Bu Blogda Ara

Dinelme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dinelme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Haziran 2023

Aesthete Kahvemsi Gummi

 Gün bitiyordu yine her gün olduğu gibi, hayat tekrarlarla dolu olmak vardı.
Bu akşam yeni bir keşifle huzurlarınızda ben ve tayfam birlikte.
Artıkım gezerken Üç Muz birlikte gezebilmeğe çalışıyoruz.


Tabi ki ilk niyetimiz Türk Kahvemsi gummilenmek, çünkü yorucu geçen günlerin akşamlarında bir parça bile olsa dinelmenin herkesin hakkı olmak var.
Tabi ki Türk Kahvemsimizin yanında kütüphâneden gelen kalın kalın kitaplar üzerinde çalışmanın zevki de başka türlü bambaşkadır.


Gün de geçmiyor ki yeni mekânlar açılsın. Yolda yürürken uzun zamandan beri düşüncemden birinin içinde ben bu akşam.
Bulunduğum yer kendine Aesthete olarak ad komuş, Cadde-i Bağdad'ın yeni mekânlarından olmak var, şurada sadece üç aycık önce kapularını konuklarına açtı.
Yukarıdaki resm-i şerif üç ay kadar önce önünden geçerken çekildi.


Penguen'e kıyasla Aesthete'de Türk Kahvemsi birazcık daha ucuz, sadece Kırkbirmilyon Türk Lirasıcık ama diğer ürünler o kadar ucuz değiller.


Zaten şu dünyada ucuz bir sen bir ben kaldık, her şey pahlı çok pahlı.
Bu güzel Cadde-i Bağdad akşamını sizlere zaten bildiğiniz Tıkırında olan Ekomonimizden bahsedecek değilim çünkü beni bu sefer çok aşacak derecede.


Buradaki resm-i şerif ise günün bonusu olmak vardı ki esasında hazırladığım yazımın içinde yoktu ama arşivimi kurcalarken eklemek istedi ben.
Bizim güzel Türkçemizin lâstik gibi olduğu hakikâtini gözlerimizin önüne getirmeği başarabilirsek işbu yazıyı şöyle tercüme edebiliriz:
"BC. kısaltması Kahveden Önce demektir."

13 Şubat 2021

Dünya Radio Günü

 Çoklarımız sabah kalkınca ya da otomobillerimizi çalıştırınca veya dükkâna gelince ilk iş olarak radyo dinleyerek güne başlarız.
Ancak birçoğumuz Radio'nun da bir günü olduğunu biliyor mu acaba?
Günümüzün olmaz olası kapitâlist dünyasında her şeyin bir günü mevcut olmağa başladığını da mı bilmiyorsunuz? Zaten bu kapitâlist düzen sayesinde son bir yıldan beridir evlerimizde oturarak korona morona bakara makara adlı salgından korunuyouz. Ancak sağlığımızı koruyalım derken gençliklerimizden ve ömürlerimizden günler ceplerimizden ve sermayelerimizden de paralar şakır şakır gidiyor. Kapitâlist düzen para yemeden durmaz, elektrik su doğalgaz faturaları şişip şişip göklerimize bağzı sopalar sokacağı günler çok ama çok yakın.
Neyse biz radyoyu kutluyorduk değil mi?
Aslında genele bakılırsa kapitâlist düzenin içinde radyo da önemli bir rol oynar, her ne kadar günümüzde haberler sadece bir akıllı telefon kadar yakınımızda da olsa temelde radyo ile aynı işleve sahiptir.


Zamanlar değişir ama bağzı şehlerin işleme biçimleri asla değişmez.
Bir zamanlar günün belirli saatlerinde belirli yayınlar vardı, en çok sevilenlerinden biri de arkası yarın piyesleriydi. Günün anılan saatlerinde bütün aile radyolarının başlarında toplanır heyecanla dinlerlerdi.
Gel zaman git zaman arkası yarınların yerini televizyon dizileri aldı, artıkım haftanın her günü televizyonda dizi mevcut ama bu dizinin yayın süresi üç saati bulmakta ve herkesin beyinleri güzelce bir uyuşturulmakta. Aslında her ne kadar uyuşturucu yasak madde de olsa kapitâlist dünyanın düzenleyicileri olan küresel güçler için yasal bir madde.


Bir zamanlar daha televizyon yokken Türkiye Birinci Fotbol Ligi de radyodan yayınlanırdı, ama o yayınların da bir kâlitesi vardı.
Yayın başlamadan önce Ankara'daki merkezden günün müsabaka tellâliyesi okunur, hele de aynı anda birkaç müsabaka oynanmaktaysa beşer onar dakikalık aralıklarla stada bağlanılırdı, heyecanı yüksek ve iddiası olan müsabakalar daha uzun süre anlatılır, diğerleri ise penaltı olmuşsa veya takımlardan biri gol kaydına muvaffak olmuşlarsa ancak o zaman anlatılmağa kendine yer bulurdu.
Sonuçta o günlerde Fotbol sadece Fotbol için oynanırdı, kısaca zevk almak daha önemliydi.
Günümüzde ise bildiğimiz Futbol'un adı "İt's the Fıtbıl That's the Fıtbıl" oldu, sevgili Fatih Hoca'nın (Terim) kulakları çınlasın.


