Bu Blogda Ara

Paşabahçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Paşabahçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Ağustos 2023

Paşabahçe Yerine Sami Akbulut

Büyükada yolları küçük vaporlarla fazlama çekilemiyor, özellikle de mevsim Yaz ve aylardan Ağustos ise.
Kabataş'taki iskelede her zamanki gibi Paşabahçe Vaporumuzu beklerken birkaç yazı önce dediğim gibi Hâliç'te yüzdürülme idmanları yaptırılması işinin devam ettiğini öğrendi ben.
Sanırım bu sefer yeniden sıcaklardan sıkılacağız herhâlde galiba sanırsak.
Çünkü vekâleten sefere verilen Sami Akbulut vaporumuzun öyle açık yeriçok yok ki sizler de resm-i şerifte temaşa edebiliyorsunuz zaten.


Neyse ki bizler Üç Muz olarak binmekteyiz vaporumuza ama Eyyam-ı Bahur biraz sıkı bastırıyor.
Üç santimetrelik hızla bir Poyraz esebilmeğe çalışıyor ama o ese(meye)n Poyraz sanırım ancak kendisini serinletebilecek.
Ancak şunu da belirtebilirim ki resm-i şerifi çekebilmemi sağlayan makinemi de fena salladı.

10 Ağustos 2023

Paşabahçe Hâliç'te

Facebok olmasaydı acaba bu güzel resm-i şerifi nereden bulabilecekti acaba ben?
Hani geçen hafta Büyükada'ya azimet ederken Hâliç Tershânesi'nde bakımda tedavide falan olduğundan bahsetmişti ben.
İmdı işbu resm-i şerifte de temaşa ettiğimiz gibi zat-ı âlileri Altın Boynuz Hâlicinde yüzme idmanları yapmakta.


Esas olarak Biz Üç Muz sıfatlarımızla Paşabahçe Vaporumuzu Büyükada hattında yeniden binmeği çok özledik.
İmdı önümüzde tek bir engel kaldı, Galata Köprüsü'nün güçlendirilme tamiratı.
Bildiğim kadarıyla tamirat bitince köprünün kanatları açılacak ve Paşabahçe Vaporumuz birkaç haftadan beridir sıkıştığı Hâliç'ten çıkarak Beşiktaş-1 ve Sami Akbulut'a vekâleten devrettği sefer saatine geri dönecek.
Dahası yeniden Büyükada'da akşamları Vapur Cafe olarak vazifesine devam edecek.

05 Ağustos 2023

Paşabahçe Yerine Beşiktaş

 Birkaç günden beridir gerek Facebok'ta gerekse İnstegram'da ve hâttâ Prinstaram'da bir tantana dolaşıyordur.
İşbu tantanaya ve haberlere göre bizim efsahanevi Paşabahçe Vaporumuzun küçük bir rahatsızlığı varmış ve Hâliç Tershânesinde birkaç günlük istirahat etmesi gerekiyormuş.


Nasıl ki insanlar ara sıra dinelmek ihtiyacı hissediyorlarsa vaporlar da ruhları oldukları için dinleme ihtiyacı hissedebiliyorlar.
Biz de Üç Muz olarak kocaman bir geçmiş olsun diliyor ve yerie vekâlet eden Beşiktaş - 1 vaporumuzu takdim ediyoruz.


Ancak hepimizin mâlumu olduğu şekilde Beşiktaş - 1 Vaporumuz arsla bir Paşabahçe kadar yardıramaz Marmara Denizini ve yeteri kadar sür'ate ulaşamaz.
Ha iş görür mü derseniz 18:25 saatindeki artıkım evlerine dönüş saatları gelen birkaç ekıspıres yolcusunu Heybeliada ve Büyükada'ya götürebilir ama sadece götürebilir.
Bu akşamki Büyükada yolculuğumuzda bize Beşiktaş - 1 vaporumuz eşlik edecek.

29 Temmuz 2023

Ayak Fotosu - Volüm İki

 Yaz mevsimi her zaman için Yazdır.
Kışın gazeteci yazdı, Yaz bizi çok bekletti ama essah bir Yaz yapıyor.
Prinstaram çıktı çıkalı Ayak Fotosu çekip paylaşmanın moda olduğunu geçen hafta belirtmişti size ben.
Buyurun bu hafta bunların ikincisi geliyor:


Ancak bu seferki resm-i şerifimi Prinstaram'a veya bilmeyenler için tekrar edeyim İnstegram'a komadı ben.
Bakalım bu hafta Büyükada nasıl bizi karşılayacak?

