Bu Blogda Ara

12 Nisan 2021

Ramézân-ı Şerif Ayı

Asıl bayram bir zamanlar daha doğrusu bizler özgürken Ramézân-ı Şerif Ayı'nın kendisiydi. Önce gökyüzünde Hilâl gözetlenir, çıktığı görüldüğünde kadıya koşulup Hilâl'in görüldüğü haber verilir, kadının verdiği ilâmla o gece sahura kalkılır ertesi günden itibaren Şevvâl-i Şerif Hilâline kadar otuz gün oruç tutulurdu.


Bir zamanlar İftar'dan Sahur'a kadar gerek Direklerarası gerekse mahâlli olarak çeşitli eğlencelikler düzenlenir, Sahur'a kadar hâlkın içinin geçerek uyuklamaması veya uyanabilmesi sağlanırdı.
Sahur'a kaldırmak için sokaklarda çeşitli maniler okuyan davulcular dolaşırlardı.
Davulumun ipi kaytan, Sırtımda var yepyeni mintan, Sen yatağında uyu sallan, Bak geldi gidiyor Ramazan.


İftar vakti yaklaştıkça evdeki en genç nüfus fırına pide almağa yollanırdı, tabi çocuklar Ramézân-ı Şerif Ayı'nın hikmetini bildiklerinden ekmek aldıkları günlerdeki gibi pideyi de kopartmazlardı.
İftar vakti geldi miydi akşam ezanıyla aynı anda top patlatılır ve mahâllenin cami-i şerifinin mahyaları da aynı anda yanardı.


Ancak tüm bunlara rağmen geleceklerimizin teminâtı olan çocuklar için Ramézân-ı Şerif Ayı'nın en güzel ve en akılda kalan olayı Karagöz ile Hacivat'ın başrolde olduğu gölge tiyatrosudur.


Bu anlattıklarımın çok büyük bir kısmı ne yazık ki geçmişteki sosyâl mesafesiz ve hep bir arada olduğumuz özgür günlerimizde kaldılar.
Bu yıl da tıpkı geçen yıl olduğu gibi ve önümüzdeki yıllarda da olacağı gibi Ramézân-ı Şerif Ayı'nın iftarlarını da sahurlarımız gibi yalnız başlarımıza geçirmek zorundayız.
Aslına bakarsanız esaret altında olduğumuz için oruç tutmasak bile olur çünkü esaret altındayken oruç tutmak farz değildir.


Hepimizin Ramézân-ı Şerif Ayı'mız Kutlu Olsun.
Sağlıklı günler mutlu yarınlar diler ben.