Atalarımız eskiye rağbet olduğu zamanlar bit pazarına nur yağacağını söylemiş.
Bugün günlerden Salı, biliyorsunuz sallanır, sallansa iyi de sallanmakla sorular cevap bulamıyor.
Dün hepiniz okudunuz ki Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü idrak ettik cümleten.
Ama bağzı şeyhler çok çabuk değişiyor ve değişen bir günlük beylik bir anda Üçyüzaltmışdört günlük köleliğe dönüşüyor.
Hayatın devam ettiği ve ölenle ölünmeyeceği gerçeği her seferinde bir Osmanlı İmparatorluğu Tokadı gibi suratlarımıza çarpar ama bir işbu sille-i hayatiyeyi midemizde sindirmeği bir türlü beceremeyiz ki her seferinde işbu tokadı yeniden ahz-u kabz eylemek arzusunu içimizde hissederiz.
Şöyle akşam eve geldiğimizde güzel bir dinlendirici kahveye hiç kimse hayır diyemez, gerçi hayırda her zaman hayır vardır ve evette şer vardır ama bazı konularda bazen evet de bir işe yarayacaktır.
Yeter ki kahvecibaşımızın gönlünü hoş tutalım.
Hele bir de eğer küresel kapitâlist güçlerin oyunlarına gelip Sekiz Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü çiçek böcekle kutlamağa kalkışmışsak ve dünü bir beylik gibi yaşamışsak vay bizim hâlimize.
Hele cebimizdeki son parayla birkaç saat sonra solacak ve hiçbir işe yaramayacak bir adet gül almışsak ve bu gülle kadın arkadaşımızın gününü kutluyorsak gerçekten küresel kapitâlistlerin oyunlarına gelmişiz demektir.
Her şeye rağmen hayat devam ediyor, geçen her gün hoş veya nahoş birer anı olarak yaşantılarımıza kazınıyor, siz iyisi mi geçen her anın tadını çıkartmağa bakın çünkü mezarda toprağın altında yatacaksınız ve hiçbir sur'ette kımıldayamayacaksınız, hâttâ vücudunuz bile çürüyerek toprak olacak.
Çok kasvetli bir yazı olduğunun farkında ben, gelin dağıtalım ve Martılarla birlikte gökyüzüne kanat çırpalım.