Bu Blogda Ara

Burgazada etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Burgazada etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Temmuz 2024

Büyükada Güzellikleri Volüm İki

 Adaya gitmek ve Adaların birinde zaman geçirmek insana essahtan huzur verir.
Öğle vakti Büyükada'ya gitmek güzeldir, öğle vakti Adaya gitmekten daha güzeli Paşabahçe vaporuyla gitmektir, Paşabahçe vaporuyla Öğle vakti Büyükada'ya gitmenin daha da güzeli giderken Kadıköy Kınalıada Burgazada ve Heybeliada'ya uğrayarak gidilmesidir, tıpkı eski günlerdeki gibi yardırarak ve önden dalga ve arkadan burgaç çıkartarak.


Geçenlerde de yazdığım gibi Paşabahçe Vaporumuz artıkım aktif olarak Ada hattında seferde, sabah Büyükada'dan ekıspres olarak Kabataş'a geldikten sonra posta olarak iki sefer daha Büyükada'ya gidip geliyor, akşam da ekıspıres olarak Büyükada'ya dönerek gece yarısına kadar Vapor Cafe vazifesini ifa eyliyor.


Kendii artıkım yetmişiki yaşında, ama hâlâ taş gibi sapasağlam.
Ne de olsa onüç tılını hastalıklarla boğuşarak atıl vaziyette geçirdi, çük şükür iki yıl önce yeniden sefere döndürüldü.


Burası da Şehr-İstanbul'un diyemeyeceğim ama İstanbul vilâyet sınırları dâhilindeki en güzel Kahve Dünyası olmak var, bağçesindeki pencere kenarında yer buldunuz muydu Büyükada vapor ve mopur iskeleleri çevresindeki bütün deniz taşıtlarının seyr-ü sefer hareketlerini gözlemleyebilirsiniz.
Ancak buraya gelmek isteyenlere biraz kötü sayılabilecek bir haberim mevcut:
Bahçenin arzı az tâlebi de çok olduğundan pencere kenarında masa bulmanız çoğunlukla hemen imkânlı olamıyor.


Burası da neredeyse Büyükada'ya her gelenin muhakkak uğramasa veya resm-i şerifini çekmese bile ezbere bildiği saatin olduğu meydan.
Bu seferki resmini Büyükada Çarşısının yolundan çekti ben, sol taraftan girerseniz iki yıldan beri var olan İstanbul Elektrik Tünel Tramvay idaresinin otobüsleri mantığında işlettiği toplu taşıma araçlarının son durağına gider.


Burası da sahil yolunun ya da resmi adıyla Gülistan Caddesinin üzerinde bulunan Deniz Kızı heykeli, ancak günümüzde bazı jısımlarında çatlaklar ve kırıklar oluşmuş.


İstanbul vilâyeti dâhilinde en güzel gün batımlarından biri de Büyükada'da yaşanır.
Her ne kadar Yücetepe'deki kadar olmasa dâhi sâhildeki Güneş Yakamozu da seyredilmeğe değerdir.


Elbette ki gerek Büüyükada'nın gerek diğer adaların gerekse Şehr-İstanbul'un olmazsa olmazı Miyav Şeyleri unutacağımı mı sandınız?
Kediler hakkında aslında söylenecek çok söz var ama Biz Üç Muz sıfatıyla kedilerin köpeklerin kuşların Allah-u Te'âlâ'nın sessiz kulları olduğunu ve kıyamet sonrası mahşer gününde insanların ağızlarının kapatıldığı zaman onların sular seller gibi konuşacaklarını ve insanların bu konuşulanlara cevap veremeyeceklerini hatırlatmak istiyoruz.


Her ne kadar yeni nesil Şehr-İstanbul'da yaşamakta olan vatandaşlarımız Martı'yı bir sikuter işletmecisi olarak bilseler bile kendisi genelde denize kıyısı olan semtlerde yaşayan ve kötü bir huy mu desem yoksa Allah-u Te'âlâ'nın kendilerine verdiği vazife mi desek bilmiyoruz ama çöplerdeki gıda artıklarrından beslenen kuşlar olmak vardır.
Ancak başka bir gerçek ise çöplerdeki gıda artıkları insanlar tarafından çöpe atılarak israf edildiğidir.
Dahası israf haramdır.


