Bu Blogda Ara

Sekiz Mart etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sekiz Mart etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

08 Mart 2022

Dünya Emekçi Kadınlar Günü

 Geçen yıl tam da bugün hatırlarsanız bir yazı yazmıştı ben, tabi ki aradan geçen kocaman bir yıl boyunca fikrim değişmeği başaramadı tabi, zaten bu yüzden aynı yazımın arkasında ve sözümün askeri ben.


Evet bugün Dünya Kadınlar Günü ama esası Dünya Emekçi Kadınlar Günü, yani kısacası öğretmen, hemşire, uçuş görevlisi, pilot, market kasa görevlisi, overlokçu, dikişçi, doktor, avukat, emlâkçı, kâtibe, temizlik görevlisi, hizmetçi, çaycı, hemşire, garson, aktris, bankacı, mâliyeci, çiftçi, ev kadını, diş doktoru gibi bir emek harcayan ve kapitâlizmin hüküm sürdüğü günümüz dünyasında verdiği emeğin karşılığını doğru düzgün almağı başaramayan kadınlarımızın günü.
Hani ünlü şairimiz rahmetli Nazım Hikmet Ran'ın dizelerinde ahırdaki öküzlerimizden sonra sıra gelen, sırtından sopası karnından sıpası eksik edilmemesi gerekenlerin günü.


Esasında üzerinde yaşadığımız dünya bile kadın kavramı üzerine kurulmuştur, çünkü bir canlının dünyaya gelmesi ancak kadınlar sayesindedir.
Buna kediler köpekler kuşlar ve bilumumu hayvanatın tamamı dâhildir.
Kadınlar için Erkeklerin varlık nedeni sadece kadını hâmile bırakıp anne olmak vazifesini yerine getirmesini sağlamaktan ibarettir, ama bu konuda en belirgin davranan Kadın Örümcek'tir, çünkü vuslat ve hâlvet sonrası kadın erkeğini öldürür, yani Erkek Örümcek bir anlık zevkinin doruğundaki başarısının bedelini ne yazık ki hayatını kaybedip şehitlik mertebesine erişerek öder, yine de tek tesellisi sevdiği kadın tarafından işbu mertebeye eriştirilmiştir.


Tüm okuyucularımdan özür dilerim ama hayatın gerçeklerinden biridir bu konu.
Yani bugün yirmi santim topuklu ayakkabısını giyince boy gompileksinden kurtulabilen, bu boy gompileksi yüzünden giydiği yüksek topuklu ayakkaplarıyla ancak yeni doğmuş ördekler gibi paytak paytak yürüyebilen, doğru düzgün yürümeği beceremediği üç adımlık yola taksi veya tomofilden başka türlü gidebilmeği beceremeyen, arkadaşlarıyla gittiği mekânda elinden telefonu bir türlü düşmeyen ve telefonun içindekilerden kafasını kaldırmağı başaramayan ve de iki kelimeyi bir türlü bir araya getiremeyen, getirdiğinde de sürekli külotlu çorabını değiştirir gibi değiştirdiği sevgililerinden bahseden, yüzünde bir kova dolusu boya sürülmüş saçı uzun memeleri büyük beyni belden aşağıdan kafasına gelmeği başaramayan ve her şeyden önemlisi dünyanın kendi çevrelerinde döndüğünü sananların günü değil.


Hele bir de çıkarlarına uymayınca ister sevgilisi veya tokmakçısı olsun isterse sadece arkadaşı ya da kankisi olsun anında hemen peşin peşin satan ve bu satıştan elde ettiği ödülü hemen içlerinde hissedenlerin de değil.


Ancak her şeye rağmen herkes ikinci bir şansı hak eder, Şımarık tipitipinde hayatlarımıza giren Üçhârfliler bile.
Eminim ki kadınlar gününü kutlama hakkına bugüne kadar sahip olmağı başaramayanların bugünden sonra da başaramayacakları konusunda herhangi bir kanun veya günümüze kadar yazılmış bütün kanunların muhteviyatında herhangi bir madde bulunmamaktadır.


