Bu Blogda Ara

Aşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Şubat 2023

Yeni Aşı Tantanası

 Geçen günlerde İnstegram'da dolaşırken gördüğüm lüzûm üzerine işbu yazımı yazmak ve mevzuat-ı katiliye hakkındaki düşüncelerimi nâkletmek istiyor ben, sonra isterse cellat gelsin boynumu kesip başımı gövdemden ayırsın.


İnsan vücûdu esas olarak kolay kolay hastalanmaz, hastalanırsa dâhi kendi kendıni tedâvi edebilecek yeteneğe sâhiptir.
İlkokulda bizlere nasıl nefes alacağımızı beyinlerimize kazıdılar, öğretmenlerimizin söylediklerine göre nefesi aldığımız ve verdiğimiz organların herhangi bir engele takılmaması gerektiğini öğrettiler.


Ayrıca bir elektrik süpürgesi düşünün ki borusunun ucuna bir bez paçavrası tıkarsanız süpürgenin motorunu yakarsınız.
İşte bizim burun ve ağız adı verilen organlarımız da aynı şekilde çalışırlar, üstelik motoru zorlanarak yanan bir elektrik süpürgesinin yenisini alabilirsiniz ama bir insanın yenisini alamazsınız, alsanız bile kaybettiğinizinki gibi olmaz.


Ben ilk günden beri söylüyorum ve bundan sonra da söylemeğe ve uygulamağa devam edeceğim, maske takmıyorum aşı olmuyorum, böylece küresel kapitâlist güçlerin oyununu bozuyorum.


Hadi size iki soru daha sorayım:
Hâlka maske adlı paçavrayı zorla taktıranları bir defacık bile olsa o maskeyle gördünüz mü?
Üstelik kendisi Tanrı'nın işini yaptığını iddia ediyor ama Tanrı'nın bundan haberi var mı?

27 Şubat 2022

Görünümler & Gerçekler

Bu dünyada hiçbir şey asla ve asla bizim gördüğümüz gibi değildir.
Her kavganın arkasında bir işbirliği ve her sükûnetin arkasında bir çıkar hesabı mevcuttur.

 
Tabi ki bedava peynir ancak ve ancak fare kapanlarının içinde bulunur.
Hiç kimse cınsî münâsebete girmediği sıpadan olmuş eşşeğe beleşten ot vermez.


Hani geçen yıl aşı çıktığı zamanlar herkes aşı olmak için yarış yaptı ya, işte o yarışta tek kazanan Bill Gates adlı zat-ı az muhterem hazretleri oldu.
Çünkü kendisi dünya nüfûsununun azaltılması gerektiğinden bahsediyordu.

31 Aralık 2021

İkibinyirmibir'i Gönderirken

 Yeniden geldik Yılsonu muhabbetine, her ne kadar dünya Sidney'den İkibinyirmiiki Yılını karşılamağa başlayalı birkaç saat olduysa bile henüz Türkiye Cümhûriyeti Sınırları içine girmedi.


Zaten zorlanmakta olduğumuz şu günlerde ve ne kadar zaman daha devam edeceğini bizim bilmediğimiz günlerde başımıza ne gelirse gelsin asla başkasının sorumlu olmadığının bilincinde olalım derim ben.
Hayat insanlara ikinci bir şansı kolay kolay vermez, hâttâ çoğu zaman bazı şansları bile hiçbir zaman vermez.
Bu yüzden yaşadığımız anın varlığına ve aldığımız her nefese şükredelim ki Allah-u Te'âlâ bizler için güzel şeyler yazsın.

01 Ağustos 2021

Hoş Geldin Ağustos

 Zamanın ne kadar hızlı geçtiğini ben anlatmak istemiyorum, ama anlamak isterseniz sanki daha dünmüş gibi İkibinyirmibir yılına girmiştik sanki.
Bakın bugün o günden bu güne tam sekiz kocaman ay geçmiş, Kış bitmiş Yazın ortalarını yaşamaktayız.