22 Temmuz 2023

Paşabahçe Vaporumuzun Yeni İşlevi

 Bu akşam hiç ummayacağınız şekilde Paşabahçe vaporumuzun yepisyeni işlevini öğrendi ve denemeğe gitti ben.
Sefere döndü döneli geceleri Büyükada'da pinekleyen Paşabahçe vaporumuz sadece pineklemekle kalmayarak Yirmi saatinden Yirmidört saatine kadar Büyükada İskelesi'nin sol tarafında ya da daha açık olarak belirteyim Heybeliada tarafına bakan yanaşma bölgesinde Vapur Cafe olarak ziyaretçilerini bekliyor.


Bu haberi de birkaç gün önce Facebok'ta bir grupta bir başka grup üyesi söylemişti de inanmamıştım ancak bu hafta doğru olduğunu gördüm ve tecrübe ettim.
Sağ olsun gece vakti telefonumu şarz edebilmemi ve işbu haberi size ulaştırabilmemin resimlerini çekebilmemi de sağladı.


Akşam vakitlerinde eğer Büyükada'daysanız hafta içi veya hafta sonu olsun fark etmez, Büyükada İskelesi'nin sol tarafındaki yolcu çıkış kapusundan iskeleye girebilir ve Heybeliada tarafında uzunlamasına pinekleyen Paşabahçe Vaporunu ziyaret edebilir ve Vapur Cafe'sindeki gıdalardan herhangi istediğiniz ürünleri vaporun arzu ettiğiniz kısmında yummilenebilirsiniz.
İşbu güzel düşünceyi hayata geçiren Şehir Hatları ve Vapur Cafe'ye ne kadar teşekkür etsek azdır.

Ayak Fotosu - Volüm Bir

 Şurada sadece on yılcık oldu İnstagram adlı en özel ve en güzel resm-i şeriflerin paylaşılma uygulamasının ortaya çıkması.
İlk zamanlarda kullanan herkes gittiği tatillerde veya deniz kıyısında denize karşı ayaklarını çeker ve kendilerine tahsis edilmiş sayfada paylaşırlardı ve bazıları çok güzel yorumlar ve beğeniler de alırlardı, çünkü onlar kadındı.
Gel zaman git zaman işbu âdet unutuluverdi veya daha açık yazayım maksadını çok aştı ve artıkım herkes götünü başını açmağa bile başladılar. İnstegram sayesinde birçok ünlümüz olduğunu inkâr edemeyiz ama beğenilmenin ölçüsü açık saçık pozlar vermek midir?


Gelgelelim herkes bir şeyhler kurcalamakta ama size bir şeyi Üç Muz olarak belirtmeliyim ki en kral Ayak Fotosu ahanda öyle olmaz böyle olur.
Kabataş'tan yardıra yardıra geldiğimiz Paşabahçe Vaporunun üst güvertesi Kınalıada açıklarında bana böyle bir poz verdirtti.


Buyurun bu da size Varan İki, aynı vapor biraz sonra Heybeliada'ya yanaşmak üzereyken ve üstelik Gün Batımlı bir resim.
Buyurun güzel güzel seyredin ve ayak resmi nasıl çekilirmiş görün de bayram edin.

18 Nisan 2023

Blog Onaltınç Yıl Dönümüm

 Bu akşam işbu yazdıklarımı okuyabildiğiniz Blog'umun kuruluşunun onaltıncı yıldönümü olmak var.
Bunca yıldan beridir şu sanal ortamda sizlere bağzı şeyhler çızıktırıp duruyorum işte.
Sizler de eminim ki okuyorsunuzdur.
Meraklısı olanlar ahanda ilk yazımı buradan okuyabilirler.


Bu yıl sizlere Kahve Dünyası Genel Müdürlük'ten yazıyorum, soframa konuk olan Alamut Kâlesi adlı kalın kalın kitaplarımdan biri önümüzdeki yıl bana yol gösterecek.
Daha kalınını çok aradım ama bulamadım ne yazık ki, artıkım bununla idare edeceksiniz.


Şu anda dış bölüm Yağmurlu olduğundan ben ahanda kapandım bittim, doğru düzgün bir kutlama yapabilmeği çok isterdim ama hava şartları bağzı şeyhlere müsade etmemekte.


Bu yıl dönümümde sizlerle Kabataş Martı İskelesi'nin procesinin resm-i şerifiyle selâm edecek ben.
Aslında uzun uzun bahsetmem lâzım ama iskelede Kızıltoprak Vaporumuz beni bekler.


