Ben gezginimdir. Mümkünatı olan her fırsatta kendimi bir yerlere götürmüşümdür mutlaka.
Genelde yeni yerleri keşfe çıktığım o kadar çok vakidir ki sayısı saymakla bitmez.
Bu sefer size yurdumuzdan bir araştırmayı anlatacak ben.
Memleketimizde yaz tatiline çıkanların yüzde altmışı akraba ziyaretlerine gidiyor ve hotel ya da pansiyon yerine onların evlerinde kalıyorlarmış.
Türkiye Cumhuriyeti'nde akrabalık bağlarının inanılmaz gelişmişliği ve dinin de bir emri olduğu göz önüne alındığında bu oran hiç ama hiç azımsanamayacak bir seviyede.
Seyahâte çıkış sebeplerinden ikincisi yüzde otuzluk bir oranla benim de bu dilime dâhil olduğum gezmek eğlenmek ve keşif yer almakta.
Evliya Çelebi bir gün rüyasında Hz. Muhammet'i görür, ondan şefaât dileyeceği yerde dili sürçerek "Seyahât ya resûl Allah" der.
Hz. Muhammet de "Peki, sana hem ahirette şefaâtçi olacağım, hem de Allah'tan seyyah olmanı dileyeceğim" buyurur.
Evliya Çelebi bu buyrukla hayatı boyunca ha babam gezer, gezdiği gördüğü yerleri ise bir defterde toplar.
İşte her zaman tartışılan ve günümüz gezginlerinin ilk başvuru kaynağı olan "Seyahâtname"nin hikâyesi budur.
Üçüncü sırada ise yüzde beşbuçukluk bir oranla sağlık yer almakta.
Malûm-u aliniz Anadolu toprakları şifalı sularla kaplı, temiz havası ve bol güneşiyle aslında dünya üzerinde kendi kendine yeten birkaç yerden bir tanesi, ama bunu lâyıkıyla değerlendiremiyoruz o apayrı bir konu.
Geçen yaz seyahâte çıkanların oranı bir önceki yıla göre yüzde yedi artmış.
Hâlkımızın çıkığı bu seyahâtlerde ortalama olarak adam başı üçyüzyetmişyedi lira harcandı.