Leylekler göç etmeden, mevsimin yarısında Kışa dönmeden, Üzümler tam olgunlaşmadan güzel anılar yaşat bize.
Çünkü biliyorum ki nasıl olsa bir Eylül günü yine sokağa çıkmak kısıtlanacak, bizler de cezaevlerimize dönmek zorunda kalacağız padişah efendi hazretlerimizin buyurdukları irade doğrultusunda.


Onun için ne olur bizlere ne kadar geç ceza kestirirsen o kadar minnettar kalırız sana ve hakkımızı helâl ederiz.

18 Temmuz 2021

Kenevir

 Bir dönümlük kenevir yirmibeş dönümlük orman kadar oksijen üretir. Yine bir dönümlük kenevirden dört dönüm ağaca eş kâğıt üretilebilir. Kenevir tam sekiz kez kâğıda dönüştürülebilirken ağaç sadece üç kez kâğıda dönüştürebilir.
Kenevir sadece dört ayda yetişir ama bir ağaç ise en az yirmi yılda ancak verimli olur.
Kenevir gerçek bir radyasyon temizleyicidir. Dünyanın her yerinde yetiştirilebilir ve çok az suya ihtiyaç duyar. Ayrıca kendisini böceklerden koruyabildiği için tarım ilâcına da ihtiyaç duymaz.
Kenevir ile yapılan tekstil ürünleri yaygınlaşırsa tarım ilâcı sektörü tamamen ortadan kalkabilir.
İlk kot pantolon kenevirden yapılmıştır hatta Kanvas" kelime-i şerifi kenevir ürünlerine verilen isimdir.
Kenevir ayrıca ip halat çanta ayakkabı şapka yapımı için de ideal bir bitkidir.
Kenevir kanser tedavisinde kemoterapi ve radyasyon etkisini azaltma, romatizma kâlp sara astım mide uykusuzluk omurga rahatsızlıkları ve ruhsal çöküntüler gibi en az ikiyüzelli hastalıkta kullanılmaktadır.
Kenevir tohumunun protein değeri çok yüksektir ve içindeki iki yağ asidi de doğada başka hiçbir yerde bulunmamaktadır. Üstelik kenevirin üretimi soyadan bile daha ucuzdur.
Kenevirle beslenen hayvanlar hormon takviyesine ihtiyaç duymazlar.
Pilâstik ürünlerin tamamı kenevirden üretilebilir ve kenevir pilâstiğinin doğaya dönüşmesi oldukça kolaydır.
Bir arabanın gövdesi kenevirden yapılırsa dayanıklılığı çelikten tam on kat fazla olur.
Binaların yalıtımı için de kullanılabilir çünkü dayanıklı ucuz ve esnektir.
Kenevirle yapılan sabunlar ve kozmetik ürünler suyu kirletmez, yani tamamen doğa dostudur.


Amerika’da onsekizinci yüzyılda üretimi zorunluydu ve üretmeyen çiftçiler hapse atılıyordu. Ancak durum şimdi tam tersi. Neden?
Çünkü zamanın kodamanı W. R. Hearst 1900'lü yıllarda Amerika'da gazete ve dergilerin yani medyanın ya da kısaca inokta basının sahibiydi. Ormanları vardı ve kâğıt üretiyordu. Eğer kenevirden kâğıt yapılırsa milyonlarını kaybedebilirdi.
Rockefeller denilen küresel güç dünyanın en zengin adamıydı. Petrol şirketi vardı. Bio yakıt olan kenevir yağı da elbette onun en büyük düşmanıydı.
Mellon denilen bir küreselci Dupont şirketinin ana hissedarıydı ve petrol ürünlerinden pilâstik üretmek için patente sahipti. Kenevir endüstrisi onun pazarını da tehdit ediyordu.
Dupont ise biliyorsunuz kadınların bir numaralı giysilerinden naylon külotlu çorabın mucididir.
Sonra ise Mellon oştamerika başkanı Hoover'in hazine bakanı oldu. Bu bahsettiğimiz büyük ama şereften yoksun isimler yaptıkları toplantılarda kenevirin bir düşman olduğuna karar verdiler.


