Şu koskocaman Ewropa'nın bizim güzelliklerimizi kendilerine mâl etmelerine ve sahiplenmelerine iyice uyuz olmakta ben.
Önce Yunanistan'ın bizim Gaziantep'ten çıkan baklavamızı sâhiplenmeye çalışmasıyla başlayan ve kahveyi pişirme usülümüzü de buna ekledikten sonra işbu hırkıslık-ı milliyeden sonra sıra köftelerimize geldi.
Elbette karşılıklı kültür alışverişimiz olacak ama biz nasıl onların kültürlerini ve yemeklerini kendimize mâl etmiyorsak onlar da bizim işbu hassasiyet-i şeriflerimize saygı göstermelerini istemek hakkımız.
Ancak bu sefer bizim köftelerimize İsveç'ten güzel bir iade-i itibar geldi tarafımıza.
Üstelik aslında bizim olan ama o zamanlardan beri İsveç Köftesi olarak adlandırılıp dünya üzerinde de o şekilde şöhrete sahip olan köfteler hakkında bizzat devlet "Bizim köfteler aslında Kral Onikinci (Demirbaş) Karl'ın Osmanlı'dan getirdiği tarife dayanıyor." diye bir açıklama yayınladı.
Ancak hadise-i tarihin gelişme-i şerifi bildiğiniz gibi değil, imdı sizlere biraz anlatacak ben.
Efenim zamanın İsveç kralı Onikinci Karl 1697 yılında tahta çıktığında henüz onbeş yaşındaydı. Henüz çocuk yaşta tahta çıkan birinin olması Rusların denize açılması için güzel bir fırsat olarak gördüklerinden üç yıl sonra Rus çarı olan Deli Petro İsveç'e savaş açtı. Ama Narva cephesindeki savaşta İsveç ordusu Rusları ağır bir mağlubiyete uğrattı. İşbu galibiyetten sonra İsveç bölgede söz sahibi oldu ve bu sefer Rusya'yı işgâl etme hayaline kapıldı.
Bu sefer de 1707 yılında İsveç Rusya'ya savaş açtı, her ne kadar ilk muharebelerde başarı sağlasalar dâhi tarihin en soğuk kışlarından birinin Moskova üzerine bastırması yüzünden kuşatmayı kaldırması gerekti ve seferine Ukrayna yönünde devam etti.
8 Temmuz 1709 günü Paltova kâlesini almak için uğraşan İsveç ordusu Deli Petro'nun komutanlığındaki Rus ordusu karşısında ağır bir mağlubiyet aldı ve hem kral hem de geri kalan askerler Osmanlı İmparatorluğuna ait olan Özi kâlesine sığınmak istediler. Ancak kâlenin muhafızı Abdurrahman Paşa İsveçlilerin topraklarına saldırabileceğini düşünerek önce izin vermedi ve bu zaman zarfında ordu Ruslara teslim olmak zorunda kaldı.
İşbu teslimiyetin ardından kral ve ordudan geriye kalan ikibin askerin Osmanlı İmparatorluğu topraklarına girmelerine izin çıkmış, daha sonra da günümüzde Moldova'ya bağlı olan Bender'e taşınmıştı kral.
Bender'de dört yıl yaşayan kral Onikinci Karl siyasetini buradan da sürdürdü.
Dört yılın sonunda bu sefer de bir yıllığına Dimetoka'ya yerleşen kralın Osmanlı İmparatorluğunda ikâmet etmesi uluslar arası bir sorun olmaya başladı.
Bunun üzerine zamanın padişahı Sultan Üçüncü Ahmet (سولتان وچونجو اهمهت) krala ya Osmanlı İmparatorluğu vatandaşlığına geçmesini ya da İsveç'e geri dönmesini tebliğ etti.
İşbu tebligatı tebellüğ eden kral ve yanındakiler altıyüz kişilik bir ordunun eşliğinde sarayına kadar götürüldü.
Demirbaş Karl'ın Osmanlı İmparatorluğu topraklarında kaldığı beş yıllık zaman zarfında neredeyse tüm masrafları bir krala yakışır şekilde bizimkiler tarafından karşılandı.
Üstelik giderken de birçok armağanla birlikte gitti.
Kral giderken bir senet imzalamış ancak uzun zaman boyunca tahsil edilememişti. Aradan yıllar geçip de Demirbaş Karl Hakk'ın rahmetine kavuştuktan yıllarca sonra 1738 yılında İsveç Krallığı Osmanlı İmparatorluğu'na eski krallarının borcuna karşılık gemicik ve askeri mühimmât olarak bir kısmını ödemiştir.
İşbu hadise-i misafiriyenin sebep ve sonucunu dilimin döndüğünce özet olarak kıraat ettiğimiz aslında pek de beklenmeyen nedenler sonucu köftelerimiz de İsveç Köftesi olarak anılmaya başlandı.
Ne dersiniz yanlış hesap Bağdat'tan dönerdi eskiden ama günümüzde Stokholm'den de dönebiliyor.