Ben esas olarak çalışmaya karşı değilim.
Ama çalışınca karşılığını almak istemem bir hak değil midir?
Atalarımız bir laf söylemiştir, çalışanın haklarını alın terleri kurumadan tam olarak teslim etmenin gerekliliğiyle ilgili.
Ama günümüzde özellikle Çarşı denen yerde bir çok patron bu kadar basit bir yasayı uygulayamıyor.
Ama bu seferki konumuz bu değil. Yine bir araştırma yapılmış, aslında belki boşuna yazıyorum ama maksat yazıyor olmak tabi. Ki bu araştırmanın çıkardığı sonuç yüzyıllar önce doğruluğu kanıtlanmış.
Çok çalışan ve disiplinli olan kişiler daha uzun, daha mutlu, daha istikrarlı ve daha başarılı bir hayat sürüyor, genelde daha sağlıklı alışkanlıkları oluyor ve daha az riske giriyorlar. Başarılarının getirdiği mutlulukla hayata daha da sıkı sarılıyorlar ve daha sıkı tutuyorlar hayatı.
E mâlum-u âliniz ki işleyen demirin ışıldadığını boşuna söylememişler, işlemezse pas tutacağını da eklemişler.
Çalışmak çok iyi bir şeydir, bir şeyi resmen yapıyorsun, bir eser meydana getiriyorsun, bunun keyfini sonuna kadar sürmek de sonuna kadar hakkındır.
Sen çalışınca patronun kazanır, toptancı kazanır, müşteri kazanır, maliye kazanır, devlet kazanır ama sen kazanamazsın, sadece kazandığını zannedersin.
Oysa gerçekte sadece ustana bir dolar daha kazandırmışsındır.
Oysa gerçekte sadece ustana bir dolar daha kazandırmışsındır.
Onun için sevgili okuyucum, çalışacak olursan kazanabileceğin ve kafanı gönül rahatlığıyla emanet edebileceğin bir işte çalış. Önce yaptığın işi sev. Sonra bu işin nasıl yapıldığını iyice bir öğren. Bir işi bozmadan asla doğrusunu öğrenemezsin, gerekirse Beşbin sefer bile olsa baştan yapacaksın. Ama her seferinde daha iyisini yapmalısın.
Sonuçta çalış çalış nereye kadar? Mezara kadar, emeklilik ancak mezarda. Başka yerde emeklilik yok, bunu da sakın unutma.
Sonuçta çalış çalış nereye kadar? Mezara kadar, emeklilik ancak mezarda. Başka yerde emeklilik yok, bunu da sakın unutma.