Son olarak Büyükada ve Heybeliada'ya en fazla sefer yapan işletmenin Prenstur olduğunu belirtmemiz gerek, Yazın otuz dakika, Kışın ise altmış dakika aralıklarla Kartal'daki iskelesinden bir adet mopurunu yollar.

22 Ekim 2023

Adadaki Atıl İskeleler

 Bu seferki yazımızın konusu bir zamanlar İstanbul Deniz Otobüsleri'nin henüz İstanbul Belediyesininken Kınalıada Burgazada Heybeliada ve Büyükada'da inşa ettiği ancak satıldıktan sonra bir daha kullanmadığı atıl durumdaki iskeleleri olacak.
Bugün vaporla Adaya giderken işbu iskelelerin atıl vaziyetlerini konu etmeğe karar verdi ben.


İşte bu seferki yolculuğumun başı ve arka pilânda atıl durumda olan deniz otobüsleri ki bir zamanlar İstanbul Belediyesi'nindi ama birkaç yıl önce taşıtlar ve iskeleleriyle birlikte birine satıldı.
Çok istesem de peşkeş çekildiğini söyleyemeyeceğim çünkü işbu satıştan belediyeye gelen para biraz metro yapımında kullanıldı.
Esasında o yıllardaki satışa vaporlar da dâhildi ama belediye vaporlarımızı geri almağı başardı.


Tabi ilk olarak Kınalıada en ön sırada olmak var.
Ne de olsa Şehr-İstanbul'a en yakın ada olur kendileri.
Yaz mevsimi özellikle en fazla kalabalık burada iner.
İkindi vakti dönüşte bazen ek vapor kaldırılır.
Kınalıada hem nüfus hem de alan bakımından dördüncü büyük adadır ama Şehr-İstanbul'a en yakın birinci adadır.


Kınalıada'dan sonra vapor Burgazada'ya gelir.
Sanılanın aksine Turyol mopurları Burgazada'ya uğramazlar.
Genel olarak diğer adalardan daha sakindir.
Burgazada hem nüfus hem de alan bakımından üçüncü büyük adadır ama Şehr-İstanbul'a en yakın ikinci adadır.


Burgazada'dan sonra sırada Heybeliada vardır.
Gelirken gördüğümüz Değirmen Burnu ve adanın arkasında kalan Çam Limanı en ünlü yerleridir.
Heybeliada hem nüfus hem de alan bakımından ikinci büyük adadır ama Şehr-İstanbul'a en yakın üçüncü adadır.


Son olarak Büyükada'ya geliriz.
Vapordan inince sol tarafı Maden sağ tarafı Nizam olarak adlandırılır.
Büyükada'daki deniz otobüsü iskelesi Bindokuzyüzseksensekiz yılında, diğer adalarınki Bindokuzyüzdoksanyedi yılında hizmete girmiştir.
Büyükada hem nüfus hem de alan bakımından birinci büyük adadır ama Şehr-İstanbul'a en yakın dördüncü adadır. Tıpkı ism-i şerifi gibi, ayrıca Adalar ilçe merkezidir.

İmdı ben buraya bir anket yapmak isterim:
İşbu iskelelerin gelecekleri ne olsun?
A : Yıkılsınlar.
B : Bu iskeleleri Mopurcular (Dentur Avrasya, Mavi Marmara, Turyol) kullansın
C : Oldukları gibi kalsınlar ve görüntü kirliliği olsun
D : Kültür Merkezine dönüştürülsün
E : Kahvehane ve Yemekhane gibi Restoranta dönüştürülsün.

15 Temmuz 2023

Büyükada İett Son Durakları

 Sanıyorum birçoklarınız işbu yazımda bahsedeceğim konu hakkında gerek İstanbul Elektrik Tünel Tramvay İdaresinden gerekse Facebok Twitter İnstegram gibi sosyâl medyadan daha da gerekse İstanbul Belediyesi veya Adalar Belediyesi kanallarından mâlumatfuruşları mevcut olmalı.
Çünkü artık Adada taşıtlı ulaşım Paytonla sağlanmayıp sanırım Biz Üç Muz'un ilk defa resm-i şerifini çekmeğe muvaffak olduğu elektrik motörlü taşıtlarla İstanbul Elektrik Tünel Tramvay tarafından sağlanmakta.


Bu resimde gördüğünüz Büyükada'daki bir zamanlar Paytonların kalktıkları baş durak olmak var, arkasında da garaj mevcut ki onun resm-i şerifi de altta bulunuyor.