Esasında burada olması gereken Paşabahçe Vaporumuzdu ama ben bu satırları yazdığım saatlarda Ada seferinde olduğundan bir başka gün deneyimlersem yazacağım size.


Buradaki görselimiz geçen yılın Yaz zamanlarından kalmadır.
Çektiğim gün henüz sefere verilmemişti.


Hayat esasında müzikle güzeldir ama Rep ile değil, sevene dinleyene seslendirene saygım var ama biz Bindokuzyüzseksenli yıllarda çocukluğu ve Bindokuzyüzdoksanlı yıllarda ergenliği ve de İkibinli yıllarda gençliği yaşamış olan nesil pek haz etmez.
Bizim gençliğimizde bir Doğan Canku vardı, sözlerinde insanoğlunun bir köprü olduğu ve sırtında hayat taşıdığını anlattığı bir şarkısı vardı.


Bir köprü gibidir sırtında hayat taşır
Saltanat sürerken içinde acı taşır
Hayat o köprüden binbir kılıkta geçer
Yollara hem sevgi hem de acıyı döker
İnsanoğlu yaşamaktan elbet zevk almak ister
Düşüncelerden sıyrılıp biraz mest olmak ister
Şarkılarla türkülerle içindekini döker
Kuralları değişse de bu oyun böyle
Böyle sürer gider, oyuncular değişir
Bir köprü gibidir insanoğlu dünyada
Sırtında kaderi gözlerinde umutla


Bizim için müziği bahsetmek biraz fazla löküs kalıyor çünkü benim sevdiğim şarkılar ve seslendiren musıkîşinaslar o kadar eskilerde kaldı ki kendilerini ne Müge Anlı ne de Ebru Baki kolay kolay bulamazlar.


Neyse efenim biz bu akşam Türk Kahvemsinin ve Çikolatalı Kuruhasan'ın bir de olmazsa olmazım olan Tahinli Dondurmanın tadını içlerimizde hissedelim ve bakalım falımızda neler çıkacağını tahmin edelim.

06 Kasım 2022

121 : Mecidiyeköy - Beykoz

 Kasım geldi geleli olsun ya da üç kocaman haftadan beridir havalar bir sıcak bir sıçak ki sormayın.
Bugün sizin için Boğaz taraflarından eski resimler paylaşacak ben.


Turumuz bu sefer Mecidiyeköy'den başlıyor, çünkü artıkım günümüzde mevcut olmayan 121 numaraya "Çift Biletimizi" hazırlayarak bineceğiz.
Korkmayın gezi uzun sürmeyecek.


İlk olarak Boğaziçi Köprüsünden geçtik, görünüşün boş olduğuna aldanmayın çünkü bu resim ilk zamanlara ait olduğundan Çanakkâle Köprüsü gibi boş görünüyor, kaldı ki resimdeki Leyland Levend Panther markalı otobüsümüz bile otuz yıl önce tarihin tozlu sergenlerindeki yeri aldırıldı.


Bizim hayali otobüsümüz ise Beylerbeyi'ye doğru inebilmeğe çalışıyoruz, çünkü bugün Pazar yollar dar araba bol olduğundan seyr-ü sefer tıkalı.


Beylerbeyi geride kalınca yolun daha da daraldığı Çengelköy geliyor sırada, günümüzde burası Ortaköy gibi olmuştur gerçi ama resmin çekildiği dönem sessiz sakin bir semtimizdi.


Çengelköy'den çıkınca sağ tarafımıza Kuleli Askeri Lisesi gelir, günümüze kadar sayısız resmi çekilmiştir ve bu muazzam binamızın resm-i şerifi gelecekte de çekilmeğe devam edecektir.


Boğaziçi'nin bu kesimi genel olarak sessiz ve ıssızdır, çevresi ve tepeleri koruluklarla kaplıdır ama daha yukarıları yavaş yavaş villalarla dolmağa başlamıştır.
Esasında buranın değeri Avrupa Yakası Dergisinin patronu Saadettin Yerebakan sayesinde artmıştır çünkü Saadettin Bey Vaniköy'de oturur. Tabi burada yeri gelmişken başta Gülse Birsel'e ve Avrupa Yakası karakterlerine hayat veren tüm sanatçılara saygılarımızı arz edelim, bir gün Avrupa Yakası Dizisi de buraya misafir olacak.


