Bu Blogda Ara

İşçi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İşçi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Kasım 2021

Yağmur Lodosu

Rüzgâr konuşmakta sürekli ses veriyor nedendir, sen gideli hayat benim çilem değildir. Ay doğuyor bulutlarla barışmış, benim gönlüm ufuklara sarılmamış.
Ufuk çizgileri çok uzaklara kaymış, yapraklar dökülmekte ve sıcaklık bir anda soğuk olmakta.
Bugün sizler için bağzı şeyhlerden paylaşmak istedi ben.
İstanbul'da bugün fırtına var, büyük bir ihtimâlle de vaporlar iptâl edildiler. Ne de olsa şimdiki nazemin vaporlarımız bu güçlü rüzgâra dayanamayacak kadar naifler.


Biraz önce Şehir Hatları İşletmesi Genel Müdürlüğü Üsküdar hattı dışındaki seferlerin Lodos yüzünden yapılamadığını bildirdi bizlere.
Ayrıca bir de video yayınlamış, mâlum-u âliniz vapor işleri otobüs gibi değil. Denizin aslında şakası olmaz, bundan yıllar önce Karayköy'deki kocaman iskeleyi batırmağı başarmış bir Lodos fırtınasının benzeri mevcut bugün İstanbul'da.


İnşahhal bugün yağan yağmur barajlarımızı doldursun da en azından susuz kalmayalım, çünkü Yirmibeşmilyon vatandaşımıza ve Beşmilyon vatandaş olmayan ama İstanbul'da bulunan şahısa barajlardaki mevcut suyumuz uzun zaman yetemez.


Bu arada Boğaziçi Köprüsünde iki adet Metrobüs sağ olsunlar motorsikletlere kalkan olmuşlar.
Öfkeden dişlerimi sıkıyorum artık. Bu nedir kardeşim ya bu nedir? Hadi insanlar her şeye rağmen sipariş vermekten vazgeçmiyor, sizler "Hava koşullarından ötürü kuryelerimizi tehlikeye atamayız" deseniz ölür müydünüz? İki saat de sipariş çıkma işçinden kıymetli mi?
Bu iki Metrobüs olmasa ne olacaktı acaba? Ona rağmen zar zor gidiyorlar.
Gençlerimizi köle gibi çalıştırıyorsunuz, sizler için ölmüşler veya kalmışlar hiç önemli değil.
Yeter ki sipariş gitsin ve mangırlar gelsin. Nasılsa mecburiyetten gelip çalışacak çok genç var.
Firmalar belirli bir süre işlerini durdursaydı keşke bir insan yaşamından daha önemli değil.

08 Mart 2021

Dünya Emekçi Kadınlar Günü

 Binyıllardan beri yaşadığımız Dünya ne yazık ki kapitâlist bir küresel gücün altında ezilmekte son ikiyüz yıla yakın zamandır. Gerçi dünya üzerinde kapitâlistlerin egemen olmağı başaramadığı toplumlar henüz var da olsalar sayıları ancak bir elin parmakları kadar azlar.
Ancak ben bu sefer komünistlik veya kapitâlistlik hakkında değil, Dünya Emekçi Kadınlar Günü hakkında yazacağım.
Bugün günlerden Sekiz Mart yıllardan da İkibinyirmibir.
Bundan tam olarak Yüzaltmışdört yıl önce, daha açıklayıcı olsun istiyorsanız Binsekizyüzelliyedi Yılında vukua avdet eden bir hareketin yıldönümü.


