Bugün benim gelmesi için her zaman sabırsızlıkla beklediğim Ramézân-ı Şerif ayının ilk günü ve ilk sahur saati, yani İmsak Vakti.
(Bu değer en Doğu'daki vilâyetimiz olan Kars için geçerlidir.)
Allah-u Te'âlâ işbu yazıyı şu anda kıraat eyleyen hepimizi yeniden Ramézân-ı Şerif'e eriştirdi hamd olsun.
Herkes genelde Ramezân Bayramında kutlama yapar, ancak bayramın mutluluğun paylaşımın aslı Ramézân-ı Şerif ayının kendisidir.
Çünkü bizzat Hazret-i Muhammet'in bir hadis-i şerifinde "İnsanlar orucun faziletlerini bilseydi bütün yılın Ramézân-ı Şerif olmasını arzu ederdi." diye buyurmuştur.
Başka bir sohbette de "Gökyüzünün kapıları Ramézân-ı Şerif'in ilk gecesi ardına kadar açılır ve son günün gecesine kadar kapanmaz." diye buyurmuştur.
Ramézân-ı Şerif hepimizin mâlumu Hilâl'in görülmesiyle başlar.
Eski zamanlarda her köyde her şehirde en yüksek tepelere çıkılır, Hilâl'i gözetlemeye çalışılırdı.
Eğer gözetleyenlerden herhangi biri Hilâl'i görürse koşar kadıya haber verir, kadı da sorar soruşturur ve başkaca şahit de arar, onların da şehâdetiyle "Madem Hilâl görüldü, bu gece Terâvih kılına, sabah da Ramézân-ı Şerif orucuna niyetlenile" fetvasını çıkartırdı.
Ramézân-ı Şerif ile ilgili sözler söylemekle tükenmez, ben içlerinden kısa bir özet yapıyorum.
İmam Sadık'ın dediğine göre "En faziletli cihat sıcakta oruç tutmaktır."
Çünkü herkesçe mâlum, Ramézân-ı Şerif ve diğer tüm dini günler Ay Takvimi'ne bağlıdır, Ay Takvimi ise günlük hayatta kullandığımız Güneş Takvimi'nden on gün kadar daha kısadır, yani her yıl tüm dini günler on gün kadar geriye doğru sayar. Daha kolay anlaşılması için bir örnek vereyim, bu yıl bugün Ramézân-ı Şerif'in ilk günü, gelecek yıl ise yaklaşık onuncu günü olacak, bir dahaki yıl yirminci günü, öyle öyle gidecek.
Bunun sebeplerinden biri Dünyanın Kuzeyinin ve Güneyinin aynı günlerde farklı mevsimleri yaşamasındandır. İlkokulda öğrenmişizdir, Kuzey Yarımküre Yazı yaşarken Güney Yarımküre Kışı yaşar. Dünyanın her koşulda tamamının aynı günü yaşadığı sadece iki günü vardır, Yirmibir Mart ve Yirmiüç Eylül. Ancak burada bile bir ayrılık vardır, bugünlerden aynı biri bir tarafta İlkbaharın müjdecisiyken diğer tarafta Sonbaharın müjdecisidir.
Paskalya veya Zadik de Kuzey Yarımküre için İlkbahar iken Güney Yarımküre için Sonbahar demektir. Yılbaşı da Kuzey Yarımkürede Kışın Güney Yarımkürede Yazın kutlanır.
Yani ne olursa olsun her şey birbirine bu şekilde bağlıdır. Bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir.
Ben daha fazla coşmadan konunun dışına çıkmayayım, sözleri toparlıyorduk.
Yine Hazret-i Muhammet'in bizzat söylediği "Cennet her yıl Ramézân-ı Şerif'in gelişiyle süslenip ziynetlenir" ve "Oruç da nemaz gibi kul ile Allah-u Te'âlâ arasında bir ibadettir, Allah'tan başka hiç kimse onu bilemez." buyruklarından da anlaşılacağı üzere dinde zorlama yoktur.
Buna rağmen İmam Sadık'ın belirttiğine göre "Allah-u Te'âlâ orucu zengin ile fakir eşit olsunlar diye farz-ı ayn kıldı."
Ancak işbu lâf-ı şerife rağmen dünyada yaşananlar ortada. Kimileri malı hamuduyla götürüyor, kalanlar da bir lokma ekmeğe muhtaç.
Sırf şu zenginlerin gittiği hotellerdeki iftar menüsünü ve iftar çadırlarındaki iftariyelikleri karşılaştırın, ne demek istendiğini şıp diye anlarsınız.
Tüm bu yazdığım sözlerin özetlerinden biri olarak İmam Bakır'ın tarihe kaydettiği bir söz daha ekleyeyim, bugünü ve bu yazıyı burada nihâyete erdirelim:
"Her Kışın Baharı vardır, Kur'an-ı Kerim'in Baharı da Ramézân-ı Şerif'tir."
Dileyelim Allah hepimize hayırlı oruçlar nasip eylesin, bizleri korusun, bizleri hidayete eriştirip mutlu kullarından kılsın.
Kısacası Sevgililer, Ramézân-ı Şerif Ayımız Mübârék Olsun.