Aslına bakarsanız sevgili okuyucularım işbu yazı günümüz dünyasının bize dayattığı ve benim en fazla nefret ettiğim gün olan Ondört Şubat'lık bir yazı.
Çoklarımıza göre aşk dünyadaki en güzel duygudur ama benim aşktan yana şansım günümüze dek hiç olmadı.
Kaldı ki artık dünya üzerinde aşk da kalmadı. İlişkilerin çok büyük bir çoğunluğu menfaat üzerine kurulmuş, herkes artık paraya bakıyor.
Yani lâf-ı güzâfın kısası paran işin evin araban yazlığın falan gibi nesne-i şerifler varsa sevgilin olurum, para yoksa hadi sana güle güle, tak sepeti koluna herkes kendi yoluna, kapı açık arkanı dön ve çık, istenmiyorsun artık.
Başta da yazdığım gibi Sevgililer Günü konulu bir yazı bu, ama leylekler o tarihlerde buralarda olmazlar.
İmdı sizlere Malena ve Kleptan çiftini tanıtmak istiyor ben. İnsanlar arasındaki menfaate dayalı ilişkilere ve yanlarındaki erkekleri kredi kartı gibi gören ve külotlu çorap değiştirir gibi erkek arkadaş değiştiren kadınlara ve beraber gezdirdikleri kadınları erkeklik göstergesi timsâli ona buna peşkeş çekip anlatan ve her gün bir başka kadınla gezen erkeklere inat.
Yine de yanlış anlaşılmaları önlemek adına bir parantez açalım burada çünkü insan ırkının hepsi az önce anlattığım gibi değil, sevdiklerine sadık olanlar ve sevdalarına sahip çıkanlar günümüzde az da olsa mevcut.
Efenim hikâyemiz aslında güzel başlamıyor, bundan yaklaşık yirmi yıl kadar önce Malena Leylek'in kanadı kırılıvermiş, Hırvatistan'da yaşayan ve adı bilinmeyen biri evinin çatısında gönüllü olarak Malena için güzel bir Home yapmış.
Gel zaman git zaman bizim Malena yine kendisinin bir zamanlar olduğu gibi göçmen olan Kleptan Leylek'le tanışmış ve her ikisi de birbirlerine ilk görüşte aşık olmuşlar.
Sonbahar gelip de leyleklerin göç vakt-i şerifi avdet eyleyince Kleptan ertesi Bahar yeniden geleceğine söz vermiş.
Ve inanabiliyor musunuz sözünü de tutmuş, üstelik onaltı yıldan beri her yıl aynı şeyleri yaşamışlar.
En sonunda işbu sevda-i şerif bu yıl meyvesini vermiş ve bizim leylekler dört çocuk sahibi olmuşlar.
Bizlere de işbu hikâye-i sevdayı sizlere anlatmak düştü.
Gök Tanrı Tengri hepimize gerçekten sevdiğimiz ve sevildiğimiz birer hayat bahşetmesini diler ben, çünkü hayatta sevgi kadar önemli başkaca bir nesne-i şerif yoktur.
İmdı sizlere Malena ve Kleptan çiftini tanıtmak istiyor ben. İnsanlar arasındaki menfaate dayalı ilişkilere ve yanlarındaki erkekleri kredi kartı gibi gören ve külotlu çorap değiştirir gibi erkek arkadaş değiştiren kadınlara ve beraber gezdirdikleri kadınları erkeklik göstergesi timsâli ona buna peşkeş çekip anlatan ve her gün bir başka kadınla gezen erkeklere inat.
Yine de yanlış anlaşılmaları önlemek adına bir parantez açalım burada çünkü insan ırkının hepsi az önce anlattığım gibi değil, sevdiklerine sadık olanlar ve sevdalarına sahip çıkanlar günümüzde az da olsa mevcut.
Efenim hikâyemiz aslında güzel başlamıyor, bundan yaklaşık yirmi yıl kadar önce Malena Leylek'in kanadı kırılıvermiş, Hırvatistan'da yaşayan ve adı bilinmeyen biri evinin çatısında gönüllü olarak Malena için güzel bir Home yapmış.
Gel zaman git zaman bizim Malena yine kendisinin bir zamanlar olduğu gibi göçmen olan Kleptan Leylek'le tanışmış ve her ikisi de birbirlerine ilk görüşte aşık olmuşlar.
Sonbahar gelip de leyleklerin göç vakt-i şerifi avdet eyleyince Kleptan ertesi Bahar yeniden geleceğine söz vermiş.
Ve inanabiliyor musunuz sözünü de tutmuş, üstelik onaltı yıldan beri her yıl aynı şeyleri yaşamışlar.
En sonunda işbu sevda-i şerif bu yıl meyvesini vermiş ve bizim leylekler dört çocuk sahibi olmuşlar.
Bizlere de işbu hikâye-i sevdayı sizlere anlatmak düştü.
Gök Tanrı Tengri hepimize gerçekten sevdiğimiz ve sevildiğimiz birer hayat bahşetmesini diler ben, çünkü hayatta sevgi kadar önemli başkaca bir nesne-i şerif yoktur.