Bu Blogda Ara

21 Kasım 2024

Güzel Bir Yağmur Geliyor

 Hayat ister kâlbi akpak yüzü gülpembe olsun isterse de bahtı kara şansı kıtlama olsun bazı zamanlarda Yağmur yağdırması lâzımdır ki toprak sulansın ekinler susuz kalmasın sağlam ve gıdalı büyüsün.


Son birkaç günden beridir mevcut olan Lodos sağ olsun havayı güzelcenem ısıttı dersek yalan olur çünkü Kışın ortasında sıcak hava ancak Angola gibi Güney Afrika Cümhuriyeti gibi Avustralya gibi Brezilya gibi veya Arjantin gibi Güney Yarımküre'de bulunan devletlerde görülebilir ki oralarda henüz Yaz gelmesine bir ay var.
Ancak yine de hava bugün biraz ılık dâhi olsa Gökyüzünden güzel bir Yağmur yağıyor.


Bizler ise kapalı pencerelerimizin gerisinde Bardaktan bir kez daha boianırcasına yağan Yağmuru izleyebilmeğe çalışıyoruz.

20 Kasım 2024

Gülistan'ın Türküsü

 Çöplük de bizimdir Gülistan da ama bir yere kadar değil bir yerden sonra.


Kâlbi ak pak yüzü gül pembe Gülistan
Antakya'nın kibar kızı kanatsız melektir Gülistan
Sen âlemi ne sandın âlem seni kandırır Gülistan
Bir gül bahçesi gibi bülbüller sana hayran Gülistan

13 Kasım 2024

Çay + Simit = 120

 Biz her ne kadar buralardan göklerimize kadar bağıralım çağıralım ama Ekomonimizin Tıkırı ısrarla devam ediyor.
Günümüzün en ucuz yummisi Simit ve Çay kaç Yeni Türk Lirasıdır sizce?


Eğer işbu Simit ve Çay adlı gıdaları Sabiha Gökçen Havalimanı'da yummilenmek gibi bir hata yapıyorsanız Yüzyirmimilyon Türk Lirasıcıklık ücreti cüzdanlarınızdan çıkartmak zorundasınız.
Bu sayede Onmilyondokuzyüzonbin Türk Lirasıcıklık kısmının Katma Değer Vergisi olarak ödenmesine katkıya gittiğini de belirtmemiz gerekiyor.

Sahibinden Satılık Metro

 Dünya üzerinde biçok vilâyet Metro inşa etmek ister ama bazıları ellerindeki Metroyu satıp Sipâlilerini yummilenmeği tercih eder.
Diyeceğimizi sanıyorsanız aldandınız.
Yıllar önce Kabataş civarında bir yerde girişi açılmış ve içine bir adet E-8.000'lik benzeri katar konularak yer altından Tophane tarafına işleetildiği iddia edilen bir ulaşım konusu vardı ama işbu yazımızın konusu Sovyetler Birliği'nde bulunan Omsk adlı vilâyette geçiyor.


Buradan imdı bir uçağa binip Sibirya'ya yollanıyor ve işbu resm-i şerifi çekince Omsk vilâyetinin Bindokuzyüzdoksaniki yılından beidir sadece tek girişi inşa edilebilen Metrosunun İkiyüzkırkdokuzmilyondörtyüzbin Rus Rublesi ücretle oranın valisi olan Vitali Hotsenko tarafından imzalanan kararla satışa çıktığını öğrenmiş bulunuyoruz.


Tabi bizim bu kadar çok Sipâlimiz olmadığı cihetle oradan buraya gelen ilk Kırmızı Kuyruklu uçakla geri dönebilmeğe çalışıyoruz.

12 Kasım 2024

Fondü

 Fondü adlı güzel tatlıyı sınıflandırmanın herhangi bir olanağı bulunmamaktadır, çünkü içinde Muz Çilek ve Çikolata mevcuttur.
Hani bunu Tatlı'ya mı Meyve'ye mi koycaktınız menünüzde?


Sonuçta böyle güzel bir yummiyi menüsünden uzun yıllardır eksik etmeyen Kahve Dünyası'ya teşekkür ederiz.

