Her ne kadar kâlbimin ağırlığı birbuçuk ton da olsa gönlüm bir türlü Paris Hilton'u çekmez herkes gibi. Hani nasıl derler, zevkler ve renkler tartışılmaz ama sonuçta bugün adını aldığı büyükşehirden resim paylaşırken kendisini de anmak istedi ben.
Paris turumuza Paris Hilton'dan başlıyoruz, kadın olandan değil, hotel olandan.
Sanırım zamanında Conrad Bey bir sürü hotel açmış Paris'te, çünkü elimi değdiğim yerde Paris Hilton çıkıyor.
Çok merak ediyor ben, acaba kadın olan Paris Hilton acaba hayatı boyunca hotel olan Paris Hilton'da hiç kalmış mıdır, yoksa dedesi kapısından içeri sokmuş mudur?
Efenim, Paris'in olmazsa olmazlarından biri Métro'sudur, ya da onların diliyle "Métropolitain"
Bizim daha yeni yeni bir şeye benzetmeye çalıştığımız sistemi adamlar yüz yıldan fazla zamandır hiç değiştirmeden kullanmaktalar.
Bizim İstanbul'a olan oranını görmek için haritayı tıklayın, veya RATP (ki kendisi Paris'in İett'si olur)
Resmi Web-Site'sine müracaat edin. (Fransızca ve İngilizce)
Size şimdilik sadece birkaç küçük resimle gezdirmeye çalışacağım, ama gelgelelim Paris de en az İstanbul kadar büyükşehirdir.
Bu gördüğünüz yol Paris'in ana caddesi, kısaca Şanzeli diye anılır.
Buna benzer bir cadde İstanbul'da da yaratılmaya çalışıldı ama ne kadar başarılabildiği çok meçhûl.
Şanzeli'den çıkıp Seine Irmağı üzerine gelmeye ve içindeki Vaporetto'larla gezmek size bir Boğaziçi havası değilse bile azıcık ırmak havası aldırıp serinletebilir.
Kim demiş ki İstanbul'dan başka şehirde ada yok diye? İşte Seine Irmağı'nın ortasında size koskocaman bir ada. Daha ne istiyorsunuz?
Bu gördüğünüzün ünüversüteyle alakası yok, burası Meçhûl Asker Anıtı, ama sanırım Fransızlar hırssız, çünkü bizim İstanbul Ünüversütesünün kapusunun şeklini aynen kopyalamışlar.
Bu gördüğünüz de Paris'in olmazsa olmazı Alexander Gustave Eiffel'in Fransız İhtilâlinin yüzüncü yılında diktiği kule.
Hem Paris'in hem de bütün Fransa'nın simgesi, üstelik dünyanın yeni yedi harikasından biri.
Bu gördüğünüz de Notre Dame Katedrali. Hani günümüzde hâlâ izlenen 1482 yılında yaşanan bir hikâyenin geçtiği yer.
Kilisenin kambur hizmetçisi oraya gelen çingene tayfasından bir kadına aşık olur, lâkin başrahip ve Parisli başka bir genç de aynı kadına aşıktır, işin tuhafı kadın da evlidir.
Burası da Paris'in kuş bakışı bir görünümü, ilerleyen zaman zarfında size edindiğim malûmatfuruşu da paylaşacak ben.
Olur da oraya gidersem kendi resimlerimi de eklerim.
Bu gördüğünüz yol Paris'in ana caddesi, kısaca Şanzeli diye anılır.
Buna benzer bir cadde İstanbul'da da yaratılmaya çalışıldı ama ne kadar başarılabildiği çok meçhûl.
Şanzeli'den çıkıp Seine Irmağı üzerine gelmeye ve içindeki Vaporetto'larla gezmek size bir Boğaziçi havası değilse bile azıcık ırmak havası aldırıp serinletebilir.
Kim demiş ki İstanbul'dan başka şehirde ada yok diye? İşte Seine Irmağı'nın ortasında size koskocaman bir ada. Daha ne istiyorsunuz?
Bu gördüğünüzün ünüversüteyle alakası yok, burası Meçhûl Asker Anıtı, ama sanırım Fransızlar hırssız, çünkü bizim İstanbul Ünüversütesünün kapusunun şeklini aynen kopyalamışlar.
Bu gördüğünüz de Paris'in olmazsa olmazı Alexander Gustave Eiffel'in Fransız İhtilâlinin yüzüncü yılında diktiği kule.
Hem Paris'in hem de bütün Fransa'nın simgesi, üstelik dünyanın yeni yedi harikasından biri.
Bu gördüğünüz de Notre Dame Katedrali. Hani günümüzde hâlâ izlenen 1482 yılında yaşanan bir hikâyenin geçtiği yer.
Kilisenin kambur hizmetçisi oraya gelen çingene tayfasından bir kadına aşık olur, lâkin başrahip ve Parisli başka bir genç de aynı kadına aşıktır, işin tuhafı kadın da evlidir.
Burası da Paris'in kuş bakışı bir görünümü, ilerleyen zaman zarfında size edindiğim malûmatfuruşu da paylaşacak ben.
Olur da oraya gidersem kendi resimlerimi de eklerim.