Hayat işte bir şekilde öyle ya da böyle geçip giderken kadınlarla olmuyor ama kadınlar olmadan hiç olmuyor.
Bu arada kapitâlizmin bize yanlış olarak emrettiği şekilde kadınlar melek değillerdir, çünkü melekler hâmile kalamazlar.
Gerçekten dünyaya emek vermeğe gelen tüm kadınlarımızın günü kutlu olsun, geri kalan içten yanmalıların da en kısa zamanda yaşadıkları kokuşmuş hayattan kurtularak adam sırasına geçmeleri nâsip olsun.

08 Mart 2021

Kadınlar Günü Kutlanmaması Gerekenler

Lady Gaga'yı veya Jennifer Lopez'i ya da Rihanna'yı ezbere bilen, estetikçiye gidip Angelina Jolie burnu sipariş eden, ama ne Halide Edip Adıvar'ı ne de Behice Boran'ı hiç tanımayan Laylaylom Pınar:
Zengin koca kafalamağa ayırdığın vaktin onda birini hemcinsin olan emekçi kadınların onurlu mücadelesine ayırmış olsaydın, evliliğe veya yasal modern fahişeliğe ya da zengin kocaya ihtiyacın kalmazdı. Hayatın boyunca seviyormuş gibi rol yapmana da gerek kalmazdı.
Kısaca senin kadınlar gününü kutlamıyorum.


Sevgilisine ya da ailesine aldırdığı arabayla alışveriş merkezine doğru yolda giderken kırmızı ışıkta durup rujunu makyajını tazeleyen Teşvikiyeli Tiki Melis:
Sen çevrendeki diğer kadınlara komşularına akrabalarına eski arkadaşlarına gösteriş yapıp hava atmağa harcadığın paranın ve vaktin onda birini herhangi bir eğitim kurumuna mesela Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne ayırmış olsaydın bir başka hemcinsin mesela Emine Teyze size haftada iki gün temizliğe gelmek zorunda kalmazdı.
Kısaca senin de kadınlar gününü kutlamıyorum.


Hele sen yok musun sen Gülten Teyze:
Küçük kızına büyük ablası gibi zengin koca bulmasını öğütleyen, kızın yerine sen seçmedin mi hani görücü gelen damat adayını? "Adam müteahhit bir sürü evi var, kızına iyi bakar" demişlerdi ya sana hani. 
Sana diyorum, sen de kendi annenden babandan böyle görmüştün, kendi kızlarını da kendin gibi büyüttün. Kişiliksiz kimliksiz seçimleri ve kararları olmayan.
Sen evet kimliksizsin karaktersizsin. Çünkü aldığın ve alacağın bütün kararlar El-âlem Ne Der Cümhûriyeti'ne aittir ne de olsa.
Bir saat yalnız bırakamazdın kızını nişanlısıyla, bırakacak olsan da yanlarına ortanca oğlanı nöbetçi olarak dikerdin. Kızına da öğütlerdin kendi saçmasapan cinsel tedbirlerini.
El-âlem Ne Der Cümhûriyeti'ne gösterdiğin itibarın onda birini kendi kızına güvenerek gösterseydin onun da kendi kararları ve kendine ait seçimleri olacağını anlardın.
O bunak kocanla bir olup sevmediği ve asla sevemeyeceği birine satmazdın kızını bilmem kaç odalı ev karşılığında.
Sen kadınlar gününü zaten bol bol kısır zeytinyağlı dolma kurabiye ve bol bol kolesterol depolanan altın günlerinden ibaret sanıyorsun.
Sonuçta senin de kadınlar gününü kutlamıyorum.


Şimdi de gelelim işyerinde evli patronunun yumuşak (!) tacizlerine kırıtarak karşılık veren motorize Selin'e:
Senin şu "Patronu ya da Müdürü Kafalayacağım" sevdan yüzünden işte ayağını kaydırdığın daha az kıdemli bir sürü hemcinsin oldu. Aptal patronunla veya müdürünle ya da işteki üstlerinle olan yapmacık ilişkini aynı yerde çalıştığın başka hemcinslerini ezmek için kullandın.
Onları birer işçi emekçi olarak değil sadece birer rakip olarak gördün ve ezdin.
Üstelik haksız bir rekabetti bu, onlar da senin gibi tacizlere göz yummak zorunda değildi. Mecbur kalanlar oldu aralarında, onları da kendine benzeterek motorize yaptın,
Şimdi yeni girdikleri işte profesyonel olmağa ve kariyer deneyimi kazanmağa değil senin gibi olmağa çalışıyorlar mâlesef.
Çünkü senin kadınlar gününden anladığın şey sadece kadın erkek ilişkilerinden ve çiçek böcekten ibaret olduğu için senin de kadınlar gününü kutlamıyorum.


Birbirlerinin giyimine ve ne kadarını gösterdiğine bakan inceleyen, kendisinden daha cesur olanları ayıplayan pek ahlâklı (!) kadınlar:
Başörtüsünü tesettürü ahlâklı olmanın bir simgesi sanan ancak İslâma göre ailelerine ve sahiplerine mehir bedeli ödendiği zaman sike sike kendileri için seçilmiş olan kocaya güya seve seve varan satılık kadınlar:
Sizin ahlâkınızın da (!) örtülerinizi açmanın da bir bedeli var.
Bu yüzden sizin de kadınlar gününüzü kutlamıyorum.


Ha bir de sen, entel dantel görünümlü Kentli Kezban:
Hülya Avşar ne kadar entelse sen de o kadar entelsin, Müge Anlı ne kadar kentliyse sen de o kadar kentlisin, Esra Ceyhan'ın o hanım hanımcık maskesi ne kadar sahteyse sen de o kadar sahtesin.
Sahteliklerin yüzünden senin de kadınlar gününü kutlamıyorum.


Kadının toplumda sosyal statü kazanabilmesi için evliliğe ve anne olmaya ihtiyaç duymayacağı Sekiz Mart'ları görmeğe belki benim ömrüm yetmeyecek ama Elif Şhafaq yerine Emma Goldman okuyan kadınlarımız da var. Onların da yetiştirip eğiteceği ve büyüteceği bir kuşak ve sahip çıkacakları bir dava var.
Sekiz Mart dünya emekçi kadınlar gününüz kutlu olsun.

Kadınlar Günü'nü Sarı Ekin'de Kutlamak

 Tamam anladık kadınlar başlarımızın tacı, olmazsa olmazımız, ama dünyada bir tek Sekiz Mart günü kadınlar günü değildir.
Bir önceki yazımda belirttiğim üzere Sekiz Mart çiçekle böcekle geçen bir gün değil, tam tersine önemli bir sosyâl hadisenin yıldönümüdür.
İşbu ufak hatırlatmayı anımsattıktan sonra gelelim bizim kutlamamıza.
Kadın arkadaşlarım bugünü en doğal hak olarak kendi aralarında kutlamak istediklerinden olsa gerek bana yine Sarı Ekin'in yolu göründü.

 
Aslında geçen hafta geçerken dükkânın resm-i şerifini çekmişti ben ama yeniden çekmemin bir sakıncası olmadığını da düşünmekte ben.
Kaldı ki artık günümüzde o eski Otuzaltı Pozluk filimli makinelerimiz çoktan tarih oldu, daha doğrusu kullanan varsa bile o filimler pek üretilmiyor diye biliyor ben.
Nasıl olsa bilgisayardan yazıyor ve sizlerle paylaşıyor ben, keşke şöyle kalabalık bir takım olsak da hep birlikte resm-i şeriften değil gerçekten tadını tahsil ede ede şu aşağıdaki Simit'i yummilenebilsek çünkü kaşarıyla domatıyla harika bir nesne-i şerif üretmişler.


Efenim işbu resm-i şerifimizde temşa ettiğiniz menümde bugün Kıymalı Poğaça ve arasına Domat ve Kaşar konulan adına da Simit Arası denilen ve de hem göze hem de mideye hitap eden çok güzel bir çeşit bulunmakta.
Neyse efenim afiyet olsun şimdilik bendenize.
Eğer bu güzel mekân nerede diye merak ediyorsanız Sarı Ekin yazılarından herhangi birine tıklayın, size adresinin tarifini versin de yolda kaybolmayın, çünkü bu çevrenin yolları ve seyr-ü seferi biraz karmaşıktır, Bağdat Caddesi'nde ters yola girmeğe cesaret edemeyen ve ehliyetini bakkaldan kasaptan manavdan prayla satın almış bazı şahıslar bu semtte ters yola girmekten ve insanı sinir etmekten çekinmezler.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü

 Binyıllardan beri yaşadığımız Dünya ne yazık ki kapitâlist bir küresel gücün altında ezilmekte son ikiyüz yıla yakın zamandır. Gerçi dünya üzerinde kapitâlistlerin egemen olmağı başaramadığı toplumlar henüz var da olsalar sayıları ancak bir elin parmakları kadar azlar.
Ancak ben bu sefer komünistlik veya kapitâlistlik hakkında değil, Dünya Emekçi Kadınlar Günü hakkında yazacağım.
Bugün günlerden Sekiz Mart yıllardan da İkibinyirmibir.
Bundan tam olarak Yüzaltmışdört yıl önce, daha açıklayıcı olsun istiyorsanız Binsekizyüzelliyedi Yılında vukua avdet eden bir hareketin yıldönümü.


O dönemlerde İngiltere'nin başını çektiği ve diğer Evropa devletlerini ve de kendi soyunun devamı olan Amerika'yı da arkasına aldığı bir Sanayi Devrimi zamanlarıydı. Amerika'yı bilirsiniz canım, İngiltere ile İsrail'in maşası ve kuklası, küresel güçlerin toplandıkları yer.
Sanayi devriminde dünyanın hemen hemen her yerinde gerek fabrikaların gerekse madenciliğin günümüz şekillerine girmesi için başta sömürgecilik ve köleliğin kullanıldığı dönemlerdi, öyle ki küresel sermaye gücü insanları köleler gibi üçotuz paraya hem de uzun ve bitmeyen saatler boyunca çalıştırıyordu. Gerçi günümüzde de pek farklı değil ya neyse.
Derken bu zorbalığa ve köleliğe baş kaldıran yaklaşık Kırkbin dokuma işçisi daha iyi ve daha insancıl bir çalışma şartları istemek için hem de Amerika'nın en büyük ve en doymaz şehri Nevyork'ta greve gittiler.
Ancak her zaman küresel sermaye gücünün emrinde olan aynasızlar önce fabrikadaki işçilere saldırdılar, sonra da kapılarını kilitlediler.
Daha sonra faili meçhûl ama tahmin edilebilecek bir yangın çıktı fabrikada.
Bu yangında içeride bulunan Yüzyirmidokuz kadın işçi aynasızların fabrika önüne kurduğu engeli geçemeyerek mâlesef şehitlik mertebesine yükseldiler.
Rahmetlilerin cenazelerine o zamanlar en az onbin kişinin katıldığını günümüz basını yazmakta, Allah hepsine rahmet eylesin.


Aradan yıllar geçti, Dünya Emekçi Kadınlar Günü resmi olarak ilk kez Bindokuzyüzon Yılında Kopenhag'da düzenlenmekte olan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı zamanında Alman Sosyal Demokrat Partisi genel başkanı Clara Zetkin'in önermesi ve önerinin oy çokluğuyla kabûl edilmesiyle kutlanmağa başlandı.
Gel zaman git zaman adı batasıca küresel güçlerin hiç doymayan silâhı kapitâlizim çeşitli oyunlar oynayarak ve cinsiyet ayırımı yapması sayesinde günümüzde amacından iyice uzaklaşarak çiçek böcek günü hâline gelmiştir. Hâttâ bizim bir zamanlar dize getirdiğimiz Birleşmiş Milletler bile Onaltı Aralık Bindokuzyüzyetmişyedi günü aldığı kararla küresel güçlerin işçileri sömürerek ve köleleştirerek zenginleşmesine ve emekçi kadınların burjuvaziye karşı olan simgesi olan Sekiz Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü adını kaldırarak sadece Sekiz Mart Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasına oy çokluğuyla karar vermiştir.


Dünyayı bir tarafa bırakarak bizim Güzel Ülke Türkiye Cümhûriyeti'ne yani memleketimize avdet eylelim.
Bizler bu kutlu günü ilk kez Bindokuzyüzyirmibir Yılında kutlamışız. Buna mukâbil Atamız Türk Kadınına dünyanın birçok köşesinden çok daha önceleri seçme ve seçilme hakkı vererek kadınlarımızı hak ettikleri yerlere taşıdığını biliyoruz, hâttâ Kurtuluş Savaşı zamanı askerlerimizin arasında kadınlarımız da vardı.


