Bu Blogda Ara

02 Ağustos 2011

Evlilik

Ay walla gerçekten bıktım bu mevzuattan, beni öyle bir baydı ki, ama ısrarla karşıma ısıta ısıta çıkıyor.
Şimdi de Hüseyin Avni Danyal altıncı kez evlenmiş, Allah mes'ud eylesin, ama kalkmış "Otuzbeşinden önceki evlilikler geçerli sayılmasın ve evlenme yaşı otuzbeşe yükselsin" diye beyanat vermiş.
Bir de meclise yasa teklifi sunucakmış işbu mevzuat-ı hususiye hakkında zat-ı şahaneleri.
Çünkü otuzbeş yaşından sonra insanlarda bir olgunluk hasıl oluyor, bunu herkes biliyor.

Her ne kadar bu beyanat san'at camiasını böldüyse bile bendeniz "Geç evlilik doğru" diyen Saba Tümer, "Pişman olan çok" diyen Vatan Şaşmaz, "Hata yapıyorlar" diyen Yeşim Salkım ve "Yirmide evlenmeyin" diyen Seren Serengil ile birlikte "Genelleme olmaz" diyen Pınar Altuğ, "Yaşla ilgisi yok" diyen Tamer Karadağlı ve "Neden şimdi" diyen Sibel Barış'a karşıyım.

Ha, şimdi burda sapla samanı ayırmalıyım, karşı olduklarım kişiler de doğru bir şeyler söylüyor. Ama hayatın tüm zevklerini çıkarmadan ve sanki aceleleri varmış gibi daha askere bile gitmeden evlenenlere de pek sağlıklı bakamam. Çünkü gerçekten gençlik yaşlarımızda çok ani kararlar verebiliyorlar. Sonra da pişmanlıklar başlayınca soluğu mahkemede alıyorlar. Evlilik sanki çocuk oluncağıymış gibi, olmaz da yürütemezsek boşanırız mantığı, boşanınca eski eş, eski kaynana, eski kayınbaba, eski kayınbirader, eski bacanak, eski baldız, eski görümce gibi ünvanlar çıkıyor.
Gelelim zurnanın zartladığı bir yere:
Bir insanın eski annesi, eski babası ve eski oğlu veya eski kızı olur mu?
Biz bir kere evlenebiliceğini gördük, nasıl insanın eski oğlu olamazsa eski babası olamaz, kaynanaya anne, kayınpedere baba demeyi öğrendik, işte böyle.
Bu da boşanmanın sonucu işte ...
Ben iyi ki Hüseyin Bey'in söylediği yaşa henüz erişemediğim için evlilik hadisesi geçmedi başımdan. Evlenmediğim için de boşanmadım tabi ...
Ya evlenmeyi ister miyim?
Açıkçası şimdilik hayır, ama hayat karşıma neler çıkartır bilmem.
Kısacası altı bilinmeyenli denklem.