Ve onu ortadan kaldırdılar. Medya aracılığıyla marihuana sözcüğüyle birlikte keneviri insanların beynine zehirli bir uyuşturucu olarak kazıdılar.
Kenevir ilâçları piyasadan çekildi, bunun yerini bugün kullanılan kimyasal ilâçlar aldı.
Kâğıt üretimi için ormanlar katledildi. Tarım ilâçları ile zehirlenme ve kanser arttı.
Derken dünyamızı pilâstik çöplerle ve zararlı atıklarla donattık.
Şimdilerde aynı küresel güçler korona morona korkusu sayesinde aşı adı altında bilmediğimiz bir sıvıyı insanlara uygulamaktalar.

11 Temmuz 2021

Mesene Messenger

 Bir zamanlar çok eskiden bundan uzun uzun yıllar önce belki de benim bu okuduğunuz blogu yayınlamağa başlamadan da önceleri hayat güzelken ve maske mesafe temizlik gibi tantanalar hayatlarımızda yokken dünyayı sallayan bir haberleşme aracı çıkmıştı meydana.
Ancak işbu yeni haberleşme aracını ortaya çıkartanın yıllar sonra korona morona adlı uydurma bir hastalık ve insanoğlunun sonunu getirecek olan sahte bir aşıyı da bize dayatacağını nereden bilebilirdik?
Üstelik işbu aşıyı öyle bir pazarlıyor ki Bill Gates denilen şereften yoksun şahsiyet, sizler hastalığa yakalanmamak düşüncesiyle masumanece tıpış tıpış kendi ayaklarınızla gidip aşıyı oluyorsunuz ama o aşının içerisindeki maddeler bir süre sonra başka hastalıkları sizlerin vücûduna yerleştireceğinden hiçbirinizin haberi yok.
Neyse şimdilik bu konuyu kapatalım çünkü bu şerefsizlikleri başka zaman toplayarak anlatacağım, tabi eğer ömrüm yeter ve küresel güçler tarafından öldürülmezsem.
Hadis-i Şeriferden birinde bir zulme engel olamıyorsak bari o zulmü duyurmamız buyurulmuştur.


Bizler yine o güzel mutlu günlerimize geri dönelim.
O zamanlar akşamları evlerimize giderdik, bilgisayarlarımızı açardık, Msn Messenger'i kurardık, karşımızda çevrimiçi arkadaşlarımız vardı.
Yeri gelir sabaha kadar yazışırdık, üstelik internet bağlantı ücretinden başka hiçbir ücret ödemeden.
Daha da üstelik yurt içi veya yurt dışı hiç fark etmezdi, çünkü cihazımız telefon değildi, ama o zamanki telefonlar konuşmaktan başka hiçbir işe yaramazdı.
Cep telefonları da yeni yeni çıkmıştı, çıkan telefonlar da sadece sesli konuşmamıza ve yazılı mesaj çekmemize yarardı.
Resim çekemezdi, internete giremezdi, hâttâ kontörlü hatlar ilk başlarda mesaj bile çekemezlerdi.
İşbu ahvâl ve şerait dâhilinde bilgisayarlar imdadımıza yetişmişlerdi, gerçi o zamanlar arkadaşlarmızla bir şekilde haberleşebilir ve sokağa istediğimiz gibi çıkabilirdik, gidilebilecek yer çoktu ama konuşulacak konular da çoktu.
Şimdiki gibi gittiğimiz yerlerde telefonlarımızla değil birbirlerimizle ilgilenirdik.


