"Sen Hayko olmalısın herhâlde galiba sanırsam?"
Çok tuhaf, benim adımı bildi, sanki beni çok iyi tanıyor gibiydi, ama ben değil onu, ona benzeyen bir kişi dahi tanımıyorum, bu sefer çuvallama sırası bana gelmişti.
Tuhaf bir bakışı vardı kızın, henüz arkadaş olmadığımız hâlde bana güven verecek. Fakat ona beni nasıl tanıdığını soramıyorum cesaretimi toplayıp :-(
Bir anda "Sus" gelmişti bana, kendimi toparlamamı sağlayan onun soğuk nefesi olmuştu:
Bir anda "Sus" gelmişti bana, kendimi toparlamamı sağlayan onun soğuk nefesi olmuştu:
"Lütfen üfleme böyle, beni üşütüyorsun!" dedim heyecanla.
Birden ayağa kalkıp yanıma geldi:
"Böyle incecik giyinirsen ben seni daha çook üşütürüm ..."
Aslında al başına belayı, çünkü üzerimde incecik bir "Thea Shirt" ve bir de "Short Trouser" haricinde hiçbir şey yoktu ... Kısacası üşümeyi sanırım biraz da ben istiyordum.
Çantasını açtı, elinde korkutucu cinsten bir paket vardı:
"Sana bundan vermek istemiyorum, beni istemediğim şeyleri yapmaya mecbur bırakma!"
Ben bir çığlık attım, fakat beni duymadı bile:
"Çığlıkların beş para etmez, şu sırtına bir şeyler al!"