Bugün neden bilinmez sizlere Galata Köprüsü'nün geçmişinden bahsetmek istiyor ben.
Her şey aslında altıncı yüzyılda zamanın Bizans İmparatoru Birinci Justinianus zamanında Altın Boynuz'a ya da günümüzün Hâliç'i dediğimiz yere o zamanlar İstanbul ile alakası olmayan diğer yakaya bir köprü yaptırmasıyla başladı.
Zamanın Bizanslı tarihçileri köprünün adının Hagios Khalinikos olduğunu ve yerinin de Ayvansaray ile Sütlüce arasında olduğunu yazmışlar.
Oniki kemerli olan işbu köprü hakkında bulabildiğimiz tek resmi buydu, çünkü o yıllarda fotoğraf makinesi yoktu, icat edilmesi için de binikiyüz yıl daha vardı.
Aradan bir zaman geçti, Fatih Sultan Mehmet de İstanbul'u fethederken Hâliç'te bir köprü yaptırmıştı.
Demir halkalarla birbirine bağlanmış ve üzerine kalın kalaslar çakılmış dev fıçılardan oluşan köprü Ayvansaray'dan Kasımpaşa'ya kadar uzun bir mesafede konumlandırılmıştı.
Ancak fetihten yıllar sonra sadrazam olan Nişancı Mehmet Paşa ise köprünün fıçılardan değil de yan yana demirlemiş ve kirişlerle birbirlerine bağlanmış gemilerden oluştuğunu söylemiştir.
İşbu mobil köprü Bindörtyüzelliüç yılında gerçekleşen fetih esnasında Osmanlı İmparatorluğu Ordusunun Hâliç'in bir tarafından öteki tarafına geçebilmesi için kullanıldı.
Aradan elli yıllık bir zaman geçti, bu sefer kalıcı bir köprü yapılması tartışmaları başlamıştı.
Zamanın padişahı Sultan İkinci Beyazıt dünyaca ünlü ressam ve mucit Leonardo Da Vinci'den bir köprü procesi istedi.
Yapılmış olsaydı o zamanlar dünyanın en uzun köprüsü olacak köprünün ikiyüzkırk metre uzunluğu yirmidört metre genişliği ve tek açıklıklı olan bir köprü olacaktı.
Ancak Sultan İkinci Beyazıt işbu proceyi fazla mâliyetli olduğu gerekçesiyle kabûl etmedi.
Bunun üzerine başka bir İtalyan sanatçısı Michel Angelo davet edildi ama kendisi bunu kabûl etmedi.
Hayratiye Köprüsü
Derken gel zaman git zaman geldik bizler Ondokuzuncu yüzyıla. Devir değişmiş, tahtta Sultan İkinci Mahmut bulunmaktaydı.
Galata ile İstanbul arasında kalıcı olan ilk köprü Sultan İkinci Mahmut tarafından yaptırıldı.
Proceye göre beşyüzelli metre uzunluğundaki köprünün mimarı Yüksek Amirâl Fevzi Ahmet Paşa tarafından işçiler ve tershâne imkânları kullanılarak yapıldı.
Yer olarak günümüzün Atatürk Köprüsü civarında olan köprüye Hayratiye Köprüsü adı verildi.
Açılış tarihi Üç Eylül Binsekizyüzotuzaltı olan işbu köprüye hâlk arasında Cisr-i Atik veya Eski Köprü olarak bilinmekteydi.
Tarihçi Luti'ye göre köprünün bağlantıları dubayla sağlanmıştı.
Bu köprü Bindokuzyüzoniki yılında tarihin tozlu sergenleri arasındaki yerini almıştır.
Cisr-i Cedit
Leonardo Da Vinci'nin o zamanlar gerçekleşmesi imkânsız olan tasarımın üzerinden yaklaşık üçyüzelli yıl geçmişti. Zamanında göre ilk modern Galata Köprüsü Sultan Abdülmecit zamanında muhterem vâlidesi Bezm-i Âlem Valide Sultan tarafından Binsekizyüzkırkbeş yılında ahşaptan yaptırıldı ve onsekiz yıl kullanıldı.
Köprüye Cisr-i Cedit, Vâlide Köprüsü, Yeni Köprü, Büyük Köprü, Yeni Cami Köprüsü, Güvercinli Köprü adları takıldı.
Köprünün Karayköy tarafında bulunan bir kitabede inşa ettirenin Sultan Abdlmecit olduğuna dair Şinasi'nin bir beyiti vardı.
Köprünün üzerinden ilk olarak Sultan Abd-ül Mecit geçti, altından geçen ilk gemi de Fransız bandıralı ve Fransız kaptan Magnan'ın idaresindeki Cygne adlı gemicik oldu.
