Bu Blogda Ara

Hayat Gerçekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hayat Gerçekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

09 Mart 2020

Poroftan İnciler

Her şey aslında Gök Tanrı Tengri'nin izniyle insanların ebelerini bile bulabileceğini iddia ettiği Facebok yüzünden başlamıştı.
Bundan yıllar önce İstanbul Üniversitesinden mezun olan birkaç yetişkin sınıf arkadaşları Facebok sayesinde birbirlerini bulmuşlar ve öğretmenlerini ziyaret etmeye karar vermişler.


Tabi evde toplandıktan ve aradan bunca yıl geçmişken hepsinin çeneleri açılmış, başlamışlar koyu bir sohbetlere.
Biri işinden memnun değildir, diğeri kocasından. Biri bir otomobili yıllardan beridir istemektedir, bir diğerinin kayınpederi hastadır, biri yorgundur, biri mutsuzdur, biri işini değiştirmek ister, bir diğeri evinin yetmediğini, bir başkası da arabasının artık eskidiğini dert etmiş.
Bir tanesi de çocuğunun o yıl okula başlayacağından dem vurmuş ama hangi okula göndereceğine karar veremiyor, devlet okulu olsa ucuz mâliyet ama kapıcı çocukları da okuyor, kolece gönderse annesinin nikâhı kadar para istiyor.


Bizim profesör öğrencilerinin bütün yakınmalarnı sabırla dinlemiş ama o ana kadar hiç ses etmemiş.
"Ben iyisi mi birer kahve hazırlayayım sizlere."
Mutfağa gitmiş ve kocaman bir cezveyle kahveleri pişirmiş, tepsiye de her biri birbirinden farklı fincanları dizmiş. Öyle ki birinin sapı kırık, diğerinin tabağında çatlak, biri desenli, biri düz beyaz, biri Luiz Vuitton, biri Starbucks, biri Çakra, biri Tilbe, biri düz yeşil, biri sarı lâcivert, biri kırmızı sarı, biri diğerlerine göre büyük, bir başkası biraz küçük falan filân feşmekân, kısacası sözü ve cümleyi uzatmayalım hiçbiri diğerine benzemiyor.
Derken salona geri döner ve hem kocaman cezveyi hem de tepsiyi ve fincanları öğrencilerin önüne koyar ve herkesten birer fincan seçmelerini ve kahvelerini doldurmalarını ister.


Tabi her zaman her işte olduğu gibi fincanlarda da önce en güzeller seçilir, sonra kalanlar kulpsuz veya çatlak olanlardır.
Derken herkes kahvelerini doldurmuştur ve içmeye başlamıştır bile.
"Oh ne güzel, mis gibi, buna hepimizin gerçekten çok ihtiyacı varmış." Tarzı cümleler dökülmüş öğrencilerin ağızlarından.


Profesör ise hepsine gülümseyerek bakmış, bir de güzel gözlerini süzmüş ve konuşmaya başlamış:
"Ah benim toy canlarım:
Tepsiyi içeriye ilk getirdiğimde hiç düşünmeden en güzel fincanı seçmek için hepiniz aynı anda ellerinizi uzattınız, tıpkı hayat gibi.
Biz her şeyin en güzelini en düzgününü istesek bile bazen bizim dışımızda gelişen olaylar yüzünden bize kalanlar ya eksik parçalı ya da daha durgun olabiliyor.
Görüyorum ki şimdi hepinizin elinde çok farklı fincanlar var, birinin kenarı kırık, biri çatlak, biri diğerlerinden küçük, bir çok sade, biri çok şatafatlı.
İlk yöneldiğiniz görüntüsü itibariyle istediğiniz fincan. Ama sonra size kalan neyse siz o fincanla da yetindiniz.
Koskoca cezveden elinizdeki birbirinden çok farklı fincanlara hepiniz birden aynı mis kokulu kahvemi doldurdunuz, kahveyi yudumlayınca elinizdeki fincanı unuttunuz ve hepiniz derin bir oh çektiniz.
İşte çocuklar hayat da böyledir. Geliş tarzı kullanım şekli görüntüsü farklı olsa bile hepimizin hayatı aynen içtiğiniz bu kahve gibi hep aynı güzellikte.
Lütfen hayatı kahvenizi yudumlar gibi derin bir oh çekerek ve her anından keyif almayı bilerek yaşamaya çalışın. Size nasıl sunulduğuna bakmadan."


Bu kıssadan hisse ne anlatıyor dersek:
Hayat sadece bilgisayar veya telefon değildir, sadece iş değildir, sadece okul değildir, sadece evlilik değildir, sadece aklınıza gelenler de değildir, daha doğrusu tek başına değildir.
Hayatta en önemli şeylerden biri yaşanılan anın tadını çıkartabilmektir, çünkü yaşanılan o an bir daha geri gelmeyecektir. Tıpkı geçmişin mutlu günleri gibi.

