Bu Blogda Ara

30 Eylül 2014

Orient Express

Hazır Eylül gitmek üzereyken size bu güzel treni yazmak istedim.
Avrupa'nın meşhur Doğu Ekspresi 1883 - 1977 arasında Paris'ten İstanbul'a kadar yolcularını taşıdı.


Size ilk olarak azıcık da olsa tarihinden bahsetmekle başlıyor ben.
Mülkiyeti Wagon-Lits'e ait olan ve originâl adı Orient Expres olan tren 4 Ekim 1883'te Paris'ten seferlerine başladı. Eşine ancak Avrupa'nın en lüks hotellerinde rastlanacak ince işlemeli ahşap panelleri, ipek çarşafları, gümüş yemek takımları ve deri koltuklarıyla görücüye çıkan tren seksen saat sonra İstanbul'a vardı.



Trenin ilk seferindeki yolcular arasında Fransız, Alman, Avusturyalı ve Osmanlı memur ve diplomatlar da vardı. Ayrıca basın mensupları da yerlerini almışlar, The Times gazetesinden Edmond About bu gezi ile alakalı hatıralarını 1884'te "De Ponteise A Stamboul" adlı kitabında yayınladı. Hâttâ Sultan II. Abdülhamit ile mülakât yapmak için de bir süre İstanbul'da kaldı.


Tren işlemeye başladıktan sonra İstanbul'a gelenler İstanbul'un o zamanlardaki çeşitli hanlarında ve daha yeni yeni kültürü oluşmaya başlayan hotellerde kalıyorlardı.
1895 yılında ise şirket Pera Palace'yi satın alınca yolcuların konaklama sorunu çözülmüştü.
Pera Palace o dönemlerde en lüx hoteldi.


Trenin geri kalan tarihini ilk seferin yıldönümünde anlatıncaya kadar size bu yazımda tren konulu bir moda çekiminden bahsedeceğim, sanırım geçenlerde olmuş bu hadise.


Efenim burada lokomotifin önünde ceket etek pantolon üçlüsü, sırtta da bir mont, ve ellerinde de zamanın valizlerinden.


Burası da bir istasyon, tren bekleyen bir kadın.
Her yönüyle mükkemel bir kompozisyon çizmiş, Polka Dot etek, kırmızı atkı, siyah eldiven ve ayakkabı, üste de siyah şapka ve kırmızı çiçekler.


Burada ise tren binen bir kadın var, ama ayrıntı olarak da özel merdiven konulmuş.
Zamanın modasının elbiselerini günümüzde yeniden canlandırmak adına.


Sanki uzak yollardan gelmiş, ama valizlerini trende unutmuş gibi görünen bu mankenimizin üzerindeki elbise hasreti anımsatıyor bizlere.
Hele ayaklarındaki çizmelerin rengi kemeriyle çok uyumlu olması kahverenginin hüznünü yansıtmıyor mu sizlere?


Kısa kollu bir kazağı en son ne zaman görmüştünüz acaba?
Başındaki şapka mı desem bere mi desem bu kadına çok yakışmış.


Şimdi bu resmi görüp de trenlere asılmayın sakın, çünkü belki o zamanki trenler fazlama tehlikeli olmasa dahi günümüzde trenler hızlandıkları için düşme ve yaralanma hâttâ ölüme bile sebebiyet verebilmektedir.
Bu elbisede dikkât çekilecek ayrıntı yakasının ve eteğinin aynı renk asortikleştirilmesi.


Burada ise size yeşil palto ve aynı desenden elbiseyi takdim ediyor ben size. Siyah ayakkabı ve siyah çanta bu kombini güzel tamamlamış.


İşte zamanın modası bir elbise, geçmişten günümüzde taşınan bir miras gibi.
1920'lere kadar kadınların en favori elbise modellerinden.
Uzun etek, beyaz fırfırlı gömlek, siyah ceket, şemsiye ve çanta. Üstte de tülden bir şapka.


Bir vedalaşma sahnesi, kahramanlarımız ise asker.


Başka bir vedalaşma sahnesi, malûm ki trenler bazen ayrılıkları da gündeme getirmekte malesef.


Biraz daha günümüz modasına mı yaklaşıyoruz bu elbiseyle nedir, lâkin ters yakalı ve arkadan fermuarlı olması işi biraz bozuyor mudur nedir?
İşin tuhafı şemsiye biraz erkek şemsiyesini hatırlatıyor, çünkü aynı şemsiyeden bende de var.


İşte bu da başka bir tarz, hadi valiz o günlerden kalma ama kıyafet ve çizme günümüzü çok andırıyor.


Ön tarafta gördüğünüz trenin amblemi, üstte de "Yataklı Vagon" anlamına gelen Wagons-Lits yazısı.
Bu sahnede yola çıkmış trende sevgilisine veda eden bir kadının canlandırılması yapılmış.


Terk edilmenin dayanılmaz hafifliği.
Buradaki mankenimiz sanki Marlene Dietrich'i canlandırmaya çalışmış, lâkin dikkâtli bakacak olursanız çorabı kaçmış.
Valizlerin üstünde götünü kırıp oturmak böyle bir şey olmalı herhâlde galiba sanırsam.


Bir zamanlar trene binmek günümüzdeki uçağa binmekten daha mı zormuş ne?
Çünkü baksanıza, mankenimizin yanındaki valizlerin içine benim gibi elli tane insanın eşyaları sığmazsa ne olayım.
Kahverengi ve beyazın kombini var bu resimde ikinci planda kalan.


Çocuklar da vedalaşabilirler, hâttâ büyüklerinin ayrılmaları yüzünden zoraki vedalaşmalar çocukları daha derinden sarsabilir.


Bir başka veda sahnesi ile bu yazımı noktalamak istiyor ben, çünkü gözlerinizi ve neşelerinizi sıkmak istemedi.
Kadının beyaz elbisesinin tüm ayrıntılarını göremiyoruz ama yandan bakılınca özenle seçilmiş gibi duruyor burada.