Ancak bu yazımda her en kadar İett'nin bu mıntıkaya el attığını söylesem dâhi bu taşıtlara biniş ücreti öyle sanıldığı kadar ucuz değil ve Mavi Kart da geçmiyor.


Eminim ki bitçoklarınızın Adakart'ı olmadığını düşünelim, bu durumda gerek tam gerekse indirimli gerekse beleşçiler bu taşıtlara binebilmek için İstanbulkartlarında en az Otuzüçmilyondokuzyüzotuzbin Türk Lirasıcık bakiye bulunması gerekmekte olduğunu da belirtmek isterim.
Yakın zamanda kallâvi bir zam da geleceğini göz önüne almanızı dilerim.


Olur da yolunuz Büyükada'ya düşerse ve bu otobüslere binmek isterseniz Araba Meydanı'dan hareket saatlarını da ekleyeyim, daha fazlası için İstanbul Eklektrik Tünel Tramvay işletmesi Genel Müdürlüğü'nün internetteki Resmi Web-Sitesi'ne başvurabilirsiniz.

08 Haziran 2021

Deniz Salya Sümük Kusuyor

 Son zamanlarda oldukça sıkıntılı günler geçiriyoruz sevgili okuyucularım.
Üstelik hem sıkıntılı hem de zor günler.
Tüm bu yaşadığımız zor günlerin üzerine tuz biber eken salya sümük hadisesi mevzusunda ben de bugün bazı resimlerle katkıda bulunmak istiyorum.


Son zamanlarda İnokta Basında çıkan bizim deyimimizle Salya onların deyimiyle Müsilâj hakkında.
Suadiye kıyılarında dolanmaktayız, bir baktım ki deniz essahtan iyice kirlenmiş.
Aldım kameramı elime ve gördüğünüz sahneleri çektim.


Sahilin özellikle sığ kesimlerinde salya sümük çok daha belirgin şekilde ortaya çıkmakta.
Hani diyeceğim ki Marmara Denizi artık bizlerin baskı altında yaşamasından dolayı bunalıma girmiş de bunca yıldan beridir içine attıklarını kusmuş.
Nasıl ki insanların bazen midelerindeki besinleri sindiremeği beceremeyip kustukları gibi.


Hayatlarımızın önemli bir bölümü son birbuçuk yıl içinde çalındığı ve imdı da aşı için baskı yiyoruz ya, aslında Marmara Denizi bu tepkiyi vermekte çok ama çok geç kaldı.
Keşke birkaç yıl önce bu tepkiyi verseydi de hazır sokağa çıkma yasakları biraz gevşetilmekteyken biraz deniz girebilseydik.


 Bu yıl Marmara'da deniz girmek yok, çünkü bu kadar salya ve sümük kusmaktayken ne denize girilir ne de balık yummilenilir.
Eklediğim yüksek megabaytlı videoyu izlerseniz bana hakkımı vereceksinizdir.


Yine de az önce bahsettiğim İnokta Basının yazdığına göre sadece Marmara değil diğer denizlerimizin de vaziyet-i umumiyesi pek hayra âlâmet değil.
Peki biz deniz girmek için yurt dışına mı çıkmak zorundayız?
Yurt dışına çıkabilmek için aşı olmak zorunluluğu koydular bizlere küresel kapitâlist güçler.
Birkaç yıl öncesine kadar Koli Basili kaynayan Marmara Denizi kıyılarını pilâca çevirenler yine bizler değil miydik?
Türküz biz, nasıl ki bir zamanlar terlikle tank durdurduysak ne korona morona ne de salya sümük bize bir şey yapabilir.

22 Eylül 2019

Eski Zamanlardan İstanbul Resimleri

Pazar günüyle biraz sizleri eski zamanlara götürmek istiyor ben.
Siz de işbu sanal geziye iştirak edin, hep birlikte eski zamanların güzelliklerini analım.


Hemen söyleyeyim gezimiz vaporla olacak, denizde yüzecek ve çeşitli iskelelere uğrayacağız.
Gemiciğimiz Eminönü İskelesinde bizleri bekliyor, iç taraftaki A. Kavağı adlı olan 1985 yılında bir yangına kurban gitti, dış taraftaki Heybeliada adlı olan 1989 gibi jilete çevrildi ve o yıllarda tüm erkekler traş olduk gemiden çıkan demirin oluşturulduğu jiletlerle.
Ama anıları resimlerde hâlâ yaşıyor.