Atamızın aralarına katılmamız için bazı ön şartlar öne sürdüğü ve ilginçtir ki kabûl de edilen Birleşmiş Milletler Cemiyeti Bindokuzyüzyetmişbeş Yılında "Kadın On Yılı" ilân etti.
Böylece aynı yıl Türkiye'de de "Kadın Yılı Kongresi" gerçekleştirildi.
Resmi olarak kutlanmağa başlamasında yine aynı yıl kurulan İlerici Kadınlar Derneği'nin payı büyüktü, derneğin sayesinde kutlamalar sokaklara da taşındı.
Derken araya Kenan Evren'in yaptığı meşhur Oniki Eylül Darbesi girdi, darbe döneminde dört yıl boyunca hiçbir kutlama yapılamıyordu.
Darbenin karanlık günleri aşılmağa başlandığı Bindokuzyzseksendört Yılından itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından kutlanmağa devam edilmektedir. Bu yeni dönemin temel farkı eskiden sadece sosyalist kesimin sahiplendiği bu günün artık hemen tüm kadın kuruluşlarının yanı sıra adeta resmi bayram gibi devlet yetkilileri ve kurumları tarafından da kutlanmağa, hatta küresel güçlerin kölesi olan bazı şirketlerin de reklâm ve pazarlama faaliyetleri ile buna katılmaya başlamasıdır. Öte yandan günümüz Türkiye'sinde Sekiz Mart'ı Komintern'in Bindokuzyüzyirmili yıllardaki sınıfa karşı sınıf siyasetinin bir yansıması olarak adlandırıldığı şekilde "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlayanlar da olduğu görülmektedir.


İkibinüç yılında yurt çapındaki çeşitli Dünya Kadınlar Günü kutlamaları arasında Taksim'de başlayan ve her yıl Sekiz Mart'ta tekrarlanan Feminist Gece Yürüyüşü sonraki yıllarda başka şehirlerde de yapılmağa başlandı.
İkibinondört yılında İstanbul Valiliği tarafından Taksim Meydanı ve İstiklâl Caddesi'nin yürüyüş ve miting yapılabilecek yerler listesinden çıkarılmasından sonra Sekiz Mart günü İstiklal Caddesi'nde Feminist Gece Yürüyüşü yapılmağa birkaç yıl devam edildiyse de İkibinondokuz yılında polis İstiklâl Caddesi'nde toplanan binlerce kişinin yürüyüş yapmasını engelledi. Önceki yıllarda olduğu gibi yürüyüş yapmakta ısrar eden kalabalık göz yaşartıcı gaz ve plastik mermiler kullanılarak dağıtıldı.


İmdı birçoklarınız kadınların çiçek melek falan olduğunu söyleyecekler, oysa bilmez misiniz ki dünyanın yarısı kadınlardır geri kalan yarısını da kadınlar meydana getirir?
Bir de kadın erkek eşit dersiniz ama kadınlar yaradılışta daha üstündür çünkü hâmile kalarak çocuk dünyaya getirirler.
Evet kadın ve erkek hak ve hürriyet konusunda eşittirler ama yaradılış kurallarında eşit değildirler.
Atamızın söylediği bir lâfta da olduğu gibi:
Erkek her şey olabilir, ama anne olamaz.
Bizler yine de küresel kapitâlist güçlerin oyunlarına gelmeyip emekçiliği savunalım ve Yüzaltmışdört yıl önce işçilerimizin ve kadınlarımızın hakları için şehitlik mertebesine erişenlere rahmet okuyarak bugünü idrak etmeğe çalışalım.
Sekiz Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun.

08 Mart 2020

Kadınlık

Yolda yürürken gülse dert, evinde oturup ağlasa dert.
Saçını kapatsa bir dert, açsa apayrı bir dert.
Çocuğu olmasa bir dert, karnı burnundayken sokağa çıksa başka bir dert.
Korunursa sıkıntı, çocuğunu aldırsa üzüntüyle karışık başka bir dert.
Şort giyse bir sorun, pantolon giyse başka dert, etek giyse eteğinin boyu bambaşka dert.
Evde kalsa kendine dert, evden çıksa başkalarına dert.
Çalışsa ictimai dert, çalışmasa iktisadi dert.
Eve para getirse dert, getirmese tıkırında olan ekomoniye dert.
Lâfa geldi mi anne bacı kızkardeş abla, yolda yalnız yürürken bir erkeğe müstakbel manita.
İşimize geldi mi ayaklarının altı cennet, gelmedi miydi Adem Babamızı yoldan çıkartan şehvet.