30 Eylül 2019

Yumurtadan Bir Yumurta Daha Çıktı

Dünya üzerinde bazen vaziyet-i tuhafiye şeyler de vukua avdet eyliyor.
Son zamanlarda çevremiz ilginç olaylarla dolu.
Bunlardan bir adedi de Bursa'nın Mudanya ilçesinde geçen gün İsmail Öztan adında bir vatandaşımızın bahçesinde gerçekleşti.


Habere göre İsmail Bey sabah tavuklarından günlük yumurtaları toplamış, sonra pişirmesi ve Günlük Kahvaltı Yummi için eşine vermiş.
Yumurtalar haşlanınca içlerinden birisini kıran İsmail Bey yumurtanın içinde kabuğuyla birlikte bir başka yumurta daha bulmuş.
Haberi alınca mahâl-i hadiseye azimet eden Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğretmenlerinden Profesör Doktor Mustafa Tayar ilgi çekici bir hadiseye şahit olduklarını belirterek kitaplarda okuduğunu ama gerçekleştiğini ilk kez gördüğünü söylemiştir.


Bu tarz hadise-i dikkâtiyenin genellikle genç tavuklarda yumurtlama çağlarının ilk dönemlerinde vukua avdet edebileceğini söyleyen profesörümüz norminâl yumurtlama süresinin onekiz ilâ yirmialtı saat arasında değiştiğini, döllenen yumurta sarısının yumurtlama kanalına düştüğünü, önce yumurtanın etrafında beyazının şekillendiğini, ardından son aşamada yumurtanın kabuğunun da oluşarak yumurtayı yumurtlama kanalından samanlığa doğru çıktığını, ancak aşağı doğru hareket esnasında tavuğun çok genç olması veya tavuğu korkutabilecek bazı sesler ve hadiseler yüzünden aşağı inen yumurtayı yukarıya gönderdiğini, yukarıya giden bu yumurtanın yukarıda gelen başka bir yumurta sarısıyla karşılaşması sonucunda tavuk vücudunun her iki yumurtayı da tek yumurta olarak algılayıp yukarıdan gelen ikinci yumurta daha önceden çıkması gereken yumurtayı içine alarak ikisini birlikte dışarı çıkarttığını, işbu hadise-i korkunun herhangi bir açıdan sıkıntısının olmadığını ve rahatlıkla tüketilebileceğini de eklemiştir.


Yumurta içinde yumurtayı yumurtlayan tavukla birlikte poz veren İsmail Bey ise böyle bir hadisenin ilk kez başına geldiğini, daha önce ne gördüğünü ne de duyduğunu, yumurtayı anı olarak saklamayı düşündüğünü söylemiştir.

29 Kasım 2013

Yumurta İçinde Yumurta

Hayat aslında ilgi çekici nesnelerle ve hadiselerle doludur. Bazen bilgimizle açıklayamadığımız olaylar gelişir, bazen de gelişen olaylar akıllarımızı durdurur.
Norminâl şeraitte hangi kanatlı kümes hayvanı yumurtlarsa yumurtlasın yumurtalar genellikle tek sarılı ve hadi bilemediniz çift sarılı olur.
Bazen nadiren üç sarılı bir yumurta çıksa bile oldukça enderdir. Ancak bu sefer yumurtanın içinde başka bir yumurta çıktı, hem de eskiden Adana'ya şimdi ise Adana'dan kopartılarak vilâyet olan Osmaniye'nin Kadirli ilçesinde.


Efenim işbu hadise-i ilginciye Kadirli'nin Pazar mahâllesinde ikâmet etmekte olan Sabriye Koçer isimli bir vatandaşımızın bahçesinde beslediği ördeklerin birinden vukua avdet eylemiş.
Bu sabahleyin günlük yumurtlama esnasında olağandan oldukça büyük bir yumurta yumurtlayan ördeğin yumurtasını alan Sabriye Hanım bu büyüklükteki yumurtayı görünce hemen komşusuna götürmüş. Komşusu da bunun çift sarılı yumurta olduğunu söylemiş.
Kendisi de üç sarılı olabileceğini iddia etmiş, en sonunda yumurtayı kırmışlar ve bir bakmışlar ki yumurtanın içinde bir yumurta daha var.


Bunun üzerine mahâl-i hadiseye gelen uzmanlar da böylesinin norminâl şeraitte olamayacağını ve dünyamızın sonunun yaklaştığını söylemişlerdir.
Yapılan bazı araştırmalarda da bir tavuğun daha önce Şırnak'ta böyle bir yumurta yumurtladığını ama işbu hadisenin ördeklerde ilk kez vuku bulduğunu ortaya çıkartmıştır.


Ördeğin sahibi Sabriye Hanım ise ördeğini topu topu yedi sekiz ay önce henüz civcivken Adana'dan aldığını, bakıp büyütüp bu yaşa getirdiğini, bu sabahleyin kocaman bir yumurta yumurtladığını, bu yumurtayı komşusuna götürdüğünü, komşusuyla iddiaya girdiklerini ama yumurtayı kırınca ikisi de şaşırdıklarını, bu tarzı ilk kez gördüklerini ve hayret ettiklerini söylemiştir.