Binyıllardan beri yaşadığımız Dünya ne yazık ki kapitâlist bir küresel gücün altında ezilmekte son ikiyüz yıla yakın zamandır. Gerçi dünya üzerinde kapitâlistlerin egemen olmağı başaramadığı toplumlar henüz var da olsalar sayıları ancak bir elin parmakları kadar azlar.
Ancak ben bu sefer komünistlik veya kapitâlistlik hakkında değil, Dünya Emekçi Kadınlar Günü hakkında yazacağım.
Bugün günlerden Sekiz Mart yıllardan da İkibinyirmibir.
Bundan tam olarak Yüzaltmışdört yıl önce, daha açıklayıcı olsun istiyorsanız Binsekizyüzelliyedi Yılında vukua avdet eden bir hareketin yıldönümü.
O dönemlerde İngiltere'nin başını çektiği ve diğer Evropa devletlerini ve de kendi soyunun devamı olan Amerika'yı da arkasına aldığı bir Sanayi Devrimi zamanlarıydı. Amerika'yı bilirsiniz canım, İngiltere ile İsrail'in maşası ve kuklası, küresel güçlerin toplandıkları yer.
Sanayi devriminde dünyanın hemen hemen her yerinde gerek fabrikaların gerekse madenciliğin günümüz şekillerine girmesi için başta sömürgecilik ve köleliğin kullanıldığı dönemlerdi, öyle ki küresel sermaye gücü insanları köleler gibi üçotuz paraya hem de uzun ve bitmeyen saatler boyunca çalıştırıyordu. Gerçi günümüzde de pek farklı değil ya neyse.
Derken bu zorbalığa ve köleliğe baş kaldıran yaklaşık Kırkbin dokuma işçisi daha iyi ve daha insancıl bir çalışma şartları istemek için hem de Amerika'nın en büyük ve en doymaz şehri Nevyork'ta greve gittiler.
Ancak her zaman küresel sermaye gücünün emrinde olan aynasızlar önce fabrikadaki işçilere saldırdılar, sonra da kapılarını kilitlediler.
Daha sonra faili meçhûl ama tahmin edilebilecek bir yangın çıktı fabrikada.
Bu yangında içeride bulunan Yüzyirmidokuz kadın işçi aynasızların fabrika önüne kurduğu engeli geçemeyerek mâlesef şehitlik mertebesine yükseldiler.
Rahmetlilerin cenazelerine o zamanlar en az onbin kişinin katıldığını günümüz basını yazmakta, Allah hepsine rahmet eylesin.
Aradan yıllar geçti, Dünya Emekçi Kadınlar Günü resmi olarak ilk kez Bindokuzyüzon Yılında Kopenhag'da düzenlenmekte olan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı zamanında Alman Sosyal Demokrat Partisi genel başkanı Clara Zetkin'in önermesi ve önerinin oy çokluğuyla kabûl edilmesiyle kutlanmağa başlandı.
Gel zaman git zaman adı batasıca küresel güçlerin hiç doymayan silâhı kapitâlizim çeşitli oyunlar oynayarak ve cinsiyet ayırımı yapması sayesinde günümüzde amacından iyice uzaklaşarak çiçek böcek günü hâline gelmiştir. Hâttâ bizim bir zamanlar dize getirdiğimiz Birleşmiş Milletler bile Onaltı Aralık Bindokuzyüzyetmişyedi günü aldığı kararla küresel güçlerin işçileri sömürerek ve köleleştirerek zenginleşmesine ve emekçi kadınların burjuvaziye karşı olan simgesi olan Sekiz Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü adını kaldırarak sadece Sekiz Mart Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasına oy çokluğuyla karar vermiştir.
Dünyayı bir tarafa bırakarak bizim Güzel Ülke Türkiye Cümhûriyeti'ne yani memleketimize avdet eylelim.
