Bu Blogda Ara

Sayfalar

12 Ağustos 2010

Sıcaktan Bunalmış Bir Yazı

Facebok'ta dolaşıyorum, bir baktım yine damar konular gelmiş gündeme ...
Bu da bugünkü söylemlerim ve izleklerim, beğenmemekte serbestsiniz kanımca:

"Aslinda insanlar seni hayal kırıklığına uğratmıyor, sadece sen yanlış insanlar üzerine hayaller kuruyorsun ... Dostluklar aşklar seni vurmuyor, onların eliyle sen kendini vuruyorsun."

Doğru sözlere ne hacet?
Hayatın kendisi zaten yanılgılar ve deneme yanılma yöntemi değil de nedir?

Çünkü hayatta edindiğimiz tüm tecrübeler yediğimiz ve yemeye devam edeceğimiz kazıkların birleşkesi olduğu hakikati gün gibi aşikar, bu bağlamda eğitimde ter dökmeyen savaşta kan döker.
Hani bir zamanlar hepimizin henüz kırılmayan hayalleri vardıysa, ki bu hayalleri kurarken hepimiz birer ufaklıktık, masumiyetin tüm çıplaklığıyla hayatımızın bir numaralı amaçlarındandı.

Sonra büyüdük (hay büyümez olsaydık) bu sefer de çevremizdeki herkesle ilgili olumlu veya olumsuz, ilgili veya ilgisiz bir sürü duygular ve hayaller gelişti.
O zamanlar hangimiz çevremizdeki güzel bir kıza ya da yakışıklı bir oğlana aşık olmadık acaba?
Tek taraflı veya karşılıklı, hiç fark etmez.
Bu kişi gerçekte imkansızlardan mıydı, o da önemli değil.
Sonuçta bu ilişki kırıldı mı kırılmadı mı?
Hangimiz o günlerdeki "Büyük Aşk"ımızla günümüzde dahi sevgiliyizdir sizce?

Aşktan vaz geçtim, o zamanlar çok samimi ve çok sıkı fıkı olduğumuz kişilerle şimdi hala eskisi gibi olmayı becerebiliyor musunuz?
Ben pek sanmıyorum.
Çünkü geçen zaman insanların aralarındaki ilişkiyi de değiştiriyor, hatta bazen çoğaltsa da çoğu zaman azaltıyor.

Hele günümüzde ...
Eskiden bir illişkiyi ayakta ve canlı tutabilmek zordu.
Ya birbirimize mektup yazacak, sonraları telefon açacak, ya da eğer birbirimize yakınsak ziyaret edecektik. Tüm bunlar hem zahmetli, hem de uzun vadeli bekleyişleri beraberinde getirirdi.

Oysa şimdi?
Önce cep telefonu, sonra bilgisayar, şimdi de I Phone aradaki mesafeleri kaldırdı.
Ama bu sefer de birbirimizin hayatlarını didikleme fırsatını da ayaklarımızın altına kadar serdi.
Bunun yüzünden tüm sırlar gizemini kaybetti, ilişkiler monotonlaştı :-(

Benim görüşüme göre:
Bir ilişkinin canlı kalması için karşınızdaki kişinin bir gizemi olmalı. Her buluşmanızda da bu gizli gizemlerden birini çözmeye çalışmalısınız.
Hani her zaman sorarlar, "Aşkın Tarifi"ni, işte cevabım:

"Aşk karşılıklı gizemdir. Her gün keşfedicek bir yanınızın olması ve her ikinizin de bunu ortaya çıkartabilmek için çabalamanız aşkın gerçek gücünü kanıtlar."
Öyle ya, eğer birini seviyorsanız onu özgür bırakın. Eğer o da sizi seviyorsa zaten size her türlü geri dönecektir.

Bugünlük yazım bu kadar, ama aşk bitmez, yıllarca konuşsak dahi bitmez, çünkü günümüze kadar hiç kimsenin çözemediği bir konuyu tek başıma nasıl çözeceğim?