O dönemlerde İngiltere'nin başını çektiği ve diğer Evropa devletlerini ve de kendi soyunun devamı olan Amerika'yı da arkasına aldığı bir Sanayi Devrimi zamanlarıydı. Amerika'yı bilirsiniz canım, İngiltere ile İsrail'in maşası ve kuklası, küresel güçlerin toplandıkları yer.
Sanayi devriminde dünyanın hemen hemen her yerinde gerek fabrikaların gerekse madenciliğin günümüz şekillerine girmesi için başta sömürgecilik ve köleliğin kullanıldığı dönemlerdi, öyle ki küresel sermaye gücü insanları köleler gibi üçotuz paraya hem de uzun ve bitmeyen saatler boyunca çalıştırıyordu. Gerçi günümüzde de pek farklı değil ya neyse.
Derken bu zorbalığa ve köleliğe baş kaldıran yaklaşık Kırkbin dokuma işçisi daha iyi ve daha insancıl bir çalışma şartları istemek için hem de Amerika'nın en büyük ve en doymaz şehri Nevyork'ta greve gittiler.
Ancak her zaman küresel sermaye gücünün emrinde olan aynasızlar önce fabrikadaki işçilere saldırdılar, sonra da kapılarını kilitlediler.
Daha sonra faili meçhûl ama tahmin edilebilecek bir yangın çıktı fabrikada.
Bu yangında içeride bulunan Yüzyirmidokuz kadın işçi aynasızların fabrika önüne kurduğu engeli geçemeyerek mâlesef şehitlik mertebesine yükseldiler.
Rahmetlilerin cenazelerine o zamanlar en az onbin kişinin katıldığını günümüz basını yazmakta, Allah hepsine rahmet eylesin.


Aradan yıllar geçti, Dünya Emekçi Kadınlar Günü resmi olarak ilk kez Bindokuzyüzon Yılında Kopenhag'da düzenlenmekte olan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı zamanında Alman Sosyal Demokrat Partisi genel başkanı Clara Zetkin'in önermesi ve önerinin oy çokluğuyla kabûl edilmesiyle kutlanmağa başlandı.
Gel zaman git zaman adı batasıca küresel güçlerin hiç doymayan silâhı kapitâlizim çeşitli oyunlar oynayarak ve cinsiyet ayırımı yapması sayesinde günümüzde amacından iyice uzaklaşarak çiçek böcek günü hâline gelmiştir. Hâttâ bizim bir zamanlar dize getirdiğimiz Birleşmiş Milletler bile Onaltı Aralık Bindokuzyüzyetmişyedi günü aldığı kararla küresel güçlerin işçileri sömürerek ve köleleştirerek zenginleşmesine ve emekçi kadınların burjuvaziye karşı olan simgesi olan Sekiz Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü adını kaldırarak sadece Sekiz Mart Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasına oy çokluğuyla karar vermiştir.


Dünyayı bir tarafa bırakarak bizim Güzel Ülke Türkiye Cümhûriyeti'ne yani memleketimize avdet eylelim.
Bizler bu kutlu günü ilk kez Bindokuzyüzyirmibir Yılında kutlamışız. Buna mukâbil Atamız Türk Kadınına dünyanın birçok köşesinden çok daha önceleri seçme ve seçilme hakkı vererek kadınlarımızı hak ettikleri yerlere taşıdığını biliyoruz, hâttâ Kurtuluş Savaşı zamanı askerlerimizin arasında kadınlarımız da vardı.


