Bu Blogda Ara

Sayfalar

24 Ocak 2023

Bitirimlilik Unutulmuşluğu

 Bazı duygular ne kadar güzel olurlarsa olsunlar ve bazı hikâyeler birer Peri Masalını andırırlarsa andırsınlar, tıpkı biz yaşayan canlı varlıkların ömürleri gibi günü gelince sonlanmağa mahkûm olduğunun hakikâti hepimizce mâlumdur.
Ancak bazıları gerçekten çok kısa sürüyordu, tıpkı onbeş yıl önce yaşanan ve bir kısmını sizlere anlattığım yaşanmışlık gibi.
Onbeş yıl önceki bugünün öncesindeki gece delikanlı bir türlü uyuyamamıştı ve sabaha kadar kâbus görmekten bıkmıştı, sabah olsun Afyonu patlasın da sevgilisine anlatsın diye içi içine sığmıyordu.
Ancak aksi gibi delikanlının telefonunda o sabah kontörü kalmamıştı, alması da öğleyi ancak bulacaktı. Kendi şahsi bilgisayarı o zamanlar yoktu, İnternet Kafenin açılması da delikanlının mesaisiyle eş zamanlıydı.


Derken vakit Öğle Yemeği saatine geldiğinde sevgilisinden o uğursuz ileti yani aralarındaki sadece dört günlük süren sevgililik ilişkisinin bitmesi gerektiğini yazan ve delikanlıya Osmanlı İmparatorluğu Tokadı gibi yüzüne acı bir biçimde çarpan iletisi delikanlının telefonuna gelivermişti.
Delikanlı ise bu iletiyi okuyunca en az iki saat boyunca suspus olmuştu ve hiçbir şeye herhangi bir tepki vermiyordu, her ne kadar mantığı sevdiği kadının doğru ve haklı olduğunu söylüyorduysa bile duyguları tüm gücüyle hâlâ olayların nedenlerini sorgulamaktaydı.
Çünkü ilişkilerinin başından beri işbu hikâyedeki kadın kahramanı erkek kahramanının tüm karşı koymalarına rağmen ağzından girmiş burnundan çıkmış, olmadık sözlerle aklını çelmiş, bir şekilde delikanlının zayıf noktasını bulmuştu. Ve şimdi hiçbir şey olmamış ve aralarından hiçbir şey geçmemiş gibi davranıyordu.


Bizim delikanlı ise iletinin üzerinden üç saat geçtikten ve biraz sakinleştikten sonra kadına haklı olduğunu ve kendisi nasıl isterse öyle olmasını onun da istediğini yazan bir cevap yollamıştı. Ancak bir şartı vardı:
Cumartesi akşamı son bir defa buluşmak.
Ondan sonra hiçbir zaman o konuyu açmayacak ve aralarında son bir haftada geçen her şeyi unutacaktı. Her ne kadar sakindiyse bile cevabını yazarken hüngür hüngür ağlıyordu.
O akşamleyin her gün gittiği İnternet Kafe'ye bile gitmeden doğruca Homuna dönmüştü, gelir gelmez de hemen yatağına girip kendi kendine hayâller kurmak istemişti. Belki de sanki o günü yaşanmamış ve öyküleri Mutlu Son'la bitmiş gibi yaşanabilecekleri düşünüyordu.
O kısacık bir ay bile sürmeyen zaman zarfında birlikte yaşadıkları ve birbirleriyle yazıştıkları ve birlikte gittikleri her bir şey ve her bir yer o gece boyunca gözlerinin önünden bir türlü gitmemiş ve kadın kahramanı sanki odanın içindeymiş gibi hayâli olarak konuşuyor ve bir çözüm bulabilmeğe çalışıyordu.
Ama tüm bunlar nâfileydi, çünkü ortada bir gerçek vardı ve o gerçekten ikisi de kaçamazlardı.