Türkiye Cümhuriyetinin En Kalabalık Mahâllesi

 Bugün birazcık Şehr-İstanbul'un hudutları haricine çıkıyoruz.
Türkiye'nin en kalabalık mahâllesi açıklandı.


En kalabalık vilâyetimizin İstanbul olduğu herkesçe mâlumdur ancak mevzu Mahâlle sınıfına indirilince Diyarbakır vilâyetinin Bağlar kazasının Bağcılar mahâllesi bütün Türkiye Cümhûriyeti'nin en kalabalık mahâllesi olmuş.
Daha tuhaf bir şey ekleyelim Yüzkırkbin nüfûsluk büyüklüğüyle Ardahan Bayburt Tunceli ve Gümüşhâne vilâayetlerimizden daha kalabalık.



1. Bağcılar (Bağlar, Diyarbakır) : 140.000
2. Adnan Kahveci (Beylikdüzü, İstanbul) : 112.000
3. Kayabaşı (Başakşehir, İstanbul) : 109.000
4. Atakent (Küçükçekmece, İstanbul) : 104.000
5. Fırat (Karapınar, Diyarbakır) : 91.000
6. Zümrütevler (Maltepe, İstanbul) : 88.000
7. Mevlâna (Talas, Kayseri) : 87.000
8. Zafer (Bahçelievler, İstanbul) : 86.000

Hülâsa: İstanbul'dan Beş, Diyarbakır'dan İki, Kayseri'den Bir Mahâlle.

08 Kasım 2024

Turuncu Köprüler

 İçinde bulunduğumuz hafta Lösemi Haftası olmak var.
İşbu kapsam dâhilinde İstanbul Boğazı'nın orta ve en üst tarafında bulunan Fatih Sultan Mehmet ve Yavuz Sultan Selim köprüleri Turuncu ampûllerle aydınlatıldılar.


Her ne kadar işbu görünüm bir manzara-i nefise arz etse bile Lösemi dediğimiz şey hiç de iyi bir şey değil.
Yıllar önce bu hastalığın hikâyesi Yeşilçam'da bir filme konu oldu ve filmi izlerken hepimiz salya sümük ağlamıştık.
Neyse ki aradan geçen yıllar zarfında Lösemi denilen illetin yani daha açıklayıcı olsun Kan Kanserinin tedavisi çok şükür bulundu.
Ancak işbu mevzuat-ı rahatsızye hakkında Biz Üç Muz yorum yapamayız çünkü biz doktor veya sağlıkçı değiliz, bu konuda doktora başvurulmasını rica ederiz.


Her ne kadar köprüler Turuncu renklerle bu gece de aydınlatılacak olsalar ateş her zaman düştüğü yeri yakar.
Bizler de Üç Muz sıfatımızla nerede bir hastalık varsa şifa bulmasını Allah-u Te'âlâ'dan niyaz eyleriz.

07 Kasım 2024

Taksim Su Altında

 Böyle kazalar ara sıra yaşanabilir.
Havada her ne kadar Bulut yoksa bile bir anda caddeleri sel basabilir.
Burası ister Taksim olsun ister Kızılay olsun isterse de Gündoğdu olsun fark etmese bile bu araba buraya park etmez.


Taksim'de bugün bizim Sular İdaresi'nin çalışması sırasında yanlışlıkla akan su borusu patlamış.
Patlayınca da meydanın kenarında nedense yer altına alınması unutulan (!) Tak-ı Zafer Caddesi'ni sel basmış.


Allah'tan bir başka iş makinesi patlağa müdahâle etmiş de suyun denize dönüşmesi çok şükür önlenmiş.

04 Kasım 2024

Kartal Çizimi

 Birkaç zamandan beridir Marmaray trenlerinde bulunan ekranlarda Kartal resminin çizilişi gösterilmekte.
Azıcık bilişince güzel bir Kartal büstü çıkıyor ama pençesi çıkmıyor.


Daha doğrusu çizerimiz Marcello Barenghi pençeleri çizmemiş.