Atamızın aralarına katılmamız için bazı ön şartlar öne sürdüğü ve ilginçtir ki kabûl de edilen Birleşmiş Milletler Cemiyeti Bindokuzyüzyetmişbeş Yılında "Kadın On Yılı" ilân etti.
Böylece aynı yıl Türkiye'de de "Kadın Yılı Kongresi" gerçekleştirildi.
Resmi olarak kutlanmağa başlamasında yine aynı yıl kurulan İlerici Kadınlar Derneği'nin payı büyüktü, derneğin sayesinde kutlamalar sokaklara da taşındı.
Derken araya Kenan Evren'in yaptığı meşhur Oniki Eylül Darbesi girdi, darbe döneminde dört yıl boyunca hiçbir kutlama yapılamıyordu.
Darbenin karanlık günleri aşılmağa başlandığı Bindokuzyzseksendört Yılından itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından kutlanmağa devam edilmektedir. Bu yeni dönemin temel farkı eskiden sadece sosyalist kesimin sahiplendiği bu günün artık hemen tüm kadın kuruluşlarının yanı sıra adeta resmi bayram gibi devlet yetkilileri ve kurumları tarafından da kutlanmağa, hatta küresel güçlerin kölesi olan bazı şirketlerin de reklâm ve pazarlama faaliyetleri ile buna katılmaya başlamasıdır. Öte yandan günümüz Türkiye'sinde Sekiz Mart'ı Komintern'in Bindokuzyüzyirmili yıllardaki sınıfa karşı sınıf siyasetinin bir yansıması olarak adlandırıldığı şekilde "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlayanlar da olduğu görülmektedir.


İkibinüç yılında yurt çapındaki çeşitli Dünya Kadınlar Günü kutlamaları arasında Taksim'de başlayan ve her yıl Sekiz Mart'ta tekrarlanan Feminist Gece Yürüyüşü sonraki yıllarda başka şehirlerde de yapılmağa başlandı.
İkibinondört yılında İstanbul Valiliği tarafından Taksim Meydanı ve İstiklâl Caddesi'nin yürüyüş ve miting yapılabilecek yerler listesinden çıkarılmasından sonra Sekiz Mart günü İstiklal Caddesi'nde Feminist Gece Yürüyüşü yapılmağa birkaç yıl devam edildiyse de İkibinondokuz yılında polis İstiklâl Caddesi'nde toplanan binlerce kişinin yürüyüş yapmasını engelledi. Önceki yıllarda olduğu gibi yürüyüş yapmakta ısrar eden kalabalık göz yaşartıcı gaz ve plastik mermiler kullanılarak dağıtıldı.


İmdı birçoklarınız kadınların çiçek melek falan olduğunu söyleyecekler, oysa bilmez misiniz ki dünyanın yarısı kadınlardır geri kalan yarısını da kadınlar meydana getirir?
Bir de kadın erkek eşit dersiniz ama kadınlar yaradılışta daha üstündür çünkü hâmile kalarak çocuk dünyaya getirirler.
Evet kadın ve erkek hak ve hürriyet konusunda eşittirler ama yaradılış kurallarında eşit değildirler.
Atamızın söylediği bir lâfta da olduğu gibi:
Erkek her şey olabilir, ama anne olamaz.
Bizler yine de küresel kapitâlist güçlerin oyunlarına gelmeyip emekçiliği savunalım ve Yüzaltmışdört yıl önce işçilerimizin ve kadınlarımızın hakları için şehitlik mertebesine erişenlere rahmet okuyarak bugünü idrak etmeğe çalışalım.
Sekiz Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun.

08 Mart 2020

Kadınlık

Yolda yürürken gülse dert, evinde oturup ağlasa dert.
Saçını kapatsa bir dert, açsa apayrı bir dert.
Çocuğu olmasa bir dert, karnı burnundayken sokağa çıksa başka bir dert.
Korunursa sıkıntı, çocuğunu aldırsa üzüntüyle karışık başka bir dert.
Şort giyse bir sorun, pantolon giyse başka dert, etek giyse eteğinin boyu bambaşka dert.
Evde kalsa kendine dert, evden çıksa başkalarına dert.
Çalışsa ictimai dert, çalışmasa iktisadi dert.
Eve para getirse dert, getirmese tıkırında olan ekomoniye dert.
Lâfa geldi mi anne bacı kızkardeş abla, yolda yalnız yürürken bir erkeğe müstakbel manita.
İşimize geldi mi ayaklarının altı cennet, gelmedi miydi Adem Babamızı yoldan çıkartan şehvet.


