Bu Blogda Ara

İncir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İncir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Temmuz 2023

Kahve Dünyası'nın İncirli Dondurması

 Esas olarak mevsim İncir mevsimi değil ama bizim Kahve Dünyası içinde bulunduğumuz Temmuz-u Şerif Ayı'nın dondurması olarak İncirliyi seçmiş olmak var.
Bizler de bu güzel Salı akşamında Üç Muz olarak işbu yeni dondurmanın tadına iyicenem varmak istedik ve bize en yakın olan Kahve Dünyası'nın Genel Müdürlük mağazasında gummilenmekte olduğumuz Türk Kahvemsilerimizin yanında yummilenmeğe muvaffakiyet gösterdik.


İmdi ben bu dondurmanın İncirli olduğunu dedim ama içinde Ceviz de olduğunu da eklemem gerekiyor.
Tadı her ne kadar güzel dâhi olsa arsla bir Hacı Bozan etmiyor olduğu gerçeği tamamen Biz Üç Muz'un şahsi fikri olmak vardır.


Ancak bizim buradaki yeni belirlenen hayat ıstandartlarımızdaki yeni vergi ve zamcık oranlarından sonra hem Türk Kahvemsi hem Dondurma ücretleri yükselmiş bulunmakta ama asıl büyük zamcık Katma Değer Vergilerinin zamlanması olarak göze çarpıyor.
Eğer eklediğim satış fişini incelerseniz Katma Değer Vergisilerinin Yüzde Yirmi olarak uygulanmağa başlandığını kolaylıkla görebilirsiniz.

16 Mayıs 2021

İncir

Bütün meyve ağaçları çiçek açarken İncir ağacı neden çiçek açmaz? Açıklayalım:
İncirler teknik olarak meyve değil, ters yüz edilmiş çiçeklerdir. Çiçekleri armut şekilli bir kozanın içinde açar ve daha sonra olgunlaşıp yediğimiz meyvelere dönüşür.
Daha sonra her bir çiçek bir adet bir tohumlu aken adı verilen sert kabuklu bir meyve oluşturur.
Her incir birkaç adet akenden oluşur. Yani incir yediğimizde aslında birden çok meyve yemiş  oluruz. 
Ama inciri sıradışı yapan şey sadece bu değil. İncir çiçekleri içeride büyüdüğü için özel bir polenleşme sürecine ihtiyaç duyarlar. Polenleri yayması için rüzgara veya arılara bel bağlayamazlar.
İşte bu noktada incir arısı devreye girer. İncirler genetik malzemesini yayacak incir arısı olmadan türlerini devam ettiremezler. İncir arısı da incir olmadan yaşayamaz çünkü larvalarını buraya bırakır. Bu ilişkiye mutualizm adı verilir. Kadın incir arısı yumurtalarını bırakmak için erkek incire girer. Erkek incir arı yumurtalarını ikâme edecek bir şekle sahiptir. Kadın arının kanatları ve anteni incirin küçük aralığından içeri girerken kopar bu yüzden arı içeri girdiğinde dışarı çıkamaz. Buradan sonra yaşam döngüsünü sürdürme görevi yavru arılardadır.


Erkek yavru arılar kanatsız doğarlar çünkü yegâne görevleri kadınlarla çiftleşmek ve incirin dışına doğru bir tünel kazmaktır. Kadın yavru bu tünelden dışarı çıkarak poleni de beraberinde götürür.
Eğer incir arısı yanlışlıkla erkek incir yerine yediğimiz kadın incirlerin içine girerse içeride üremesi için gerekli koşulları bulamaz ve geri dışarı da çıkamaz, çünkü kanatları ve anteni kopmuştur.
Bu yüzden ne yazık ki arı içeride ölür ama bu gereklidir. Çünkü çok sevdiğimiz bu meyvenin polenleri bu şekilde dağıtılır.
Endişelenmeyin bu demek değil ki incirin içindeki çıtır çıtırlık arı kadavrası. İncir arıyı proteine parçalamak için fisin incir enzimi adı verilen bir enzim kullanır.
Ancak yine de bu enzim hayvanın dış iskeletini tümüyle parçalamaz. İnciri ısırdığınızda aslında incir arılarını veya diğer bir deyişle zamanında incir arısı olan bir şeyi de yiyorsunuz.