Herkeste değil ama önemli bir bölüm insanların bilgisayarında Yahoo'nun da Messenger programı vardı, her ne kadar birbirlerine raakip de olsalar her iki program birbirleriyle uyumlu olarak da çalışırlardı.
Ancak günümüzde her iki programın da tarihin tozlu sergenlerinde yerlerini aldırdılar bazı küresel güçler.
Bu iki uygulama gitti, yerine önce Facebok sonra Twiter daha sonra da sadece internetli akıllı telefonlara yüklenebilen Whatsap geldi.
En sonda da aptal telefonları kaldırdılar, Erikson Nokia Motorola gibi zamanın devleri Ayfon ve Android telefonlara mağlûp oldular.
Ancak tüm bu teknolojik gelişmelere rağmen o günler yine de güzeldi, ilişkiler henüz bozulmamıştı ama çatlamağa da başlamıştı.
Mâlum-u âliniz doğada ve yaşamda hiçbir şey kaybolmaz, sadece şekil değiştirirler, tarih de tekerrürden ibarettir, değişen sadece şahısların ism-i şerifleridir ama hadiseler aynıdır.
Evet bir yazımızın daha sonuna geldik, eğer bu yazdıklarımdan dolayı öldürülürsem sakın arkamdan yas tutmayın anlaştık mı?

10 Temmuz 2021

Karınca Kavanoz Sallama

 Gidin bir çölden yüz tane kırmızı ateş karıncası yakalayın. Daha sonra bir başka topraktan yüz tane bildiğimiz siyah karıncayı alın ve bunların hepsini bir kavanozun içine koyun.
İlk başta hiçbir şey olmayacaktır.
Daha sonra kavanozu elinize alın ve oldukça şiddetli bir şekilde sallayın ve tekrar yerine koyun.
Kavanozun içinde bir anda karıncaların birbirlerini öldürmek için savaştığı bir kaos ortamı göreceksiniz.
Tıpkı küresel kapitâlist güçlerin şimdilerde korona morona sayesinde insanoğlunu salladığı gibi.


Kırmızı karıncalar bunu yapanın aşıyı reddeden siyah karıncalar olduğunu düşünürken siyah karıncalar bu kaosun nedeni olarak aşı olmak için koşturan kırmızı karıncaları görmektedir. Oysa çok iyi bildiğiniz üzere kaosun asıl nedeni sizin ellerinizdir.
O nedenle günümüzde gerek sosyal medya aracılığıyla gerekse de başka ortamlarda normâlde hiç tanımadığınız insanlarla tartışacak ya da kavga edecek bir duruma geldiğinizde kendinize hep şu soruyu sorun lütfen:
Kavanozu sallayan kim?

01 Temmuz 2021

Mutlu Temmuz

 Kocaman yılın ilk yarısı bitti, geçen hafta en uzun gündüzü yaşadık, imdı sırada Yazın en güzel zamanlarından Temmuz-u Şerif Ayı var yaşamamız gereken.
Biliyorsunuz her geçen gün yeni bir Aybaşıyı getirir huzurumuza, gelip çatan her aybaşında memurda şafak atar. Çünkü nasıl geçecektir çarşıdan kasaba manava yakalanmadan?
Ne de olsa ihtiyarlar evde kemik yiyorlar ama denizde de bolcanam balık var, buna rağmen balıkçılar bir kilo İstavrite sadece Üçyüz Türk Lirasıcık değer biçiyorlar.


Bugün itibariyle uzun zamandan beridir biz özgür ruhlu insanlara dayatılan baskılar padişah efendi hazeretlerinin buyurdukları irade vasıtasıyla kaldırılmış bulunmakta.
Yani otobüslere ve metrolara uygulanan ama Marmaray'da uygulanmayan bir koltuk dolu bir koltuk boş uygulaması ve ayakta yolcu sayısı sınırlaması kaldırıldı.
Geceleri 22:00 saatinden sabaha karşı 5:00 saatine kadar uygulanan sokaka çıkma yasakı kaldırıldı.
Pazar günleri tam günü uygulanan sokaka çıkma kısıtlaması da kaldırıldı.
Bize bu serbestliği sağlayan padişah efendi hazretlerine ne kadar teşekkür etsek ve sağlığı için duva etsek azdır.


Bir haftadan beridir havalar da ısınmağa başladı, ama şu kadarını söyleyeyim İstanbul'da deniz çok kirli, daha önceki paylaştığım yazıma istinaden terlikle tank durduran hâlkımız için çok da bir şey fark etmiyor, çünkü zamanında kolibasili yoğunken de deniz girdiler, şimdi de haydi haydi girerler.
Hadi bakalım sizlere hayırlı yazlar sevgili okuyucularım.