Bu Blogda Ara

Sayfalar

10 Şubat 2020

Paşabahçe Vaporumuz Kurtuluyor - Mu Acaba?

Uzun zamandan beridir böyle güzel gelişmelerden mahrumduk.
Gündemi takip edenler daha doğrusu İstanbul'da yaşayanlar her ne kadar bu sabah zamlı ulaşımla güne başladılarsa dâhi Öğle vakti gelişmelerinden birinde yıllardan beridir Beykoz Belediyesi'nin önünde çürümeye bırakılan hâttâ bir aralar batırılacağı bile söylenen Şehir Hatları'nın Amirâl Gemisi olan Paşabahçe Vaporumuz iki adet romörkör eşliğinde Hâliç Tershânesi'ne doğru yola çıktığını müjdelemek istiyor ben.


Aslında müjde mi desem yoksa son çırpınışlar mı desem pek de bilemiyor ben?
Çünkü geminin alt bölümü en az dokuz yıldan beridir beklediği yerde ziyadesiyle çürüdü.
Öyle ki ben bir gün gördüğümde gerçi üst bölümü biraz bir şeye benziyordu ama geçen zaman içerisinde Facebok sayesinde alttaki paslanma görünür yerlerine kadar sıçramıştı.
Atalarımız boşuna işleyen demirin ışıldadığından bahseden sözü söylememişlerdir.


Buradaki resim bendenize aittir, 12 Haziran 2011 tarihli.
O zamanlar henüz yeni yeni Beykoz Belediyesi'nin önündeki iskeleye getirilmişti, nikâh salonu ya da bir kültür merkezine dönüşeceğine dair duyumlar vardı.
Ancak o günü bir yolunu bulup bekçinin de gönlünü alarak içerisine girdiğimde motorlarının bile söküldüğünü ve bir kayıktan farkı olmadığını görmüştüm.


Bu uzun hastalık döneminde arkasına "Hollykoz" diye bir de tabelâ da asılmıştı, alııntıladığım işbu resm-i şerifte de temaşa edilebileceğiniz gibi yağmura kara güneşe karşı böyle bekleyen Amirâlimiz bir ucubeye dönüşmüştü.
Gerçi en hilkat garibesi olan Adem Yavuz olmuştu ama onun konusu başka bir yazımda mevcut.


Ben bundan sonra kötü görünümleri bir kenara bırakarak gelecekteki güzel günlerin hayaliyle bugüne geri dönmeliyim, çünkü pancar motora atlayıp kocaman dalgaları yarmam ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü altında gerçekleri anlamam gerek.
Uzakta da kalsa artık bir kayıktan farkı olmadığını ve mavna gibi götürülüşünün bir resmini Facebok'tan almışımdır.


Haydi gel benimle dünyayı gezelim seninle misâli Arnavutköy civarında görülmekte işte.
Biraz sonra da Kabataş iskelesine yanaştırılacak, tıpkı bir zamanlar Adaya gitmek için yolcu alacakmış gibi.


İşte geldik Kabataş'a ve gece köprülerin açılma saatini beklemeye başladık.


Yıllarca seferdeyken kendisine yarenlik eden Martılar bile kameraya yakalanmışlar. Ancak pek de umurlarında değil gibi bir poz olmuş bu.
İsterdim ki bu anda orada ben olsaydım da bu resimleri bir de ben çekebilseydim.


İstanbul'da yaşayanların mâlumudur ki artık Pazartesi'yi Salı'ya bağlayan geceler hem Galata hem de Atatürk Köprüleri açılır ve Hâliç'e büyük gemiler girip çıkabilirler.
Ben neden böyle paylaştım?
Konu dağılmasın diye ve belki de sonradan ekleme sayesinde.
Aslında yazı daha sonraki bir zamanda yazıldı ve sizlere biraz gecikmeyle de olsa buluşuyor.
İşte yıllardır çürümeye terk edilen ve bir bakıma çok şiddetli Lodos günlerinde bile gerek Adanın gerekse Yalova'nın ulaşımında sağladığı olağanüstü katkıları unutulan veya unutturulan Amirâl Gemimiz sonunda Hâliç Tershânesine girdi.
Bundan sonra kendisini çok zorlu bir süreç bekliyor, çünkü alt kısımdan itibaren çok kapsamlı bir yenilemeye tabi tutulacak.
Madem bizim İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarihe ve anılara sahip çıkmayı diledi, bize de gelişmeleri gerek kendimiz gerekse alıntı resimlerle sizlerle paylaşmak görevimiz olmalı.
Ben buradan bu resm-i şerifleri çeken ve Facebok'taki çeşitli gruplarda paylaşan tüm herkese teşekkür ederim ve haklarını helâl etmelerini dilerim.


İmdı bilinmeyene gidiyorsun ama inşatanrı geri döndüğün günü de görmek nâsip olmasını dilerim, tıpkı bir gün Kadıköy'e gelirken çektiğim resimdeki gibi.
Tamir masrafını bu sabah gelen zamlar sayesinde karşılarız, çünkü azbuz değil Akbillere Dokuzyüzbin Eski Türk Lirası veya günümüzün değeriyle Doksan Türk Kuruşucuk farkla elbette çıkacaktır.


Aradan oniki yıla yakın zaman geçmiş bu resmi çekeli, dönüşünü kutlamak da kısmet olsun istiyorum.