22 Şubat 2021

Zeytin Ve İncir

Zeytin ile İncir ağacı bağlantısını eğer bilimsel olarak mercek altına alırsak zeytin ağacı ile incir ağacı doğaya ters çalışır. Bütün bitkiler gündüz oksijen verirken zeytin ve incir ağaçları karbondioksit salınımı yapar. Gece ise diğer ağaçlar karbondioksit verirken zeytin ve incir ağaçları ise oksijen vermeğe başlar.
İncir ağacı yapraklarını döker ama zeytin ağacı hiçbir zaman yapraklarını dökmez.
Zeytin ağacı devamlı bir oksijen salgılamaktadır ve salgıladığı oksijen İtalya ile Edremit Körfezi çevresinde kendisini daha belirgin şekilde gösterir. Zeytin ağacı geceleri oksijen verirken bir yandan da sabaha kadar atmosfere iyot saçan deniz ve Kaz dağlarından gelen temiz hava ile karışan bir hava bulunmaktadır.
Tan yeri ağarırken deniz kıyısından gözlendiğinde bu durum bir bulut ve sis hâlinde göze çarpar.


Zeytin ağacı ile İncir ağacı aynı dönemde meyve verir ki zeytin sineğinin üremeğe başladığı zamanlardır.
Zeytin sineğinin zeytin ağaçları ve zeytin meyvesine zarar vereceği dönemlerde iyice olgunlaşan incir ağaçlarının meyveleri bal dökmeye başlar.
İncirin balı zeytin sineğine zeytinden daha cazip gelir ve zeytin yerine incir meyvesini tercih eder.
Zeytinliklerdeki incir ağaçları tıpkı bir paratoner gibi zeytin sineklerini üzerine çeker.
İncir balını yiyen zeytin sinekleri bir süre sonra zehirlenerek ölür.


Mübadele öncesinde Ege kıyılarında yaşayan Rumların her zeytin tarlasına üçdört adet incir ağacı dikmiş olmasının sebebi de budur.
Oysa bizim özellikle yeni nesil zeytin üreticilerimizin bir çoğu bu gerçeği bilmedikleri için zeytin bahçelerindeki yüzlerce incir ağacını sinek topluyor diye kesmişler ve odun yapmışlardır.
Bunun sonucunda da bugün zeytin sineği başta olmak üzere zeytin zararlısı uçkunlar çoğalmıştır. 

01 Ekim 2019

Karga Boku

Köy yerinde ikindi vaktiydi, sesler kesilmiş çıt bile çıkmıyordu. Herkes susmuş sessizlik konuşuyordu. Zaman ise sanki durmuştu.
Birden bir damlama sesi: "Şıp ... Şıp ..."
Alt mahâlledeki çeşmenin sesiydi bu, tamir edilmesi gereken bir musluğu vardı.


İkindinin artık alacakaranlığında yandaki boşluğa bir karga kondu, tedirgindi belki ama ürkek değildi:
"Gak!"
Biraz etrafı kolaçan etti, sağa sola baktı ki kimsecikler yok, hemen medeni ihtiyacını giderdi, sonra da kanatlanıp uçarak gitti.


Aynı yerde saatler geçip de gece olunca bir domuz geldi bu kez. Karganın biraz önce medeni ihtiyacını giderdiği yeri eşeledi.
Domuz eşeledikçe toprağın üzerindekiler alta iniverdiler.


Günler birbirini kovaladılar, kovalanan günler haftaları getirdi, haftaların götürdüğü günler de ayları.
Aradan aylar geçmişti, derken karganın sıçtığı yerde bir fidan yeşermeye başlamıştı.
Yavaş yavaş büyüdü, dal oldu, yaprak açtı, en sonunda kocaman bir incir ağacı olup çıktı.


Önce karıncalar sardı ağacı, sonra sinekler, sonra da börtü böcekler, en son da kuşlar.
Böcekler ağacın filizlerini ve meyvelerini yediler, kuşlar da böcekleri yediler.
Alakargalar da incirleri yediler, bu devran bir süre böyle devam etti.
Hayvanlar âlemi o ağacın çevresinde kendilerince bir dünya kurmuşlardı.
Karganın sıçmasıyla harcı karılan ve domuzun eşelemesiyle temeli atılan bir dünya.


O arsada yaşam böylece sürerken bir insan çıktı ortaya, meğersenem arsayı satın almış.
Önce duvarlarla çevirdi dört bir yanını, sonra da üzerini tel örgülerle sardı.
Böylece domuzlar gelemez oldular.
Sonra börtü böcekten şikâyet etti, etrafını zehire boğdu.
Karıncalar sinekler böcekler arılar birer birer rahmetli oldu.
Ardından da onları yiyen kuşlar gittiler.


Sadece bir ağaç kaldı ayakta, hayvan mezarlığında tek başına incir ağacı.
İnsanın gözü doymuyordu, o incir ağacını da kesti.
Oradaki güzel güzel devam eden hayatı bitirdi, kısaca bir çuval inciri bok etti.


İnsan denilen yaşam türünün bilimde verilen adı Homo Sapiens'tir.
Anlamı da "Düşündüğünün üstüne düşünebilen insan" demektir.
O zaman düşünelim.


Hadi herkes kendi kendine sorsun, bulduğu cevabı da aşağıya yazsın:
Çevreye ve Doğaya bir Karga Boku kadar katkım var mı?