01 Kasım 2024

Bir Çatlak Yumurta

 Hayat bazı zamanlarda yumurtası çatlayan herkese "Dolce Vita" yaşatabilir.
Geçmiş günler adı gibi geçmişte dâhi kalsa kimi zaman saklandıkları yerlerden çıkarak birilerini rahatsız edebilecek kudrete sahiptirler.
Her ne kadar kimileri birileri için geçmişte de kalmış olsalar kalanlar gidenleri her zaman gönüllerinde taşırlar.


Bütününü toplayacak olursak yıllar önce yaşanıp bitmiş bir hikâyeyi yeniden okumağa gerek yok ama insan yine de hazan mevsimini yaşamıyor değil.
Bir şey ya istenilir ya da istenilmez, ama istenilmeyenlerle isteniliyormuş gibi gibi hayatlarıyla oyun oynanmaz.

Askeri Ücretli Elektırik Süpürgesi

 Hayat boyunca yıllardan beridir tıkırında olan ekomonimiz en sonunda bir elektrik süpürgesinin ücretini "Asgari Ücret" seviyesine dayandırabilmeği becerdi.


Yukarıda temeşa etmiş olduğunuz Philips markalı eski zamanların Gırgır benzeri bir adet elektrikli süpürgenin satıldığı ücretinin etiketini ahanda buraya ekliyoruz.


Ah benim canım Tıkırında olan Ekomonim İktisadım, sen acaba işbu vaziyet-i rezilliyeye düşecek varlık mıydın?

Miyav Tuvak Yummi

 Hayatın en güzel şeylerinden biri bir adet karşı cinsten Miyav Şeyle birlikte aynı tabaktan tavuk eti yummilenmektir.


Kimileri işbu manzara-i nefiseden korkarlar veya çekinirler ama korkacak hiçbir şey mevcut değil.
Nasıl ki bir insanla bir yerde yummilenebiliyorsanız bir kediyle de yapabilir ve sevap bile kazanabilirsiniz.

Nadanı Terk Ettim Yaramı Arzularım

Sıcaktan pistim çok gabardı
Üstüme tayyare konmuş gibiyim
Temiz olduğum günler geride kaldı
Hamamda kesemi bitirmiş gibiyim

Ne zaman beyazlar düştü kafama
Akpak oldum şu gencecik yaşımda
Pamuğu alkolle tutma yarama
Nadanı terk etmiş yara gibiyim


Pembeydi umutlar soldu sarardı
Gülüşümü bir adet Üçhârfli çaldı
Yemek istediğim bir kâse baldı
Süphan dağında bir macun gibiyim

Dolambaçlı yollardan geldim kahveye
Otobüs gelmedi bugün semtime
Güne başladım kırık ümitle
Ekmek hamurunu yoğurmuş gibiyim

31 Ekim 2024

Soğuk Türk Kahvemsi

 Dünyada her zaman yeni Lezzoni tadlar mevcuttur.
Bu kez Kahve Dünyası'nın güzel bir ürünü olan Soğuk Türk Kahvemi'yi tanıyacağız.


Önce bildiğimiz Dabıl Boy Türk Kahvemsi bolca şekerli olarak pişirilir.
Başka bir kapta birleşen Süt ve Buz karıştırıcının içinde karıştırılır.
Ürünün sunulacağı Pilâstik Bardağa Çikolata Sosu boşaltılır.
Cezvede pişen Dabıl Türk Kahvemsi hazır olunca bütün bu saydığımız mâlzemeler Pilâstik Bardakta birleştirilir.


Bu anlattığımız şekilde yapıldığını temaşa edince Biz Üç Muz olarak aklımıza acaba Damla Sakızlısı yapılabilinip yapılamayacağı avdet eyledi.
Acaba günün birinde Kahve Dünyası'nın Genel Müdürlüğü her zaman yaptığı lezzoni tariflerine Damla Sakızlısını ve Şekersizini eklemeği akıl edebilir mi?

Troleybüs

 Herkesçe mâlum olmak üzere İnternet ortamında çoğu zaman için yanlış tarhlendirilen resimler mevcuttur.
Bugün bir adet dallama Şehr-İstanbul'da bulunan günümüzde Suriyelilerin çoğunlukta Türkleriin azınlıkta olduğu Aksaray meydanının Bindokuzyüzellidört yılına tarihlendirmiş olduğu ve her ne hikmeti şenden bir cansa Bindokuzyüzaltmışbir yılında Şehr-İstanbul'a hizmet vermeğe başlamışş ve Bindokuzyüzseksendört yılında hizmeti sonlandırılmış olan Ansaldo San Giorgio alâmet-i farikalı Troleybüsün olduğu bir resm-i şerifi paylaşmış.