Açılıştan sonraki ilk üç gün köprü ücretsizdi, ancak Yirmibeş Ekim Binsekizyüzkırkbeş gününden itibaren zamanın Denizcilik Bakanlığı tarafından aşağıda arz edeceğim ücretler toplanmaya başlandı:
Ordu ve kanun uygulayıcı görevliler, yangına giden itfaiyeciler, rahip ve papazlar : Beleş
Yayalar : Beş Para
Sırtı yüklü insanlar : On Para (Çeyrek Kuruş)
Sırtı yüklü hayvanlar : Yirmi Para (Yarım Kuruş)
At arabaları : Yüz Para (İkibuçuk Kuruş)
Koyun keçi ve küçükbaş hayvanlar : Üç Para
(Yeri gelmişken Liramızın alt birimlerini de belirteyim çünkü yeni embesil nesil pek bilemez: Bir Lira = Yüz Kuruş, Bir Kuruş = Kırk Para)
Yıllar içinde Cisr-i Cedid'in yerine yeni köprüler yapılmasına rağmen ta Otuzbir Mayıs Bindokuzyüzotuz tarihine kadar Galata Köprüsü'nden geçiş paraları köprünün her iki tarafında bulunan beyaz elbiseli memurlarca toplanmaya devam edilmiştir.
İkinci Galata Köprüsü
Bir zaman sonra köprü eskimeye başlamış ve zamanın Fransa İmparatoru Üçüncü Napolyon'un İstanbul'a yapacağı resmi ziyaretten önce zamanın padişahı Sultan Abd-ül Aziz'in emriyle Ethem Pertev Paşa tarafından yapıldı ve Binsekizyüzaltmışüç yılında yerine yerleştirildi.
Köprü bu kartpostalda biraz zor görünüyor ama dikkâtli gözler seçebilirler, kartpostal Bayazıd Kulesi'nden çekilmiş.
Geçen yıllar zarfında aynı açıdan başka resimler de çekildi ama bunları şimdilik bir tarafa koyalım.
Üçüncü Galata Köprüsü
Aradan yedi yıl gibi kısacık bir zaman geçmiş ve yeni bir köprü için Binsekizyüzyetmiş yılında bir Fransız şirketi olan Forget et Chantiers de la Mediteranée ile üçüncü köprünün yapımı için bir sözleşme imzalandı.
Ancak o zamanlar her Allah'ın günü birbirlerini yiyen ama bugün de her ne kadar kurucuları da olsalar Avrupa Birliği'nin olası bir dağılma sürecinde fırsatını bulsalar yeniden yiyecek olan Fransa ile Almanya'nın arasında patlak veren savaş proceyi erteledi, bizimkiler de imzaladıkları sözleşmeyi feshettiler.
İki yıl kadar sonra İngiliz firması olan G. Wells'e son Ahşap Galata Köprüsü'nün yapım görevi verildi. İnşaat üç yıl kadar sürdü ve dörtyüzseksen metre uzunluğunda ondört metre genişliğinde ve yirmidört duba üzerinde duran Son Ahşap Galata Köprüsü Binsekizyüzyetmişbeş yılında hizmete girdi.
Mâliyeti Yüzbeşbin Altın Lira olan köprü Bindokuzyüzoniki yılına kadar kullanıldı, yerine yapılan dördüncü köprüden sonra artık iyice eskiyen Hayratiye Köprüsü'nün yerine çekildi.
Tabi bu köprüler yapıldığı dönemde İstanbul ve Beyoğlu gelişiyor, hem Boğaziçi'ye çalışan Şirket-i Hayriye hem de Ada ve Kadıköy tarafına çalışan Seyr-i Sefain vaporları Köprü'ye yanaşıyor, o zamanlar atla çekilen tramvaylar ve buharla çalışan Tünel de yerini almaya başlıyordu.
Bu arada tahtta bulunan Sultan Abd-ül Aziz'in "Memleketime demiryolu gelsin de isterse tren sırtımdan geçsin" diyerek Topkapu Sarayı'nın bahçesinden treni İstanbul'a getirmişti.
Dördüncü Galata Köprüsü
Biz köprülerimizi anlatmaya devam edelim, geldik Bindokuzyüzoniki yılına, yani günümüzden yüzsekiz yıl önceye.
Son Ahşap Galata Köprüsü de artık ihtiyaca cevap veremez duruma gelmiş, tramvaycılar artık köprünün üzerinden tramvayı geçirmek ve elektriği de İstanbul'a getirmeyi ciddi ciddi dile getirmeye başlamışlardı.