Güzergâhımızda sıradaki durağımız Kândilli'dir, tepesinde Rasathâne bulunan ve küçücük sâhilinde belki de dünyaların sığdığı bir semtimizdir.
Kandilli'den denize doğru bakılınca karşı kıyıda Rumeli Hisarı da görünür ve çok da güzel bir manzara-i nefise arz eder sizlere.


Esasında işbu resm-i şerifi Boğaziçi Vaporlarını konu ettiğim bir yazımda paylaşacaktı ben ama tam Kândilli dönemecinde Edip Efendi Yalısı'ya o kadar yakın geçmiş ki Rumelihisarı vaporumuz, bence burada görünmeği hak ediyor.


Bu kesimde yer alan Küçüksu ve Göksu için ayrı bir yazı konusu olacak kadar çok mevzuat-ı umumiye mevcut ve konu çok derine inmek var, biz doğrudan Anadolu Hisarı'ya zıplayalım.


Mâlum-u âliniz Anadolu Hisarı ta Yıldırım Beyazıt zamanında yapılmış ve İstanbul'un alınıp sonsuza kadar bizim toprağımız olmasında en az Rumeli Hisarı kadar rol oynamıştır.
Hisarın çevresi ve Göksu'nun kıyılarında güzel kafeler bulunmaktadır.


Geldik sırada yoğurtla meşhur olan Kanlıca'ya, ancak size bir sır itiraf edeyim günümüzün yoğurdunun o eski damaklarda kalan tadı artıkım namevcut.
Yolun diğer tarafında Mihrabat Korusu sizleri bekler, ama Emirgân'daki kadar meşhur değildir.


Eski zamanlarda oldukça tatlı bir su merkezi olan ve cam damacanalarla dağıtılan Çubuklu geliyor sırada, önce İstinye'ye işleyen araba vaporu sonra da yakın zamanda açılan Beltur Cafe ile biraz daha güzelleşti.


Çubuklu'yu geçince yolun dağ tarafında bulunan duvar Beykozlu sanatçıların tasvir edildiği duvardır.


Sırada şişe ve cam fabrikasıyla ünlü Paşabahçe semti var, hâttâ yakın zamanda semtin adını taşıyan vaporun artık batırılması gündemdeyken olağanüstü bir onarımdan sonra tekrar sefere döndüğünü de söylemeliyim.


Tabi biraz önce Şişe Cam Fabrikasını anarken fabrikanın kendisinin resm-i şerifini de paylaşmam gerekmekte olduğunu fark etti ben. Gelgelelim fabrika artıkım çalışmıyor, yıllar önce kapısına kilit vuruldu.


Her ne kadar semt sayılmasa bile arada Sultaniye Aktarma Merkezi var, Beykoz'un köylerinden gelen otobüslerin son durağı burası.


İşte sonunda Beykoz'un merkezine gelebildik, meydandaki Onçeşmeler'de yüzlerimizi yıkadık. Ancak uzun zamandan beridir Beykoz otobüslerinin son durakları Beykoz değil, bir zaman Ortaçeşme oldu, günümüzde de Çifteçınarlar'a uzadı, işin güzeli Şahinkaya'da garajları var.


Güzergâh üzerindeki resim faslı Yalıköy'de bitiyor, bir başka İett konulu yazımda buluşmak üzere diyor ve huzurlarınızdan çekiliyorum.


Not: Düz 121 numara günümüzde yok ama Mecidiyeköy'den Beykoz'a 121A hattı hâlâ seferde, Fatih Sultan Mehmet Köprüsünden işliyor ve burada saydığım semtlerden Kanlıca ve sonrasından geçiyor.

10 Şubat 2020

Paşabahçe Vaporumuz Kurtuluyor - Mu Acaba?

Uzun zamandan beridir böyle güzel gelişmelerden mahrumduk.
Gündemi takip edenler daha doğrusu İstanbul'da yaşayanlar her ne kadar bu sabah zamlı ulaşımla güne başladılarsa dâhi Öğle vakti gelişmelerinden birinde yıllardan beridir Beykoz Belediyesi'nin önünde çürümeye bırakılan hâttâ bir aralar batırılacağı bile söylenen Şehir Hatları'nın Amirâl Gemisi olan Paşabahçe Vaporumuz iki adet romörkör eşliğinde Hâliç Tershânesi'ne doğru yola çıktığını müjdelemek istiyor ben.


