Bu Blogda Ara

13 Ekim 2014

Cahvais Stayl

Dün kahveden bahsetti ya ben size, şimdi bir de kahvedekilerin tarzlarını da yazmak farz-ı ayn oldu.
Malûm-u aliniz ki kahve içmek bir sanattır, üstelik de kültürdür.
O tarz yerlerde oturabilmek için kahvenin hakkını vermek gerekir, yani şık olmak lâzımdır.


Bizde daha yeni yeni oturuyor bu alışkanlık ama sanırım güne kahve dükkânında bir gazete okumakla başlamak kadar değişik bir tecrübe yoktur sanırım.


Hangi çeşit ve hangi taddaki kahveyi içtiğini bilmiyor ben güzel kız, ama siyahlar içinde sanki bir dünya güzelisin.
Yanında Chanel'in çantasıyla nerelerden gelir nerelere gidersin?


Bizim buralarda kaldırımlarda kahve servisi sistemi pek oturabilmiş değil ama sanırım Ewrupa bu konuda bizden hayli ileride, bir de bizim usül pişirebilseler şu kahveyi tam süper olacak kanımca.


Kahve sokakta değil, Devletimin Trenlerinde de içilir, gerçi bu resimdeki çay ama olsun, çay da ayrı bir kültürdür, bu konuya başka gün değinecek ben.


Gönül birilerini ister kahveler bahane derler, zaten kahve öyle salozca sorular sormaz, kahve sizi anlar.
İşte bu yüzden kahve biraz da yalnızların içeceğidir.


Bu yazı kahve değil de moda yazısı olsaydı bu resimde eleştirecek bir çok şey bulurdu ben, ama yolda yürürken kahve içmeyi de hiç denemedi ben.


Belki Ewrupalılar arasında çok moda olabilir ama o moda henüz Kapıkule'den Türkiye Cumhuriyeti sınırları içine girmedi.


Tabi yolda yürürken ellerinde kartondan kahve bardakları olanları unutmadık, onlar da apayrı bir modayı temsil ediyorlar.


Genel olarak iş hayatında rastlanır bu tarza, çünkü hepinizin malûmudur ki iş beklemez, önce iş sonra keyif düsturu yüzünden ellerinde kahvelerle gezen insanlara yakında alışabilecek sanırım biz.


Bir de böyle bir pozu Kristina Bazan da verdiğine göre tehlikenin farkında mısınız?
Sanırım kendisi çok yoğun çalışıyor bu aralar, hak vermek lâzım.


Bu gidişle Starbaks bence sokaklarda satmaya başlasın kahvelerini, zira yolda yürürken kahve içenler çoğalıyorlar.


Bir de kahve molasının sonunda içilen kahvenin maddi değeri manevi değerinin yanında gözyaşları içinde kalır.


Biz kalkıp dükkândan ayrıldıktan sonra bile başkaları gelir ve yine dükkânın kazancına daha da fazla katkıda bulunabilirler.


Dükkânın müşterileri sürekli değişir, ama masalar birer canlı tarihtir, dillerinin olmaması sorun değildir, ama birçok yaşanmışların şahitleridir.