Bundan öncekiler gibi ahşaptan yapılan Galata Köprüsü tekerlekli taşıtların geçmelerine pek uygun değildi, yerine yeni bir köprü yapma ihtiyacı da belirince Alman firması olan Man AG'ye Üçyüzellibin Altın Lira'ya ihâle edilen yeni ve en uzun süre kullanılan köprü dörtyüzaltmışaltı metre uzunluğunda yirmibeş metre genişliğindeydi.
Günümüzde olsun geçmişte olsun İstanbul'da yaşayan veya İstanbul'a gelmiş olan hemen hemen herkesin hafızasında yer alan Galata Köprüsü buydu.
İstanbul'un işgâlini, kurtuluşunu, Cümhûriyeti, ihtilâlleri, dünya savaşını gören, üzerinden Elektrikli Özgün Tramvay, Ansaldo San Giorgio Troleybüs, Renault Scemia, Skania - Vabis, Bussing, Skoda, Mersedes, İkarus, Man markalı İett otobüsleri ve değişik modellerde Hâlk Otobüslerinin geçtiği, Bindokuzyüzyetmişdokuz yılına kadar sağında Eminönü tarafından Boğaziçi'ye Karayköy tarafından Ada Yalova ve Kadıköy'e, sol tarafından da Hâliç tarafına giden vaporların yanaştıkları, alt katında meyhâne ve balıkçıların olduğu, geceleri de evsizlere yatacak yer sağlayan emektar köprünün varlığı ne yazık ki Onaltı Mart Bindokuzyüzdoksaniki akşamı hâlâ nedeni bilenmeyen bir yangınla sona ermiştir.
Uzun yıllar boyunca İstanbul ile Beyoğlu'yu birbirine bağlayan köprüye yanaşmış olan iki adet Şirket-i Hayriye vaporunu temaşa eylemektesiniz işbu resm-i şerifimizde.
Eski Köprünün bugüne kadar binlerce resm-i şerifi çeşitli şahıslar tarafından çekilmiştir, İnternet sayesinde bunlara ulaşmak da çok kolaydır, ancak eski ahşap köprülerin resimleri pek kolay bulunamamakta.
Dördüncü köprü de hizmette bulunduğu süreler içinde sıkıntısız olduğunu sanmayın, çünkü zaman zaman ağır tamirat geçirmiştir, bunlardan biri Bindokuzyüzotuzbir yılında vukua avdet eylemiştir.
Gerek vaporların yanaşma manevraları gerekse üzerinden geçen araçlar ve yayaların sağladığı titreşimler yüzünden bir de duba üzerinde olunca zaman zaman tamir edilmeye ihtiyaç duydu.
Ancak uzun yıllar boyunca devam eden ilgisizlikler ve diğer faktörler birleşince Bindokuzyüzseksenyedi yılında günümüzde kullandığımız kazıklı ve basküllü Yeni Galata Köprüsü'nün inşaatına başlandı.
Bu inşaat sürerken kullanılmakta olan köprünün yanması yüzünden yeni köprü aceleye getirilmişti.
Eski Galata Köprüsü ise aşağıdaki haberde de göreceğiniz üzere Balat ile Hasköy arasında yerleştirilmeye götürüldü.
Yeni yerinde yerleştirilen köprü zaman zaman özellikle de Hâliç Köprüsü'nde bakım yapıldığı dönemler araç trafiğine tekrardan açıldı.
En son Sekiz Temmuz İkibinoniki günü tekrar geçişe açılan köprü Yedi Ekim İkibinoniki günü kapatılarak kaldırılacağı açıklanmıştı.
Şimdilerde ne yapılacağı belli değil, belki de artık orada da değil.
Bir gün eğer yolum Hâliç'e düşerse resimlerini çeker sizlerle de paylaşırım.
Biz gelelim şimdiki köprümüze.
Beşinci Galata Köprüsü
Şimdiki Köprü
Altında balıkçıların olduğu, yanlarına vapor yanaşan, geceleri evsizlere kol kanat geren ve en uzun süre vazife yapan dubalı demirden imâl edilmiş Galata Köprüsü'nün artık doğu cephesinde oluşan on onbeş derecelik meyiller, bazı kesimlerinde meydana gelen bozulmalar, hâttâ bazı dubaların da birbirlerine tam olarak denk gelememeleri ve birçok dubanın da değiştirilmek zorunda kalınması, köprünün darlığı ve üzerinde tıkanan trafik gibi sebepler yüzünden artık iş göremez hâle gelmesi yüzünden Bindokuzyüzseksenyedi yılında günümüzde kullandığımız kazıklı ve basküllü Yeni Galata Köprüsü'nün inşaatına Sezai Türkeş ve Fevzi Akkaya firması tarafından mevcut köprünün hemen yanı başında başlandı.