Savaşta ganimet, barışta esaret.
Tarlada ekici, evde hizmetçi.
Bizi etinden çıkartır, memesinden emzirir. Büyütürken dişinden arttırır, gözünden sakınır.
Kim demiş dokuz ay diye? Kadın çocuğunu bir ömür boyu bağrında taşır.
Anne olsa çocuğunun yolunu gözler, eş olsa kocasının uyumasını bekler.
Kadındır bu, eksik olmamalı sırtından sopası karnından sıpası.
Hâddi midir sanki elinin hamuruyla erkek işine karışması?
Saçı uzadıkça kısalıverir zaten aklı.
Kadın öyle bir şeydir ki çocukluktan başlamalı terbiyesi, eğer zamanında dövmezsen kızını sonradan döversin dizini.


Bugün Dünya Emekçi Kadınlar Günü.
Bence siz de sokağa çıkıp kadınlarımıza günlük göstermelik karanfil falan dağıtmayın, lâflarınızı da süsleyip hiç kimsenin gözlerini boyamayın.
Yılda bir gün kibarlık gösterip kadın gibi davranacağınıza bir zahmet yılın geri kalan Üçyüzaltmışdört günü insan gibi davranın.
Emin olun kadınlarımıza erkeklerin insan gibi muamelesi yeter de artar.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü

Bugün aslında çiçek böcekle kutlanacak ve ıvır zıvır hediye edilecek bir gün değil.
Kadınlar günü kapitâlist düzende kadınların bir numaralı istismarcısı olan markaların alışveriş çılgınlığına insanları kaptırarak bindirmeden sonra göz boyamak için yaptığı indirimlerle kutlanan bir gün de değildir.
Aslında tam da burada zurna zırtlamaya başlar, çünkü o dönemde de dünyaya hâkim olan kapitâlist düzene başkaldırı günüdür.
Ancak o zamanlardan beri yine ay ı kapitâlist düzen bu acıyı bile unutturarak günün emek kısmını atıp sadece kadınların kutladığı ve erkeklerin kendilerine çiçek böcek pırlanta ayakkabı hediyeler aldığı bir kutlama gününe çevirmiştir.


Bugün kendi haklarını almak için direnirlerken şehitlik mertebesine erişen kadınları anma günüdür.
Ayrıca kadınlar melek de değildirler, çünkü melekler hâmile kalmazlar.
Kadınlar bizleri dünyaya getirirler, beslerler büyütürler adam ederler, sonra da başka bir kadına emanet ederler, aslında kadınlar olmazlarsa erkekler tek başlarına bir hiçtirler.
Çünkü erkek tek başına neslini devam ettiremez, neden derseniz erkekler de melekler gibi hâmile kalamazlar.


Gerçekte kadın da erkek de dünyaya Gök Tanrı Tengri tarafından ruh eşitliği olarak yollanmıştır, iki cins arasındaki tek fark bedenseldir.
Hani vakt-i zamanında evli bir çift tartışırlarken koca bir anda sesini yükseltir:
"Erkeğin önemi şundan belli ki Allah erkeği kadından önce yaratmıştır."
Karısı da altta kalmaz:
"Bir sanat eseri yaratmak için önce bir taslak ortaya çıkartmak gerektiğini sen bilmiyor musun?"


Ancak dünyamız kadınlarına hiç de adil davranmıyor.
Geçtiğimiz yıl yine bundan önceki yıllarda olduğu gibi kadınları eksik etek veya saçı uzun aklı kısa gibi hurafeler sayesinde yine ikinci sınıf vatandaş olarak gördü.
Gerçi istisnalar kaideleri bozmaz, belki bazı ülkelerde kadınların ön plânda olduğu sahalar vardır ama bu ülkeler bizlere çok ama çok uzak.
Yine de henüz çok geç kalmadık, kadınlarımıza çiçek böcek gibi sıfatlar yükleyeceğimize insan gibi muamele edelim, bakın o zaman dünya daha güzelleşecek.