birkaç gökdelen ve alışveriş merkezi dikildiğini de göreceğiz İstanbul'a bu kadar nüfusu yığarlarsa.
İşbu resm-i şerifi dünkü yazımda da paylaşmıştı ben, işbu vaziyer-i rezilliye dâhilinde Türkiye Mimarlar Mühendisler Odası Başkanlığının baştaki iddiasının ne yazık ki doğru olduğu hakikâti meydana çıkmakta.
Bu arada artçı depremler devam etmekte, bu arada merkez üssü Saroz Körfezi şiddeti de Dört nokta Bir olan bir deprem de vukua avdet eyledi.
Bu aralar özellikle Marmara Denizi hareketli, ben bu yazımı yazdığım sıralara kadar olan depremler ahanda bu resimde listeli:
Verileri görmek için lütfen Kandilli Rasathânesi Deprem Listesi yazısına tıklayınız.
Yalnız veriler her yeni sallantıda güncellendiği ve her gün de en az elli deprem olduğuna göre -ki bunların çokları İki şiddetinde bile değil- veriler alta doğru kayabilmekte olduğunu bilgilerinize arz eder ben.
Bu yazım şimdilik bu kadar.
Depremden sonra ise toplanma alanlarının tartışmaları başlamıştı.
Ancak İstanbul'da yirmi yıl önceki depremden sonra ayrılan toplanma alanlarının tamamına yakınının alışveriş merkezi veya gökdelen olarak imara açıldığını İstanbul ilinde yaşayanlar hayretle ve dehşetle görmüşlerdir ve biliyorlardır.
İstanbul ne yazık ki çok beğendikleri ve özendikleri Nev York gibi deprem kuşağından uzakta bir yer değil tam tersine Tokyo gibi depremin her an hissedileceği ve sallayabileceği bir mevkidedir, kaldı ki Nev York'ta da deprem vukua avdet eylemiştir tarih boyunca ama biz bilmiyoruz.
Zaten Dünya üzerinde hiçbir nokta depremden muaf tutulmamıştır, sadece dünkü bahsettiğim yaralardan ve kırılmış araziden biraz uzaktır o kadar.
Üstelik sadece Türkiye'de bile bir haftada yaklaşık beşyüz deprem oluyor, Dünyamız aşırı derecede hareketli bu aralar.
Öncelikle yıkıcı depremlerden Allah-u Te'âlâ bizleri korusun, korusun ama öncelikle binalarımızı yaparken aklımızı başımızda tutarak korusun, biz binayı çürük yaparsak Allah-u Te'âlâ bizleri nasıl korusun?
Deprem de ölüm gibi hayatın bir gerçeğidir, ancak İstanbul'da deprem sonrası toplanılabilecek alanların tamamının mezarlık olması dikkâtlerden kaçmıyor.
Zaten yakında mezarlıklara da imar çıkartırlar üç otuz alanlık yeşilliğimizi de kaybederiz, nasıl ki Taksim Gezi Parkı ve Bahariye Caddesi çevresi aslında mezarlıksa yakında Karaca Ahmet ve Zincirlikuyu mezarlıklarının yerlerinde birkaç gökdelen ve alışveriş merkezi dikildiğini de göreceğiz İstanbul'a bu kadar nüfusu yığarlarsa.
İşbu resm-i şerifi dünkü yazımda da paylaşmıştı ben, işbu vaziyer-i rezilliye dâhilinde Türkiye Mimarlar Mühendisler Odası Başkanlığının baştaki iddiasının ne yazık ki doğru olduğu hakikâti meydana çıkmakta.
Bu arada artçı depremler devam etmekte, bu arada merkez üssü Saroz Körfezi şiddeti de Dört nokta Bir olan bir deprem de vukua avdet eyledi.
Bu aralar özellikle Marmara Denizi hareketli, ben bu yazımı yazdığım sıralara kadar olan depremler ahanda bu resimde listeli:
Verileri görmek için lütfen Kandilli Rasathânesi Deprem Listesi yazısına tıklayınız.
Yalnız veriler her yeni sallantıda güncellendiği ve her gün de en az elli deprem olduğuna göre -ki bunların çokları İki şiddetinde bile değil- veriler alta doğru kayabilmekte olduğunu bilgilerinize arz eder ben.
Bu yazım şimdilik bu kadar.