Bugün sizlere hiç güzel haberim yok, çünkü merkez üssü Avrasya Tüneli'nin bir yakadan diğer yakaya geçtiği nokta olan bölgede 8.0 şiddetinde bir zelzele vukua avdet eyledi.
İşin tuhafı bu deprem bundan uzun uzun yıllar hâttâ yüzyıllar önce El-Serhendi tarafından bizlere bildirilmişti:
Yaklaşık üç kocaman dakika boyunca kesintisiz olarak devam eden işbu muazzam sarsıntı esnasında Kız Kulesi'nin bulunduğu ada Marmara Denizi'nin serin ve derin sularının dibini boyladı.
Tabi sarsıntıya dayanamayan bir başka yüksek yer olan Çamlıca Kulesi yerinden çıkıp savrulurken kendisiyle birlikte önce Galata Kulesi'ni sonra da Bayazıd Kulesi'ni yıktı.
Yekpare mimariye sahip Aya Sofya Cami-i Şerifi'nin kubbesi ortadan tam dörde ayrıldı, kubbenin betonunun ağırlığı bölgede derin bir çukur açıp Yerebatan Sarnıcı'nın üstünü açtı.
Minâreler önce Topkapı Sarayı'nı ve Sultan Ahmet Cami-i Şerifi'ni dümdüz etti, tabi diğer minâreler de ait oldukları camileri yıktı, çevresindeki evleri de keza darmadağın ettiler.
İstanbul genelinde artık görmeğe alıştığımız bütün gökdelenlerin tamamı dayanamayarak yıkıldılar, yerleri ise bir ıssız hayâlet bölgesine döndü.
Bu korku dolu ve bitmek bilmeyen üç dakikanın sonunda herkesin şehir efsahanesi dediği yer altındaki tüneller ve gizli geçitlerin tamamı açığa çıktı.
Kısaca söylemek gerekirse Şehr-İstanbul'un içinde taş üstünde taş ve gövde üstünde baş kalmadı, bütün tarihi güzellikler olsun ya da sonradan eklenen gecekondular olsun veya gökdelen apartmanlar olsun daha da kötüsü efsahanelerden biri olan Yedi Tepe bile dümdüz arazi oldu.
Daha da fenası karanlık dehlizlerde saklanan fare ve böcekler artık yıkıntıların arasında canlarını veren kedilerin de yokluklarını fırsat bilerek sokaklarda cirit atmağa başladılar.
Şehr-İstanbul'un yöneticileri şimdiye kadar yaklaşık Birmilyonbeşyüzbin vatandaşımızın Hakk'ın rahmetine kavuştuğunu söylemelerine rağmen yaşanan büyük faciadan kurtulanların tahmini dedikleri sayının en az beş katı kadar olduğunu söylüyor.
Ancak her şeye ve yaşanan onca kaosa ve depreme rağmen İstanbul'un henüz "Afet Bölgesi" ilân edilmediğini de belirtmem gerekiyor.