Bugün içinde yaşamaya çalıştığımız İstanbul bundan beşyüzaltmışiki yıl önce günümüzde adına köprü olan Fatih Sultan Mehmed tarafından tarihlerin yazılışları değiştirilerek sonsuza kadar bizim oldu.
Öncelikle bu kutsal ve mübârek gün kutlu olsun.
Bugünkü yazımda sizlere Bizans zamanının Constantinopolis'inin eğer bize geçmeseydi nasıl bir yer olabileceğine dair birkaç resimle küçük bir tura çıkartacak ben.
Facebok sağ olsun yine her zamanki gibi.
Şimdi şöyle bir şey var ki zaman gerçekten değişiyor her geçen dakika boyunca.
Resimlerin tamamını görmek için lütfen emeğe saygı olarak "
Buraya Tıklayın" ki 5486'ya muhalefet etmeyelim.
Yine de birkaç resim paylaşmak yasayı hiçe saydırmaz.
Efenim
Antoine Helbert sağ olsun işte bu yazımda konuğum oldu resimleriyle.
Belki tekrar olacak ama Constantinopolis'in genel bir görünümüyle başlıyoruz turumuza.
Tarihi yarımada, Hipodrom ve Sultan Ahmet karşınızda.
Bu resimde günümüzde çevresi binalarla dolan Çemberlitaş görülmekte.
O zamanlar koskocaman bir meydanmış, adına da "Forum Tauri" derlermiş, anlamı da "Öküz Meydanı" demek.
Aya Sofya. Günümüzün sürekli tartışılan yerlerinden. Hani camiye geri mi dönülsün yoksa müze olarak mı kalsın diye her kafadan seslerin çıktığı yer.
Ön planda yine Hipodrom görülmekte.
Bu resimde de günümüzde Çatladı Kapı olarak adlandırılan Bukoleon Sarayının ihtişamlı günlerine tanıklık ediyoruz.
Çatladı Kapı'nın hikâyesi de hakikâten Osmanlı İmparatorluğu zamanında fırtınalı bir günde bir kadırganın dalgalara karşı koyamayarak o zamanlar tam kıyıda bulunan kapıya bindirip çatlatması sonucu kapının adı Çatladı Kapı olarak kayıtlara geçmiştir.
Günümüzde ise bu resimde gemilerin olduğu yerden kocaman bir sahil yolu geçmekte.
Bizans İmparatorluk Sarayı.
Günümüzde ise bu sarayın bir kalıntısı bile kalmamıştır.
Constantinopolis fethedilip İstanbul olduktan sonra buraya fazlama uzak olmayan bir yerde Topkapı Sarayı inşa edilmiştir.
Bu resimde ise Hipodrom'dan günümüzdeki Eminönü taraflarına doğru bakıyoruz.
O zamanların zenginlerinin ve Constantinopolis'in ileri gelenlerinin ikâmet ettikleri semtler buralar.
İşte resmin sağ tarafında Topkapı Sarayının olduğu yer. O zamanlar her taraf binalarla kaplıymış meğersenem.
İşte böyle, bir zamanlar bizim İstanbulumuz bizim olmadığı zamanlar böyleymiş.
Tabi ki resimler gerçek değil, çünkü o zamanlar resim yoktu, kameralar yoktu, günümüzdeki hiçbir kolaylığımız yoktu.
Bütün bunların birer tasvir olduklarını aklınızdan çıkartmamanız gerek.
Yeni bir yazıda çenemizi dibimize vuruncaya kadar şen kalınız.