Bu Blogda Ara

Sayfalar

14 Aralık 2010

Müziğin Kaldırma Gücü

Bu aşağıdaki okuyacağınız yazı bu kez benim yazım değil, fakat yazdıklarımız o kadar birbirine benziyor ki, paylaşmadan yerimde duramazdım.

Müziğin kaldırma gücü olmasaydı, hayat hepimizi yere yapıştırırdı. Öyle ağır gelirdi ki bazı duygular, melodilerle bas bas dışarı bağırılmasalar.
Şükür ki, şarkılar bize böyle hisseden'in sadece biz olmadığımızı hatırlatırlar.
Yolda yürürken, bize ritim tutar, kulağımıza aşk masalları fısıldayarak bizi avutur, elektrikli gitarlarla bizi isyana çağırırlar.
Ya da mesela Bach gibi bir anda her şeyden bahsederler.
Ne yaparlarsa yapsınlar, mutlaka halimizden anlarlar.
Bazılarını duyunca ağlarız. Bazı albümler, bir sürü anahtarı olan anahtarlıklar gibidir. O dönemki bütün kilitlerimizi açarlar. Ruhumuzun koridorlarında cirit atarlar. Kimsenin girmediği odalarda, çapkın çapkın dans ederler.
Kimsenin en sevdiği şarkı aynı değildir. Çünkü kimse aynı değil.
Herkesin tıpkı kendine sakladığı küçük ‘kendi'leri gibi, gizliden gizliye sevdiği şarkılar da vardır. Seviyor işte ne vardır!
Bir duyuşta ağlatır, bir vuruşta hoplatırlar. İnsafları yoktur. Ağızdan lafı alırlar. Tam öyle diyecektim dedirtirler. Hah, buydu işte hissettiğim dedirtirler. Bizi herkesten, annemizden, babamızdan, arkadaşımızdan iyi tanırlar.
Bizim hiç yaşayamayacağımız şeylerden, hiç gitmeyeceğimiz yerlerden bahsederler.
Aslında biz de o kadar ileri gitmek isteriz de işte, cesaretimiz yoktur. Müzik, kollarımızı havaya kaldırır ve biz o duyguya teslim oluruz.
Müzik olmasa, birbirimizi tanımasak da hep bir ağızdan söyleyebildiğimiz bir şeyimiz olmazdı.
Affetmemiz, öpüşmemiz, hatırlamamız ve zıplamamız azalırdı.
İyi kötü bir dansımız olmazdı. Her şeyin gücü azalırdı.
Müziğin kaldırma gücü olmasaydı, senin de kaldırma gücün olmazdı.
Olur demeyin sakın, olmazdı.

Eğer müzik olmasaydı ben de bu satırları yazarından araklamazdım.
Teşekürler Nil :-))