Ortalık işte böyle Müptezel Embesil dolu, akılları sıra bilerek yanlış paylaşacaklar ki bilen millet doğrusunu yazsın da kendileri Pirim yapsın.


Bir varmış bir yokmuş eski günlerde, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellâl iken pireler berber iken Şehr-İstanbul'da zaman makinesi icad edilmiş ve resimler dillere gelmeğe başlamış.
Boğaziçi'deki tatlı ve güzel kız büyümüş ve çok alımlı ve fettan bir sarışın bombaya dönüşmüş.
Gerçekten bizler tarihi yanlış mı biliyoruz?

26 Ekim 2024

Çöp Tayöm

 Akşam olduğunda bütün dükkânlar gün içinde biriktirdikleri çöpleri dışarı çıkartırlar.
Ancak özellikle Kapalıçarşı'dakiler işbu mvzuat-ı rezilliye hakkında oldukça sabıkalıdırlar.


İşbu temaşa ettiğimiz yer Kapalıçarşı'nın üstü açık kalan kısmı Çuhacı Han'a inen Ağa Sokak olmak vardır.
Çöp dağının arkasındaki kapuda ise Varakçı Han mvcuttur.


İşbu resm-i şerifleri çektğimiz saat bir hafta içi için erken ama haftanın en önemli günü olan Cumartesi için geç bir saat olan "Onaltı'yı Kırk Geçe" civarı ve herkes çöpünü ahanda Varakçı Han'ın kapusuna bırakmış ve defolup gitmiş.
Kim temizleyecek?


Bu arada buradaki resimler daha önceleri Facebok'ta dolaşan ama milletin Çarşıkapı sandığı ve ısrarla da Çarşıkapı olduğunu iddia ettiği ama bariz bir şekilde Çuhacı Han'ın kapusunun olduğu mekânda çekilmiştir.
Bunu da bir bilgi olarak iletmek istedik.

Dönerin Pahlılığı

 Bizim buralarda ne olursa olsun veya yiyeceklere ne kadar zamcık yapılırsa yapılsın vatandaşın ekomonisi daima tıkırındadır.
Yarım ekmek arasındaki dönerin ücreti ne kadar olursa olsun işbu çevrede her zaman kuyruk oluşur.


Bugün sıra saattan dolayı birazcık kısa dâhi olsa kuyruk sonundaki kişinin sırası en az yirmi kocaman dakika sonra geleceği kesindir.


Resm-i şerifte de temaşa edildiği üzere pide veya yarım ekmek arası bir parçacık döner etinin Dörtyüzmilyon Türk Lirasıcık ücreti mevcut olduğu sadece "Bir Yıl" içinde kesinleşti..
İşbu mıntıkadaki işlerde çalışanlar ne kadar haftalık alıyorlar ki burada yummilenebilecekler?

24 Ekim 2024

Kızılcık Şerbeti

 Kâlp yalnızken ne kadar atarsa atsın kırıldıktan sonra atma hızı çok değişir.
Geçen hafta bir adet "Yalnız Kâlp" vardı, aradan geçen bir kocaman hafta boyunca kan kustu ama kızılcık şerbeti gummilendiğini söyledi çenesinin ve dudaklarının çevresindeki kırmızı renkli sıvıyı görüp soranlara.


Görünüşe bakılırsa bu yılki kızılcıkların şerbeti biraz fazla böğürtlen dolu olduğu cihetle daha bir kırmızımtırak boşalıyordu.
Hani aralarındaki hadise "Çaresiz Ayrılık" olsa belki daha kolay atlatılabilirdi.
Oysa daha sadece Yirmidört saat kadar önce bağzı şeyhler yaşamışlardı ama geçen koskoca Yüzaltmışsekiz saata rağmen karşı taraf arsla harekete geçebilmeği akıl edememişti.