Bizler bu kutlu günü ilk kez Bindokuzyüzyirmibir Yılında kutlamışız. Buna mukâbil Atamız Türk Kadınına dünyanın birçok köşesinden çok daha önceleri seçme ve seçilme hakkı vererek kadınlarımızı hak ettikleri yerlere taşıdığını biliyoruz, hâttâ Kurtuluş Savaşı zamanı askerlerimizin arasında kadınlarımız da vardı.
Atamızın aralarına katılmamız için bazı ön şartlar öne sürdüğü ve ilginçtir ki kabûl de edilen Birleşmiş Milletler Cemiyeti Bindokuzyüzyetmişbeş Yılında "Kadın On Yılı" ilân etti.
Böylece aynı yıl Türkiye'de de "Kadın Yılı Kongresi" gerçekleştirildi.
Resmi olarak kutlanmağa başlamasında yine aynı yıl kurulan İlerici Kadınlar Derneği'nin payı büyüktü, derneğin sayesinde kutlamalar sokaklara da taşındı.
Derken araya Kenan Evren'in yaptığı meşhur Oniki Eylül Darbesi girdi, darbe döneminde dört yıl boyunca hiçbir kutlama yapılamıyordu.
Darbenin karanlık günleri aşılmağa başlandığı Bindokuzyzseksendört Yılından itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından kutlanmağa devam edilmektedir. Bu yeni dönemin temel farkı eskiden sadece sosyalist kesimin sahiplendiği bu günün artık hemen tüm kadın kuruluşlarının yanı sıra adeta resmi bayram gibi devlet yetkilileri ve kurumları tarafından da kutlanmağa, hatta küresel güçlerin kölesi olan bazı şirketlerin de reklâm ve pazarlama faaliyetleri ile buna katılmaya başlamasıdır. Öte yandan günümüz Türkiye'sinde Sekiz Mart'ı Komintern'in Bindokuzyüzyirmili yıllardaki sınıfa karşı sınıf siyasetinin bir yansıması olarak adlandırıldığı şekilde "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlayanlar da olduğu görülmektedir.
İkibinüç yılında yurt çapındaki çeşitli Dünya Kadınlar Günü kutlamaları arasında Taksim'de başlayan ve her yıl Sekiz Mart'ta tekrarlanan Feminist Gece Yürüyüşü sonraki yıllarda başka şehirlerde de yapılmağa başlandı.
İkibinondört yılında İstanbul Valiliği tarafından Taksim Meydanı ve İstiklâl Caddesi'nin yürüyüş ve miting yapılabilecek yerler listesinden çıkarılmasından sonra Sekiz Mart günü İstiklal Caddesi'nde Feminist Gece Yürüyüşü yapılmağa birkaç yıl devam edildiyse de İkibinondokuz yılında polis İstiklâl Caddesi'nde toplanan binlerce kişinin yürüyüş yapmasını engelledi. Önceki yıllarda olduğu gibi yürüyüş yapmakta ısrar eden kalabalık göz yaşartıcı gaz ve plastik mermiler kullanılarak dağıtıldı.
İmdı birçoklarınız kadınların çiçek melek falan olduğunu söyleyecekler, oysa bilmez misiniz ki dünyanın yarısı kadınlardır geri kalan yarısını da kadınlar meydana getirir?
Bir de kadın erkek eşit dersiniz ama kadınlar yaradılışta daha üstündür çünkü hâmile kalarak çocuk dünyaya getirirler.
Evet kadın ve erkek hak ve hürriyet konusunda eşittirler ama yaradılış kurallarında eşit değildirler.
Atamızın söylediği bir lâfta da olduğu gibi:
Erkek her şey olabilir, ama anne olamaz.
Bizler yine de küresel kapitâlist güçlerin oyunlarına gelmeyip emekçiliği savunalım ve Yüzaltmışdört yıl önce işçilerimizin ve kadınlarımızın hakları için şehitlik mertebesine erişenlere rahmet okuyarak bugünü idrak etmeğe çalışalım.
Sekiz Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun.