Bir dönümlük kenevir yirmibeş dönümlük orman kadar oksijen üretir. Yine bir dönümlük kenevirden dört dönüm ağaca eş kâğıt üretilebilir. Kenevir tam sekiz kez kâğıda dönüştürülebilirken ağaç sadece üç kez kâğıda dönüştürebilir.
Kenevir sadece dört ayda yetişir ama bir ağaç ise en az yirmi yılda ancak verimli olur.
Kenevir gerçek bir radyasyon temizleyicidir. Dünyanın her yerinde yetiştirilebilir ve çok az suya ihtiyaç duyar. Ayrıca kendisini böceklerden koruyabildiği için tarım ilâcına da ihtiyaç duymaz.
Kenevir ile yapılan tekstil ürünleri yaygınlaşırsa tarım ilâcı sektörü tamamen ortadan kalkabilir.
İlk kot pantolon kenevirden yapılmıştır hatta Kanvas" kelime-i şerifi kenevir ürünlerine verilen isimdir.
Kenevir ayrıca ip halat çanta ayakkabı şapka yapımı için de ideal bir bitkidir.
Kenevir kanser tedavisinde kemoterapi ve radyasyon etkisini azaltma, romatizma kâlp sara astım mide uykusuzluk omurga rahatsızlıkları ve ruhsal çöküntüler gibi en az ikiyüzelli hastalıkta kullanılmaktadır.
Kenevir tohumunun protein değeri çok yüksektir ve içindeki iki yağ asidi de doğada başka hiçbir yerde bulunmamaktadır. Üstelik kenevirin üretimi soyadan bile daha ucuzdur.
Kenevirle beslenen hayvanlar hormon takviyesine ihtiyaç duymazlar.
Pilâstik ürünlerin tamamı kenevirden üretilebilir ve kenevir pilâstiğinin doğaya dönüşmesi oldukça kolaydır.
Bir arabanın gövdesi kenevirden yapılırsa dayanıklılığı çelikten tam on kat fazla olur.
Binaların yalıtımı için de kullanılabilir çünkü dayanıklı ucuz ve esnektir.
Kenevirle yapılan sabunlar ve kozmetik ürünler suyu kirletmez, yani tamamen doğa dostudur.
Amerika’da onsekizinci yüzyılda üretimi zorunluydu ve üretmeyen çiftçiler hapse atılıyordu. Ancak durum şimdi tam tersi. Neden?
Çünkü zamanın kodamanı W. R. Hearst 1900'lü yıllarda Amerika'da gazete ve dergilerin yani medyanın ya da kısaca inokta basının sahibiydi. Ormanları vardı ve kâğıt üretiyordu. Eğer kenevirden kâğıt yapılırsa milyonlarını kaybedebilirdi.
Rockefeller denilen küresel güç dünyanın en zengin adamıydı. Petrol şirketi vardı. Bio yakıt olan kenevir yağı da elbette onun en büyük düşmanıydı.
Mellon denilen bir küreselci Dupont şirketinin ana hissedarıydı ve petrol ürünlerinden pilâstik üretmek için patente sahipti. Kenevir endüstrisi onun pazarını da tehdit ediyordu.
Dupont ise biliyorsunuz kadınların bir numaralı giysilerinden naylon külotlu çorabın mucididir.
Sonra ise Mellon oştamerika başkanı Hoover'in hazine bakanı oldu. Bu bahsettiğimiz büyük ama şereften yoksun isimler yaptıkları toplantılarda kenevirin bir düşman olduğuna karar verdiler.
Ve onu ortadan kaldırdılar. Medya aracılığıyla marihuana sözcüğüyle birlikte keneviri insanların beynine zehirli bir uyuşturucu olarak kazıdılar.
Kenevir ilâçları piyasadan çekildi, bunun yerini bugün kullanılan kimyasal ilâçlar aldı.
Kâğıt üretimi için ormanlar katledildi. Tarım ilâçları ile zehirlenme ve kanser arttı.
Derken dünyamızı pilâstik çöplerle ve zararlı atıklarla donattık.
Şimdilerde aynı küresel güçler korona morona korkusu sayesinde aşı adı altında bilmediğimiz bir sıvıyı insanlara uygulamaktalar.