Bu Blogda Ara

Sayfalar

11 Ocak 2009

Issız Adam

Hava bugün bayağı bir kapalı, ee tabi ne olucak, Cumartesi günü güneş çıktıydı ya, üç dört saat bile görünse yeter. Bugün de saklansın bulutların ardına, bir tatil de güneş yapsın :-)
Sağdan soldan rüzgar essin, sen açık bir mekanda ol, hemen kendini kapalı bir mekana atmak istersin, çünkü bu hava geçen eski yılların soğuklarına hiç bir şekilde benzemiyor :-(
Biz de hiç hesapta olmamasına rağmen çok uzun zamandır yapmamış olduğumuz -en azından kendi açımdan- ve son zamanlarda herkesin dilinde bir fenomen olan Çağan Irmak'ın son filmi "Issız Adam"ı sinemada izlemeye karar verdik bir anda :-)

Aslinda filmler hakkında fazlama yazı yazmam, yazıcak olsam da tam yazarım.
Ama bu seferki insanın içini cızlatıcak kadar konusu beni bir anda sardı sarmaladı ... Belki kendimden de bir şeyler buldum, hatta ıssız adamın yerine de koydum bir aralık kendımi, fakat her şeye rağmen son onbeş dakkasındaki sahne benim hayatımda gerçek olsa ben onu öyle yapmazdım kendi hayatımda, en azından aradaki sevgiye sahip çıkardım, sonu ne olursa olsun :-(
Bilmiyorum, bu da benim kendi görüşüm ve fikrim, herkesin kararı elbette ki kendisine ayittir, bu kadarına karışamam. Ama bu şekilde birbirini seven ve aradan geçen beş kocaman yıla rağmen birbirlerini unutmayı başaramamış iki insan, ikinci bir şansı hak etmiyor mudur dersiniz?

Ben Ünüversiteye gitmedim, Sinema Eleştirmeni değilim, hatta Aşk konusunda fazlama bir bilgiye dahi sahip değilim, hele de Piskoloji konusunda hiç :-(
-Çünkü ünüversite meezunu olduğu halde yedi kere sekizin ellialtı ettiğini bilmiyen tanıdıklarım var hayatımda, fakat konumuz şimdilik bu değil, buna da bir başka yazımda değinirim- :-)
Bence bir çok kendini Sinema Eleştirmeni sanan bazı yazarların atladığı bir konu var:
Bazı filmler ve kitaplar vardır, içeriği üç kelimesiyle beşbin konuyu çağrıştırır. Issız Adam da bu kategoriye dahildir. Bu itibarla belki gerçeği vardır bilmem ama kurgu olan hikayenin "Tez Konusu" olarak değerlendirilebiliceğidir.
Şahsen ben olsun, yanımdaki arkadaşlarım olsun, hatta salondaki diğer misafirler olsun oldukça memnun ayrıldılar salondan. Bu vesile ile çoklarımızın arkadaşlarımıza tavsiye edebiliceği bir film :-)

Son sözüm de filmin yapımında ve yayınında emeği geçen arkadaşlarıma:
Menfaatlerin sevgiyi yavaş yavaş köşeye sıkıştırdığı günümüz dünyasında bir parçacık dahi olsa gerçek sevginin var olduğunu, bunun da nerde ne zaman ve kiminle yakalıyabiliceğimizi bilemiyiceğimizi, fakat sornadan ikilem içinde kalınınca acıklı olaylar sonrasında bile her şeye rağmen aşkın ölmediğini bize kanıtlıyabildiğiniz için teşekkür ederim.
Fakat yine de filmin sonunun "Mutlu Son"la bitmesini tercih ederdim, çünkü Yeşilçam'da bir kural vardır:
Hikayenin sonunda ya tüm kahramanlar yada bir tanesi Hakkın rahmetine kavuşur, veya hikaye mutlu sonla biter :-)