Yeni köprü yapıldığı dönemde eski köprünün ve çevrede bulunan Tershâne Caddesi, Atatürk Köprüsü, Ragıp Gümüşpala Caddesi ile birlikte tek yönlü trafiğe çevrilmişti.
Ancak Onaltı Mart Bindokuzyüzdoksaniki akşamı çıkan yangın sonucu yeni köprü aceleye getirilmiş ve Onyedi Haziran Bindokuzyüzdoksaniki günü yapılan törenle hizmete girmiştir.
Galata Köprüsü'nün olmadığı üç aylık kısacık bir dönemde Eminönü ile Karayköy arasında onbeş dakika arayla vapor çalıştırıldı, İett otobüslerinin bir kısmı Karayköy'den geri dönerken birkaç adedi artık çift yönlü yapılan Tershâne Caddesi, Atatürk Köprüsü, Ragıp Gümüşpala Caddesi üzerinden bağlantıyı bir şekilde sağlamaya çalışıyorlardı.
Dörtyüzdoksan metre uzunluğunda kırkiki metre genişliğinde ve ortasındaki seksen metrelik kısmı açılabilen bir baskül köprü olan Yeni Galata Köprüsü gidiş geliş üçer şerit araba ve ortada iki şerit Çağdaş Tramvay yolu ve her iki yanında yaya kaldırımı olan köprüden Çağdaş Tramvay ancak Otuzbir Ocak İkibinbeş günü geçebilmiştir.
Köprünün ilk yapıldığı zamanlar özellikle baskül bölümü çok ama çok sıkıntılıydı, öyle ki uzun bir süre köprüyü açmak namümkündü.
Gerek işlemeye başladığı zaman gerekse aradan geçen zaman süresince köprünün baskülleri açılır ama kapatılamazdı, hâttâ köprü açılamadığı için tershâneden geminin biri çıkamamıştı.
En sonunda müşteriye ödenen tazminat çoğalınca geminin direklerini sökmüşler ve yüzen kesini betonla doldurup batırmışlar, sonra da köprülerin altından bir şekilde geçirmişlerdi.
Başka bir tershânede de eski hâline getirmişlerdi, bu konuyu basın da yazdı.
Ancak bu sorunlar geçen zaman zarfına şimdilik çözülmüş gibi görünmekte.
Köprünün alt tarafında bulunan balıkçıların dükkânları ise İkibinüç yılında açıldılar.
Burada sonra sırada Atatürk Köprüsü var.
Atatürk Köprüsü
(Unkapanı)
Ahşaptan yapılma olan Üçüncü Galata Köprüsü de ömrünü tamamlayınca yeni yerinde demirden bir köprü yapmak icap etti.
İnşaatı Bindokuzyüzotuzaltı yılında başlayan ve üç yıl süren Atatürk Köprüsü Otuz Ekim Bindokuzyüzotuzdokuz günü zamanın valisi ve şehremini Lütfü Kırdar tarafından hizmete açılmıştır ve hâlen kullanılmaktadır.
Köprünün uzunluğu dörtyüzkırksekiz metre genişliği yirmibeş metredir, üzerinde gidiş ve geliş için üçer şerit ve iki yanında yaya kaldırımları mevcuttur.
Dördüncü Galata Köprüsü gibi duba üzerine inşa edilmiştir, Unkapanı ile Azapkapı'yı birbirine bağlayan köprünün alt katı yoktur, dolayısıyla yaya trafiği pek bulunmaz.
Hâliç Köprüsü
Aradan geçen zaman zarfında o zamanlar yeni hizmete verilen Boğaziçi Köprüsü'nü Londra Asfaltı'na bağlamak için yapılan Çevre Yolu üzerinde yer alan köprü inşaatına Türkiye Cümhûriyeti Karayolları Genel Müüdürlüğü, Japonya'dan İshikawajima - Harima Heavy İndustry ve Almanya'dan Julius Berger - Bauborag Ag firmaları tarafından Bindokuzyüzyetmişiki yılında başlanmış ve On Eylül Bindokuzyüzyetmişdört günü trafiğe açılmıştır.
Bizans zamanındaki mevcut köprünün olduğu mıntıkalarda Ayvansaray ile Halıcıoğlu arasındadır.
İlk yapıldığı dönemde dörder şerit gidiş gelişi olan köprüye daha sonraları her iki yanına ikişer şeritli iki köprü daha eklenmiş, bir süre sonra da üzerinden Metrobüs geçirilmiştir.
Uzunluğu dokuzyüzdoksanbeş metre genişliği otuziki metre olan köprümüzün denizden yüksekliği yirmiiki metre olup sabit bir köprüdür.
En büyük sorunu kışın soğuk havalarda çabuk buzlanması yüzünden kaza yapma riskinin çok olmasıdır.