İşte gördüğünüz ve sesini de duyduğunuz gibi Heybeliada Vaporu halatını çözdü Eminönü'den hareket etti, ağır ağır tam yol gidiyoruz ve denizin üstünde yüzüyoruz.


Vaporumuz Boğaziçi seferlerine uygun olmadığı için bizleri önce adı olan ama kendisi artık başka işlevlerde olan Moda İskelesine yanaştırıyor, karaya burada çıkamıyoruz ama karşı istikâmetten gelen kardeş vapor Moda yanaşmaya çalışıyor.


Hey gidi kınası kalmayan Kınalıada? Sen ki benim gençliğimde aşkla bağlı olduğum yer değil misin?
Sonbahar geliyor diye işbu hüznün neden?
Yoksa eski günlerimizi unuttum mu sandın?


Burgazada'da bizi başka bir vapor daha karşılamış, adı da İstinye olanıymış.
Yıllar sonra İzmir'e gönderilecek, oranın efsahanevi şehremini İhsan Alyanak'ın adını alacak, ama bir gün Konak İskelesinde bir fırtınada denizi boylayacak ...


Burası da İstanbul'un en güzel yerlerinden olan ama bazı kişilere beğendiremediğim Çamlık Bölgesi ve Restorantı, ancak 1987 gibi önünden geniş bir sahil yolu geçirildi.
İmdı buralar denizden en az ikiyüz metre geride kaldı, tren bile hüzünlü geçiyor buradan.


Burgazada'nın tepelerinden karşıya doğru bakıyoruz, gemiciğimizin hareketine henüz var, ama içimizdeki ses bizi iskeleye inmek için acele etmemiz gerektiğini söylüyor.


Ah ben bu kadar kalabalıkta bayılmazsam iyidir, çünkü bana gelirler soldan soldan Üçhârfliler.


Biz bu sefer yeniden gemiciğimizden indik, Büyükada'nın arkasında Viranbağ taraflarında dolanıyoruz, çekilen resmi de renklendirdi ben, ama nasıl yaptığımı yazının sonunda anlatacak. Az sabırlı olun hele.


Sahil yolu Kartal'a gelmeden önce eski Rıhtım'da balıkçılar ziyadesiyle mevcuttu, sanal gezimizin yıllarında az balık getirmediler bu tekneler ve balıkçılar.


İstasyona bakınca bizleri Kömürlü Tren karşılıyordu, ama bizim henüz geziyi bitirmek gibi bir niyetimiz bulunmamaktaydı. Yıllarca Adapazar - Haydarpaşa arasında günde iki sefer gidip gelen bu tren bu mesafeyi yaklaşık üç saatte çufçuflardı o zamanlar.


Biz yine vaporumuzla Deniz Restorant'ta yummilenmekteyiz. Tüm konuklarımız böyle gezilerden çok memnun sizler gibi, ama gezimizin devamı daha güzel olacağa benzer. 


Sonbahar yarın geliyor memleketimize ve Kuzey Yarımküre'ye, bari son bir defa olsun biraz deniz de girelim isterseniz, gerçi bir Süreyya Pilâcı değil burası ama olsun.


Buharlı tren belki geride kaldı ama Elektrikli tren takır tukur işliyordu, biz yönümüzü İstanbul'a çevirmişken karada treni işlerken bulduk.


Arkadan bir de Buharlı Adapazar Postası gittiydi, ama ne kemâli azametle gitti.


Ve burası da zamanın önemli yerlerinden Cadı Bostanı Pilâcı, aynen Çamlık gibi önü dolduruldu ama araba yolu geçmiyor tek teselli, ki artık neyi değiştirebilir?


Caddebostan gibi ferah bir mevki bırakılarak Bakırköy'e gelinir mi? Eğer gemiciklerin seyahât çizelgesine bakarsak gelinebilir, ama bu mesafe yaklaşık elli dakika kadar sürer.


Sonbahar tam anlamıyla gelmeden ve Güneş veya Belediye Pilâcı kapanmadan bir de Filoriye'den denizin tadına baktırmak istemişler bizlere.


Bakırköy'de gördüğümüz sahil yolu henüz yapılmadan Yedikule kartpostalını temaşa etmektesiniz bu resimde.
İşbu hafta sonunda gezimizin boyutu bu kadar, başka bir hafta yeniden eskilerin anılarıyla birlikte olmak üzere şimdilik hoşça kalın.