Ama olsundu, çünkü o bir "Ağlama Duvarı"ydı.
Herkes gelir onunla ağlardı ama başkalarıyla gülerdi, hem de kahkahalarla.
Bizimki de her seferinde arandığında çok zor bulunabilen "Sıfır Eksi Kan"ından bolcanam kusar ve çevresindekilere de "Kızılcık Şerbeti" gummilendiğini söylemeğe devam ederdi.

21 Ekim 2024

Yatsı Çok Erken

 Erke yatıp erken kalkmak her ne kadar güzel dâhi olsa Ondokuzu Kırküç geçe gibi erken bir saatta Yatsı ezanının okunuyor ollması Kış mevsiminin Şehr-İstanbul'a iki kocaman ay öncesinden avdet eylediğinin en güzel kanıtı.


Daha şimdiden millet Facebok'ta yazmağa başlamış ki Kış mevsimi çabuk gelsin, ama Kış geldiği zaman yakılan Sobanın veya Kâloriferin yapay sıcaklıkları bir yana yakarken kullanılan Doğalgazın fatura ücretlerinin kol gibi gireceğini ve zaten alınan tüm önlemlere rağmen ısrarla tıkırında olmağa devam etmekte olan Ekomoniyi daha da çıkmaza sürükleyeceği gerçeğini sanırım nazar-ı itibariyeye ahz-u kabz eyleyemiyorlar.


Kar belki çok güzel olabilir, manzarası da güzeldir ama kar her zaman soğuk getirir.
Soğuk havalarda insanlar üşürler ki bu yüzden kalın giyinirler.
Ayılar ise biraz az üşümek ve kışın soğuklarını hissetmemek için kış uykusuna yatarlar.

18 Ekim 2024

Yalnız Kâlpler De Atarlar

 Doğuldu, yaşanıldı, bir yaş daha yaşlanıldı, en sonunda bir yerde bir köşede unutulundu.
Yeter ki gönüller bir olsundu, nasıl olsa bir daha aranıldığında birinin kanayan yarasının yara bandı olurdu.
Millet o bahsedilmiş olan Yalnız Kâlp'i bir "Ağlama Duvarı" olarak kullanıverirdi.
O yara bandı işini bitirdiğinde de hurda gibi çöpe atılıverirdi.
Birkaç zaman geçerdi, bu sefer bir başkasına kanardı, kandırıldığını da bile bile bir Rüzgâr'a tutulur ve sonunda aynı şeyleri yeni baştan yaşardı, kaç zaman geçerse geçsin sonunda uğrayacağı istasyon aynı yerdeydi.
Bir önemli konu daha varsa onun omuzlarında ağlayanlar başkalarının koyunlarında kahkahalarla gülerlerdi.
İşte böyle bir hayat yaşanıyordu uzaklardaki memleketlerin birinde.


Ancak hiç kimsenin bilmediği bir gerçek vardıysa da o kişinin "Compleanno"su Türkiye Cümhûriyeti'nin çok sevilen birkaç önemli kişisiyle paylaştığıydı.
Çok uzaklarda yaşarken Nil nehrinden gelen Tarkan'ın kıyıda oturup Özkan gibi suyu arşınlaması kadar güzeldi.
Bu kadar kişiyle tek bir ortak özelliği vardı o yara bandı olan kişinin:
İki cümle önce bahsedilenlerle aynı gün Dünya denilen pislik yuvasına gönderilmiş olması.
Bu yıl daha da pisleşen Dünya'nın sayılı kalan birkaç güzelliğinden her biriydi bu yukarıdaki Üç Vatandaşımızın hayata bakış aşıları.


Yalnız olmak bizlerin kendi özgür iradesi dâhilinde seçilmiş bir duygu.
Etrafta gereksiz dedikoducu fesat ve içten pazarlık yapan ve de menfaatine göre arkadaşlık eden bir sürü insancık mevcut günümüzdeki dünyada.
Bütün dünya hayatı boyunca birileri birilerinin hayatlarına girerler, birilerinden istedikleri menfaatleri bir şekilde alırlar, işbu menfaat süresince o insanı el üstünde de tutarlar, sonra da sessizce çekip giderler ve başka insanların peşlerinden koşarlar, bu arada o insanın duygularıyla da bir güzel oynarlar Pilâstik Top gibi.
Gün gelir en sevilen insan bir anda nefret edilesi biri olur çıkar.
Herkes de o insanı narsistlikle suçlar ama onu narsist olmağa gerçek narsist olanlar itmiştir.