Aslında müjde mi desem yoksa son çırpınışlar mı desem pek de bilemiyor ben?
Çünkü geminin alt bölümü en az dokuz yıldan beridir beklediği yerde ziyadesiyle çürüdü.
Öyle ki ben bir gün gördüğümde gerçi üst bölümü biraz bir şeye benziyordu ama geçen zaman içerisinde Facebok sayesinde alttaki paslanma görünür yerlerine kadar sıçramıştı.
Atalarımız boşuna işleyen demirin ışıldadığından bahseden sözü söylememişlerdir.


Buradaki resim bendenize aittir, 12 Haziran 2011 tarihli.
O zamanlar henüz yeni yeni Beykoz Belediyesi'nin önündeki iskeleye getirilmişti, nikâh salonu ya da bir kültür merkezine dönüşeceğine dair duyumlar vardı.
Ancak o günü bir yolunu bulup bekçinin de gönlünü alarak içerisine girdiğimde motorlarının bile söküldüğünü ve bir kayıktan farkı olmadığını görmüştüm.


Bu uzun hastalık döneminde arkasına "Hollykoz" diye bir de tabelâ da asılmıştı, alııntıladığım işbu resm-i şerifte de temaşa edilebileceğiniz gibi yağmura kara güneşe karşı böyle bekleyen Amirâlimiz bir ucubeye dönüşmüştü.
Gerçi en hilkat garibesi olan Adem Yavuz olmuştu ama onun konusu başka bir yazımda mevcut.


Ben bundan sonra kötü görünümleri bir kenara bırakarak gelecekteki güzel günlerin hayaliyle bugüne geri dönmeliyim, çünkü pancar motora atlayıp kocaman dalgaları yarmam ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü altında gerçekleri anlamam gerek.
Uzakta da kalsa artık bir kayıktan farkı olmadığını ve mavna gibi götürülüşünün bir resmini Facebok'tan almışımdır.


Haydi gel benimle dünyayı gezelim seninle misâli Arnavutköy civarında görülmekte işte.
Biraz sonra da Kabataş iskelesine yanaştırılacak, tıpkı bir zamanlar Adaya gitmek için yolcu alacakmış gibi.


İşte geldik Kabataş'a ve gece köprülerin açılma saatini beklemeye başladık.


Yıllarca seferdeyken kendisine yarenlik eden Martılar bile kameraya yakalanmışlar. Ancak pek de umurlarında değil gibi bir poz olmuş bu.
İsterdim ki bu anda orada ben olsaydım da bu resimleri bir de ben çekebilseydim.


İstanbul'da yaşayanların mâlumudur ki artık Pazartesi'yi Salı'ya bağlayan geceler hem Galata hem de Atatürk Köprüleri açılır ve Hâliç'e büyük gemiler girip çıkabilirler.
Ben neden böyle paylaştım?
Konu dağılmasın diye ve belki de sonradan ekleme sayesinde.
Aslında yazı daha sonraki bir zamanda yazıldı ve sizlere biraz gecikmeyle de olsa buluşuyor.
İşte yıllardır çürümeye terk edilen ve bir bakıma çok şiddetli Lodos günlerinde bile gerek Adanın gerekse Yalova'nın ulaşımında sağladığı olağanüstü katkıları unutulan veya unutturulan Amirâl Gemimiz sonunda Hâliç Tershânesine girdi.
Bundan sonra kendisini çok zorlu bir süreç bekliyor, çünkü alt kısımdan itibaren çok kapsamlı bir yenilemeye tabi tutulacak.
Madem bizim İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarihe ve anılara sahip çıkmayı diledi, bize de gelişmeleri gerek kendimiz gerekse alıntı resimlerle sizlerle paylaşmak görevimiz olmalı.
Ben buradan bu resm-i şerifleri çeken ve Facebok'taki çeşitli gruplarda paylaşan tüm herkese teşekkür ederim ve haklarını helâl etmelerini dilerim.


İmdı bilinmeyene gidiyorsun ama inşatanrı geri döndüğün günü de görmek nâsip olmasını dilerim, tıpkı bir gün Kadıköy'e gelirken çektiğim resimdeki gibi.
Tamir masrafını bu sabah gelen zamlar sayesinde karşılarız, çünkü azbuz değil Akbillere Dokuzyüzbin Eski Türk Lirası veya günümüzün değeriyle Doksan Türk Kuruşucuk farkla elbette çıkacaktır.


Aradan oniki yıla yakın zaman geçmiş bu resmi çekeli, dönüşünü kutlamak da kısmet olsun istiyorum.