Hayatımız her zaman olduğu gibi tıkırında ve sapasağlam devam ediyor ya çok şükür, güllük gülistanlık "La Dolçe Vita" şeklinde yaşamaktayız.
Beş yıldan beri İstanbul'da metrolar hâriç olmak üzere devletimin son kalan treni olan banliyöler işletilmemekte çünkü inşşat faliyetleri devam etmekte.
İki adet sâhil otobüsü için ne kadar teşekkür etsek azdır.
İstanbul il genelinde arabaların bolluğundan dolayı bir yerden bir yere üçdört saatte gidebiliyoruz çok şükür, demek ki ekomoni tıkırında.
Duraklarda bizi gideceğimiz yere götürecek olan taşıtları bekliyoruz çünkü yolun tıkalı olmasından dolayı toplu taşıma araçları da zamanlarında gelemiyorlar ama ne gam hissediyoruz ki?
Çok şükür tıkabasa paket gibi dolmuş olan otobüslerimiz her türlü zor şartlarda bizi iki saatlik süre içerisinde gideceği yere kadar götürüp bir diğerine aktarmak için canlarıyla başlarıyla çalışıyorlar.
Sabahlardan akşamlara kadar bütün dükkânlar müşteri kaynadığı için aradığımız bir şeyi bulamama riskimiz de yok, nasıl olsa sipariş veriyoruz getiriyorlar.
Marketlerde çok şükür kasalarının önü kuyurk bekliyoruz, demek ki herkes aylık alışverişlerini rahatlıkla yapabiliyor, ekomoni tıkırında.
Mahalle aralarında kocaman kocaman kamyonlar çevredeki inşaatlara tuğla beton kum çimento gibi nesne-i şerifler taşıyorlar çok ama çok şükür.
Kentsel dönüşüm adı altında yakın bir zamanda yepyeni evlerimizde oturabileceğiz artık, ekomoni tıkırında.
Sabahları sekizde olmamız gereken dükkânlarımızdaki çalışma hayatına yetişebilmek için henüz güneş doğmadan yollara dökülüyoruz birer ikişer.
Gün boyunca bizim yapmamız için verilen işleri yetiştirmek için harıl harıl çalışıyoruz çabalıyoruz.
Gündüzler yetmediği için de akşamları gece yarılarına kadar dükkânlarımızda fazla çalışma yapıyoruz ve ustalarımıza birer dolar daha kazandırmanın peşinde koşturuyoruz.
Cumartesi günleri de akşamlara kadar bekliyor ve o haftaki yaptığımız işin hesaplarını toplamaya çıkıyoruz.
Alacaklılarımız da gün boyu çok iyi satış yaptıkları için bizim emeğimizin karşılığını bir tamam veriyorlar çok şükür, ekomoni tıkırında.
Acaba norminâlde çalışmadığımız Pazar günlerini de Tanrının dünyayı altı günde yarattığını ve yedinci günü dinlenerek geçirdiği için bizlere de kendisi gibi dinlenmemiz gerektiği öğüdünü tutmayıp da biraz daha çok çalışarak zaten tıkırında olan ekomonimizin tıkırını daha da fazla yerine getirmek için uğraşalım mı diye düşünmeden edemiyor ben şimdi.
Memleketin her yerine yeni yeni yollar yeni köprüler yeni tüneller yapılıyor.
Bunlardan geçebilmek için saatlerce bekliyoruz, geçerken de hem yakıt yakıyoruz hem de kallâvi miktarda bir ödemede bulunuyoruz.
Ancak ne olursa olsun orada bir köprü var uzakta ve o köprü biz geçmesek de o köprü bizim köprümüz olduğu için hep birlikte büyütüp semirteceğiz, ekomoni tıkırında.
Hayat ne tuhaf değil mi sevgili okuyucularım?
Biraz önce okuduğunuz hayat-i hakkâtiye hakkında ne düşünürsünüz ne dersiniz bilemez ben ama döviz her gün böyle zamlanarak ekomoninin çarkını tıkırında döndürmüyor mu sizce?
Evet bizim ekomonimiz o kadar tıkırında o kadar tıkırında ki büyük bir hızla meleketimiz büyüyüp zenginleşiyor ve yakında bir zamanlar bizi aralarına almaları için kapılarında yıllardan beridir yalvarıp durduğumuz Ewropa Birliği bizleri artık yavaş yavaş kıskanmaya başladı, çünkü dediğim gibi ekomoni tıkırında olduğu için refah ve mutluluk çok yakın bir zaman zarfında bizim yönümüze dönecek.
O zaman da dün bizi yalvartan ve bugün bizi kıskanan Ewropa Birliği yarın bizde gördüğü refah ve mutluluğu kendileriyle de paylaşmamız için bizleri aralarına almak için yalvaracaklar, çünkü bizim ekomonimiz tıkırında.
Uyu yavrum ninni uyutayım seni, renkli renkli sinemaskop avutayım seni.
Dandini dandini dastana danalar girmemiş bostana bostancı da kovuldu evdekiler turfanda.
Günlerin getirdiği mutluluk olsun, sevdiğin ve sevildiğin bir hayat sür bebeğim, günün dünden güzel olsun.
Anası babası dedesi ninesi dayısı ayısı onu çok severmiş ve bolca öpermiş.
Dandini dastana dinolar bostana iyi bak hastana sor beni ustana.