23 Nisan 2018

Kartpostallarda Gezinti - Volüm Dört

Bugün Yirmiüç Nisan, neş'e doluyor insan, çocuk bayramı bugün, yurtta düğün var düğün.
Her ne kadar ebedi başkomutanımız bugünü yarınlarımızın teminâtı olan çocuklara armağan etmiş de olsa günün anlam ve önemi aslında çok daha başka.
Bugün aslında memleketimizde kendimiz olarak yaşayabiliyorsak bunu Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne borçluyuz. Ancak bu yazımdaki konu bu değil.


Bugünün başkaca anlam ve önemlerinden biri de Büyükada'da bütün adaların en yüksek tepesinde bulunan Aya Yorgi Kilise ve Manastırının günü olması.
İlk olarak bugün sırtımızı Aksaray'a değil de Galata Köprüsü'ne verdiğimizde doksansekiz yıl öncesine kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetim merkezi olan Topkapu Sarayı'nı görmekteyiz.
Ancak onun da ön plânında hiçbiri günümüze erişememiş olan iskeledeki dışta Vaniköy içte Göztepe adlı vaporlar ve de iki iskele arasında makasta olan Camialtı mopuru bizi selâmlıyor.


Diyelim ki bu gördüğümüz vaporlardan birine bindik ve ilk iskele olarak Kadıköy'e eriştik.
Bu kadar kalabalığa bu iki vapordan biri yetebilir mi diye düşünüyor olabilirsiniz. Bu konuda haklı da olabilirsiniz, ancak kendi kartpostallarımın arasında henüz büyük vaporlu bir tane yoktu.
Bir gün bakarsınız başka bir yazıda bu eksikliğimi telâfi de edebilir ben.
Kadıköy'de karşımıza çıkan işbu manzara-i nefisede resmi büyütünce fark edilebilen otobüslerin haricinde fazlama bir değişiklik olmadığını söyleyebilir ben sizlere.
Tabi Köprü'den kalkan ve adaya giden vaporun Kadıköy'e uğradığında bir o kadar daha vatandaşın bineceğini anlamamak olanak dışı olduğunu da belirtmeli ben.


Kınalıada konulu bir kartpostalım belki var ama karma olarak bulunduğu cihetle Kınalıada'yı başka bir sergimde anlatacak ben.
Buna mukâbil uçaktan çekildiği çok belirgin olan Burgazada'nın ön kesimi, karşısında Heybeliada'nın arka bölümü, ikisinin ortasında hâlâ bâkir olan Kaşıkadası, en arkada da Büyükada'nın bulunduğu kartpostalı bizi karşılasın. En arkada da Maltepe Kartal Tuzla sâhilleri de belirli belirsiz gözükmemezlik etmiyor hani.
Bu yazıdaki hedefimiz arkada bulunan Büyükada'nın sağ tarafındaki tepe olacak.


Biz şimdilik adaların arasında en sessizi olan Burgazada iskelesi kartpostalıyla yolumuza devam edelim. Burgazada günümüzde de hemen hemen aynı, sadece arkadaki yeşillik orman alanı biraz yandıktan sonra kızıllaştı.


Büyükada'ya geldiğimizde aslında bizi saat kulesinin karşılamasını isterdi ben, çünkü ikinci tepeye çıkmak için sırtımızı kulenin olduğu yere dayayacaktık.
Kule bu kartpostalda da gözükmesine rağmen ana plân dikilitaşın olduğu meydan.
Dikilitaşın sol tarafta arkasındaki hotelde İstanbul'un en güzel Starbaks'larından biri mevcut son birkaç yıldan beri.
Resmin sağ tarafındaki tahta binanın arkasında Araba Durağı var. Büyükada'ya gelen çoğu kişi bu duraktan faytonlara binerler.
Saat Kulesiyle Fay reklâmının bulunduğu binanın arasındaki yol ise Büyükada'nın çarşısıdır. Burada sağdaki üçüncü dükkânda yapılan patates köftesinin İstanbul'da başkaca eşi benzeri yoktur.