Bu arada aklıma gelmişken yazımın başlığını daha yukarılarda bir yerde bahsettiğim bir müzisyen ozanımızın aynı ism-i şerifini taşıyan çok güzel bir şarkısının mevcut olduğunu ve başlığını da kendisinden yürüttüğümü belirtmek isterim.
Şarkıyı dinlemek isterseniz sizlere Youtube'deki bir videosunu yazımın içinde sakladım, bulursanız tıklayıp bir dinleyin, çünkü kendisi çok güzel şeyler yazmış.

06 Ekim 2024

Moda İskelesinde Deniz Taşıtı Volüm Altı

 Gün nasıl olursa olsun yine de yapılabilecek şeyler muhakkak kendiliklerinden ortaya çıkabilirler.
Yağmur da olsa Kar da olsa Güneş tepemizi de ısıtsa Biz Üç Muz fazlama kendimizi hapsedemeyiz.


Moda iskelesine Deniz Taşıtı gelmesi artıkım sıradan bir olay, çünkü daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz üzere günde çeşitli sayılarda seferler mevcut.
Ancak bu akşamki Avcı adlı Mavi Marmara Mopurunda alışılmışın dışında bir kalabalık vardı.


Bunda sanırım Altı Ekim İstanbul'un Kurtuluşu münâsebetiyle Kişiselleştirilmiş İstanbulkart sahibi vatandaşların İstanbul Belediyesine çalışan taşıtlarda Beleş yolculuk edebilmelerinin etkisi muhakkak olarak mevcuttu.

05 Ekim 2024

Hayâl - Hayat

 Acıların yan etkileri belirti göstermeğe başlayınca insan bir anda bitip bitmediğini sorgulamağa başlıyor.
Eskilerden beri belirteçli bir lâfz-ı şerif mevcuttur ki bir insanın hayâlinin Madrid gerçeğinin de Mardin olduğunu söyler.
Biz yine de Üç Muz birlik olarak kırk adet Madrid'i toplasanız bir adet Mardin'e değişmeyiz, çünkü Mardin bizim torpağımızdır, Madrid gibi yaban el değildir.


Tuhaf ama gerçek bir şey varmış ki Biz Üç Muz'un her Büyükada'dan Kartal'a geldiğimızde Kahve veya Bitki Çayı gummilendiğimiz Cafe De Madrid'in bizim Mardin'de de dükkânı mevcut olduğunu öğrendik.
Dikkâtlı bakınca bardağın üzerinde Mardin de yazmakta olduğunu sizler de kolayca temaşa eyleyebilirsiniz.

02 Ekim 2024

Ekim'in Güzel Kahvemsi

 Geçen ay yazmıştık ki Cemre tuhaf bir şekilde Para'ya düşmüş ve sefkilısı olduğunu sandığı Barke ile gününü gün edebilmeğe çalışıyordu.
Ama bu ay yani Ekim geldiğinde ve serinliklerini bizim içimizde güzelce hissettirdiğinde bizim Cemre gitmiş bir kahveciye Türk Kahvemsi gummilenmekte.


Sonbahar artıkım iyicenem hayatlarımıza avdet eylemiş ve huzurumuza çıkmış, Güneş bile erken saatta Home'sine doğru yollanmağa ve Business'ine de her gün ikişer dakika geç gelmeğe başlamışken insanın içini birazcık dâhi olsa ısıtabilmesi için azıcık Türk Kahvemsi gummilenmek bile essahtan nefaset bir şey olmak vardır.
Bunun esas olanı közde ve cezvede yapılmış olanıdır, ama günümüzde birçok mekân Türk Kahvemsi'yi makinede yapıyor ve makineler hata yapıyorlar.


Son zamanlarda bilmiyorum Şehir Hatları Vaporlarından herhangi birine bindiniz ve Vapur Cafe'den herhangi bir Türk Kahvemsi sipariş ettiniz mi?
Genel olarak alacağınız cevap Türk Kahvemsi Makinesinin arızalı olduğu olacaktır.