Savaşta ganimet, barışta esaret.
Tarlada ekici, evde hizmetçi.
Bizi etinden çıkartır, memesinden emzirir. Büyütürken dişinden arttırır, gözünden sakınır.
Kim demiş dokuz ay diye? Kadın çocuğunu bir ömür boyu bağrında taşır.
Anne olsa çocuğunun yolunu gözler, eş olsa kocasının uyumasını bekler.
Kadındır bu, eksik olmamalı sırtından sopası karnından sıpası.
Hâddi midir sanki elinin hamuruyla erkek işine karışması?
Saçı uzadıkça kısalıverir zaten aklı.
Kadın öyle bir şeydir ki çocukluktan başlamalı terbiyesi, eğer zamanında dövmezsen kızını sonradan döversin dizini.


Bugün Dünya Emekçi Kadınlar Günü.
Bence siz de sokağa çıkıp kadınlarımıza günlük göstermelik karanfil falan dağıtmayın, lâflarınızı da süsleyip hiç kimsenin gözlerini boyamayın.
Yılda bir gün kibarlık gösterip kadın gibi davranacağınıza bir zahmet yılın geri kalan Üçyüzaltmışdört günü insan gibi davranın.
Emin olun kadınlarımıza erkeklerin insan gibi muamelesi yeter de artar.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü

Bugün aslında çiçek böcekle kutlanacak ve ıvır zıvır hediye edilecek bir gün değil.
Kadınlar günü kapitâlist düzende kadınların bir numaralı istismarcısı olan markaların alışveriş çılgınlığına insanları kaptırarak bindirmeden sonra göz boyamak için yaptığı indirimlerle kutlanan bir gün de değildir.
Aslında tam da burada zurna zırtlamaya başlar, çünkü o dönemde de dünyaya hâkim olan kapitâlist düzene başkaldırı günüdür.
Ancak o zamanlardan beri yine ay ı kapitâlist düzen bu acıyı bile unutturarak günün emek kısmını atıp sadece kadınların kutladığı ve erkeklerin kendilerine çiçek böcek pırlanta ayakkabı hediyeler aldığı bir kutlama gününe çevirmiştir.


Bugün kendi haklarını almak için direnirlerken şehitlik mertebesine erişen kadınları anma günüdür.
Ayrıca kadınlar melek de değildirler, çünkü melekler hâmile kalmazlar.
Kadınlar bizleri dünyaya getirirler, beslerler büyütürler adam ederler, sonra da başka bir kadına emanet ederler, aslında kadınlar olmazlarsa erkekler tek başlarına bir hiçtirler.
Çünkü erkek tek başına neslini devam ettiremez, neden derseniz erkekler de melekler gibi hâmile kalamazlar.


Gerçekte kadın da erkek de dünyaya Gök Tanrı Tengri tarafından ruh eşitliği olarak yollanmıştır, iki cins arasındaki tek fark bedenseldir.
Hani vakt-i zamanında evli bir çift tartışırlarken koca bir anda sesini yükseltir:
"Erkeğin önemi şundan belli ki Allah erkeği kadından önce yaratmıştır."
Karısı da altta kalmaz:
"Bir sanat eseri yaratmak için önce bir taslak ortaya çıkartmak gerektiğini sen bilmiyor musun?"


Ancak dünyamız kadınlarına hiç de adil davranmıyor.
Geçtiğimiz yıl yine bundan önceki yıllarda olduğu gibi kadınları eksik etek veya saçı uzun aklı kısa gibi hurafeler sayesinde yine ikinci sınıf vatandaş olarak gördü.
Gerçi istisnalar kaideleri bozmaz, belki bazı ülkelerde kadınların ön plânda olduğu sahalar vardır ama bu ülkeler bizlere çok ama çok uzak.
Yine de henüz çok geç kalmadık, kadınlarımıza çiçek böcek gibi sıfatlar yükleyeceğimize insan gibi muamele edelim, bakın o zaman dünya daha güzelleşecek.