Bendenizin de bir zamanlar özellikle de Pazar günleri taşınabilir kulaklıklı Radio'mu alarak İstanbul Boğazı'nın alt başlarından üst başlarına kadar günlük uzun yürüyüşlerim olmuştur, ama bu yürüyüşler zamanında başta Metro Fm olsun sonra Best Fm olsun ve tabi diğer Özel Radio'lar olsun çoktan yayına başlamışlar ve gerek haber gerekse müzük olmak üzere birer yayın çizgisi belirlemişlerdi.
Benim de aslında gönlümde radyo programcısı olmak yatar ama yaşım artık dört onluğu çoktan geçtiği için hiçbir radyo sahibi bana bu imkânı vermez artık.
Çünkü ünüversütelerden yetişen benden çok daha akıllı ve daha geveze ve genç bir sürü şahıs mevcut, kendimizi kandırmağa gerek yok.


Radyoyu anarken radyolarımızın üzerlerine yerleştirdiğimiz örtülerden ve bilumum saatlerden bahsetmemek de olmaz.
Ah o radyo alıcılarımızın dilleri olsalar da konuşsalar, bugün nasıl yayınlarımızı internet üzerinden sağlamaktaysak o zamanlar radyolarımız vardı.
Aslında yazımın başında da belirttiğim neredeyse aynı şey, sadece geçen zaman zarfında doğada hiçbir şey kaybolmadı sadece şekillerini değiştirdi.
Tüm radyocularımıza ve o sihirli kutuyu sahiplenen herkese Dünya Radio Günü kutlu ve mutlu olsun.

13 Şubat 2020

Dünya Radio Günü

Hayatta hiçbir zaman her şeyi bildiğini iddia etmeyeceksin, çünkü her gün yeni bir şey öğreniyorsun.
Bugün de dolanırken baktım ki Dünya Radio Günü'ymüş şansımıza.
Radyo deyip geçmeyin ve burun da kıvırmayın, çünkü radyo aslında olmazsa olmazlardandır.
Türkiye'de de her ne kadar artıkım radyoların tedâvülden kaldırıldığı söylenmekteyse dâhi radyosuz bir hayat düşünülemez.


Hayatımızda her zaman önemli bir yer olmuştur.
Zaman geldi "Arkası Yarın" adı altında "Radyo Tiyatrosu", zaman geldi "İstekler" altında "Müzik Eğlence" programı, zaman geldi "Yurttan Sesler" arkasından "Haberler", bizleri bilgilendirdi.
Bir zamanlar televizyon yokken millet radyonun başında ya fotbolu beklerdi, ya da arkası yarın.
Günümüzde televizyondaki dizilerin etkisi neydiyse "Arkası Yarın" da o zamanların en büyük eğlencesiydi.


Kimileri evlerinde dentellerle kaplardı radyo alıcılarını, kimileri de at arabalarının yanlarında çalarlardı.
Hele tomofilerin içlerinde radyo eklendi miydi yolculukların keyiflerine doyum olmazdı.
Gün geldi Trt'nin yanında birçok özel radyo da yayın hayatına başladı.
Artık bizim İnokta Basınımız sesini duyurabilecek bir mecra daha bulmuştu, ancak birkaç ay sonra yukarıdan gelen ve demiri kesen emir mikrofonları sessizliğe gömmüştü.
Ta ki ilk genel seçimlere kadar.


Özel radyolar ikinci kez geldiklerinde bir geldiler pir geldiler.
İçlerinden birkaçı geçen zaman zarfında gerçekten kâliteli yayınları sayesinde zirveye yükseldi, bir kısmı da geçen zaman zarfında silindi gitti.
Gel zaman git zaman radyolar uyduyla da evlerimize işyerlerimize askeri kazinolarımıza girdiler, öyle ki ilk zamanlar görüntüde televizyonun kendisi seste de aynı televizyona bağlı olan radyonun sesi çıktı ilk zamanlar.
Ben burada teker teker ism-i şeriflerini yazmayacağım ama siz onların hangi radyolar olduklarını biliyorsunuzdur, çünkü dinliyorsunuzdur mutlaka.
Yukarıda da bir radyo yayın odasının görselini izlemektesiniz.


Ne olursa olsun dünyamız radyolarla çok güzel.
Yeri geldiğinde birçok kişiye birçok bilgiyi ulaştıran, yollardaki seyr-ü seferin sıkışık hâllerini anlatan, can sıkıntısında bir şarkıyla hâlet-i ruhiyemizi düzelten, spor karşılaşmaları sayesinde adrenâlinlerimizi azami seviyeye çıkartan, yolda yürürken kulaklıkla dinlediğimiz şarkılar sayesinde hızımızı ölçen birer sihirli dünyadır radyolar.
İşbu vesile-i şerifle bütün radyo çalışanlarının ve sahiplerinin başta olmak üzere bütün dünya vatandaşlarının Dünya Radyo Günü'nü kutlar sağlıklı nice uzun yıllar Allah-u Te'âlâ'nın bizlerin başından eksik etmemesini niyaz ederim.