01 Ekim 2024

Selâm-ün Hello Ekim Taym

Sonunda başkaca herhangi bir bahar daha olmayan Sonbahar mevsimi hayatlarımıza avdet eyleyeli esasında birkaç gün olmuş, ama havaların serinlemesi bugünü bulmuş.
Güneş'in akşamları erken evine gittiği ve sabahları da işine geç geldiği artık her geçen gün daha iyi hisediliyor ve gözlemlenebiliyor.
Yapraklar derseniz yeni yeni Yeşil renklerini kaybetmeğe başladılar ama Sarı renge ulaşmaları çok uzun sürmeyecek.
Ancak işbu sararmış Yaprakların bizlere çok güzel manzaralar arz edeceğini şimdiden söyleyebiliriz çünkü Biz Üç Muz olarak işbu mevzuat-ı umumiiyede oldukça tecrübeliyiz.


Artıkım biraz önce içine girdiğimiz Ekim-i Şerif Ayı'nda eğer dışarı çıkmağa muvaffak olabilirsek çok güzel Sararmış Yaprakların arasından güzel manzara-i nefisat yakalayabiliriz.
Arzu ederiz ki öyle güzel resimlerden birkaç bir şeyler paylaşablelim ve sizlere de görsel şölen sunabilelim.
Hani bir zamanlar bir şarkı vardı yıllar geçebildiği kadar geçsin insanların ruhları hep genç kaldığından bahsederdi.
Eski sevdalar ve eski yaşanmışlıklar tabi ki geride kaldı, her ne kadar artıkım Biz Üç Muz olarak önümüzdeki eşleşmelere bakacaksak bile her yılın Ekim-i Şerif Ayı avdet eylediğinde birer yıl daha bitiyor ömürlerimizden.
Esasında her geçen saniyenin bile tekrarı bulunmamakta.


İşte sadece bu nedenden bile yaşamakta olduğumuz lahzanın kıymetini bilmek ve bazı geçici hırsları bir kenara bırakmak şart.
Üç ay sonra içinde bulunduğumuz İkibinyirmidört Yılı da sona erecek ve inşallah İkibinyirmibeş Yılı başlayacak, ama o dakikayı görüp yaşayabileceğimizin hiçbir garantisi yok, çünkü göktekilerin yanına çağırıldığımız zaman yere dönüşümüzün imkânı da yok.

30 Eylül 2024

Sonbahar Zamanları

Her yıl bu zamanlarda mevsim geçişleri yaşanır ancak arsla Mart'taki gibi neşeli olmaz.
Artık yavaş yavaş Deniz girmeği ve Dondurma yummilenmeği unutmağa başlamamız gerekiyor, çünkü Karpuz kabuğu bizim Deniz kıyılarından çok uzaklara gitmeğe hazırlanıyor.


Her ne kadar Güneş hâlâ her sabah ışıyorsa bile bizleri ısıtabilmeği başaramıyor, Gündüz vakti bir parça ancak etki edebiliyor ama tepkiyi göremiyor.
Birkaç gün sonra son bir kez birazcık sıcaklık üfleyecek ama işbu havanın vaziyet-i umumiyesi arsla bizlerin Deniz girip serinleyebildiği günler gibi olamayacak.
Artıkım gardolaplardaki kalınca giysileri ortaya çıkartmanın ve gitmeğe başlamanın zamanlaru yaklaşıyor.


Gidişler acıklıdır ama yeniden dönebilmek için zaman geldiğinde gitmenin gücünü kendinde bulabilmek gerekir.
Yoksa böyle nefis bir Denizi kim bırakıp da gitmek ister?
Leylekler bir süre önce paydos edip gittiler, sırada Kırlangıçlar var. Hepsi de yepisyeni birer başlangıç ve daha güzel birer patlangıç yaşayabilmek istiyorlar.


Bizler ise bulunduğumuz yerlerde kalarak serinlemeğe başlayan havalarla nasıl mücadele edebileceğimizin düşüncelerini aklıllarımıza getirebilmeğe çalışacağız.
Artıkım bizleri kapalı mekânlarda Türk Kahvemsi ya da Filitre Kahve gummilenmek paklayacak.