Büyükada'ya vaporlardan ve motorlardan başka 1990 yılının yaz döneminde deniz otobüsü de gelmeye başladı, ancak bu deniz otobüsünün diğer adalara da uğraması 1998'i bulduğunu da eklemeliyim.
O zamanlar İstanbul Deniz Otobüsleri'nin yüzde seksenbeşlik hissesinin İstanbul Büyükşehir Belediyesinde yüzde ondörtlük hissesinin İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmesi'nde yüzde yarımlık hissenin Hamidiye Suları'nda ve geri kalan yüzde yarımlık hissenin de geriye kalan İstanbul Belediyesi iştirâklerinin elinde olduğunu günümüzde söylesem hiç kimse inanmaz. Çünkü 2011 yılında hisselerin tamamı Sekizyüzaltmışbirbin Dolar'a Tepe Akfen Souer Sera ortaklığına otuz yıllığına kullanım hakkı olarak satıldı ve günümüzdeki çağdışılığın önü açıldı.


Biz yine konumuzu dağıtmadan o günlere dönersek ve sırtımızı Batı yönünde saat kulesine verirsek yürümeye başladığımızda yaklaşık bir saat sonra Yörükâli'ye erişiriz.
Bir zamanlar Yörükâli'de vaporların yanaşabileceği kadar büyük iskele vardı, üstelik de essahtan Büyükada iskelesinden Yörükâli'ye kartpostalda görülen Beşiktaş gibi küçük vaporlar sefer yaparlardı.
Sabahki ilk sefer Bostancı'dan gelir, gün boyu Büyükada'ya çalışır, akşam gün batarken de son seferi Bostancı'ya geri dönerek bu küçük vaporlar günü tamamlarlardı.


İşbu kartpostal-ı şerifimizde Yücetepe'ye tırmanırken karşımıza çıkan manzara-i nefâseti bizlere temaşa eyletmekte. Tek tek bakalım şimdi:
Sol üstte Rum din adamlarının yetiştirildiği dünyanın en büyük ahşap binası ağaçların arasından mantar gibi bitiveriyor.
Sol altta Nizam Placı, ki bir zamanlar sâhip olduğum bir ada haritasında iskeleden buraya da vapor işletildiğini yazmaktaydı.
Sağ üstte Sedefadası, her zaman sadece yazları kullanılır, pek meskûn değildir. Netekim vaporlar bile yaz tarifesinin başlangıcı ile bitişi arasında Sedefadası'na gelirler ve tüm seferleri Bostancı'ya yaparlar. Sadece bir yaz mevsiminde işletilen Büyükada - Kartal seferleri Pazar günleri Sedefadası'ya uğratıldı. Günümüzde ise sadece iki adet mopur Büyükada'dan hareketle sefer yapmakta, tabi yine sadece yaz mevsiminde.
Sağ altta ise Yörükâli ve Dilburnu tarafları temaşa edilmekte.


Ve o zamanlar tamamen toprak olan ama 1988'de parke taşlarla döşenen Toprak Çile Yolu'nu tıngır mıngır tırmanıp Yücetepe'ye eriştiğimizde sol üstte temaşa eylediğimiz gibi bizleri Aya Yorgi'nin güzelliği karşılar.
Sol altta papaz okulunun resmi işbu kartpostal-ı şerifte de tekrarlanmış.
Sağ üstte günümüzde alanı biraz genişleyen Yücetepe Kır Kazinosu'nun duvarı arkasından manastır görülüyor.
Sağ altta da Aya Yorgi Kilise ve Manastırı'nın arka tarafını temaşa eylemektesiniz sayın okuyucularım.


İşbu yazı-ı şerifimde Bostancı'nın adını ziyadesiyle zikrettiğim cihetle dönerken sırtımızı manastıra verdiğimizde ön plânda Bostancı Deniz Otobüsü ve arka plânda Vapor İskelelerinin olduğu 1990 sonrası bir kartpostalla kapatalım istedi ben.
Deniz otobüsü iskelesinin de mimarisi günümüzde değişip çok daha güzel bir bina olarak geçtiğimiz yıllarda yeniden yapıldığını bilmem söylememe hacet var mıdır?
Geçenlerde bahsettiğim Cadde-i Bağdad'ın tek yönlü trafiğe haiz olmasını sağlayan sâhil yolunun da mevcut olması da o bâkir güzelliğin bitmesini de sağlaması da cabası.
İşbu bayram-ı şerifimizde bendenizin kişisel ve tarihsel yazılarımı okuduğunuz ve de yorumlarınızla destek olduğunuz için şükranlarımı arz eder ben siz sevgili okuyucularıma.