Tabi bu mevsimde gummilenebileceğimiz kahveler helbette ki sıçak kahveler olacaktır, yanındaki dondurma yummilenmeği Yaz'a kadar ertelememiz gerekmekte.


Birkaç haftadan beidir ağaçlarımız yapraklarını döküyorlar, hani havanın serinlemeyeceğini Biz Üç Muz olarak tayin edebilseydik manzara-i nefaset görüntüler elde edebileceğiz.
Yine de henüz her şey bitmedi, öyle ya da böyle Güneş'in varlığını bilmemiz şimdilik yeterli.

29 Eylül 2024

Gece Fırtınası

 Kim söyler kim dinler kim duyar Biz Üç Muz olarak bilmeyiz ama Şehr-İstanbul'da muazzam bir fırtına çıktı biraz önce.
Hafiflerden çiselemeğe başlyan Yağmur artıkım hayatlarımıza iyice girmiş bulunmakta.
Bu uğurda Bardakla olan sallantısı bolca evliliğini bile askıya aldığını söyleyebiliriz.


Havaların her zaman Güneşli ve sıcak olması zaten beklenilecek bir düşünce olmadığı ve çölün ortasındaki Dubai'ye bile Yağmur yağabildiği üzere sıcaklardan bunalanların istediği serinleyen havalar atıkım Şehr-İstanbul'a avdet etmiş bulunmakta.


Artıkım bundan sonra Deniz kıyılarında gezmek ve Güneşin ışınlarını içine çekmek iyi bir fikir değil, daha iyisi Home'de eline bir fincan Kahve alarak yağan Yağmuru ve esen Rüzgârı seyrederek çıkardıkları sesi dinlemektir.

25 Eylül 2024

Evlilik Evcilik Değildir

 Dünya üzerinde yaşamakta olan bağzı Erkek cinsiyetinde insanlar vardır. Genel olarak Kırk yaşlarına kadar annelerinin eteklerinin ve babalarının dizlerinin diplerinden ayrılabilmeğe pek muvaffak olamamışlardır.
Bu kişiler evlenmek fiilini anne baba baskısından kurtulmak olarak görürler, en azından kendi evlerinde kafalarına göre televizyon oyunu oynayabileceklerini veya istedikleri filimi hiç kimseye hesap vermeden seyredebileceklerini sanırlar.


Ancak bilinmeyen başka bir şey vardır, Atalarımızın dediği gibi Yağmurdan kaçarken Doluya tutuluverir hayatını bu tarzda yaşamakta olan bir Erkek evlenince.
Çünkü daha önceki hayatı boyunca hiç tanımadığı ve huyunu suyunu bilmediği bir "Karşı Cins" ile aynı çatının altına girecektir.
O güne kadar anne ve babasıyla oturmuş olduğu evin tek bir faturasını bile ödememiş ve eve herhangi bir şey de almamış olabileceğini de nazar-ı itibariyeye ahz-u kabz eyleyelim.


Dahası bahsettiğim karşı cins Kal-u Bela zamanında Yaradan tarafından açıkça emir verilmesine rağmen emre itaatsizlik ederek İnsana secde etmeği reddeden ve Allah-u Te'âlâ'nın huzurundan kovulan Şeytan'a bile pabucunu ters giydirebilmeği başarmış bir mahlûktur.


Sözün kısası o erkeği gerçekten çok zor günler bekliyor. Bir yılı bile doldurmadan mahkeme kapılarında ve Türkiye Cümhûriyeti'nin herhangi bir Vilâyetindeki herhangi bir Adliye Sarayının koridorlarında toplumun en küçük kurumunun dağıtılması ve paylaşılması esnasında çekilen bir sürü çileler de cabası.


Bu konudaki sorunlar daha evlenildiği gün başlar, çünkü ortada başka bir ayrılmak var.
Erkek ailesi arslan gibi oğlundan ayrılıp bir başka kadına teslim ve emanet ediyor.
E zaten kırk kocaman yıl boyunca adam edemediğin oğlunu başka bir genç kız nasıl adam edecek?