Bu Blogda Ara

Sayfalar

27 Ekim 2009

Bir Dolmamış Manzarası

Sabah ... Saat bilmem kaç suları ... Dolmuşa binicem.

Ön koltuk fiziken boş, ama dolu olduğunu söyliyen birisi çıktı ...
Çıkabilir, normaldir ... Burya kadar eyvallah ...

Ben de arka koltuğa oturuyorum ... Bekliyoruz ... Derken birisi daha geliyor ...
Öndeki oturan adam diyor :
"Beşer Lira verip kalkalım mı?"

Buyur babam burdan yak.
Hade saat çok geç falan olsa neyse de, mantıklı bir zaman ...
Ben de :
"Şimdi birisi daha gelir." diyorum ...
Demeye kalmadan da geliyor netekim, fakat ilk gelen de, ikinci gelen de binmiyor ...

Öndeki adam başlıyor söylenmeye ...
Vay efendim bir lira neymiş?

Sorna efendim kızın biri geldi yanıma oturdu .. Bu amacam da öne oturdu ... Fakat hala bir yandan da beni şikayet ediyor aklınca ...
"Beyefendi Bir Lirayı vermeyi kabul etmedi."
Ben tek kelime konuşmuyorum.
"Bu bey yüzünden bu ikisi de bekliyor." diye ilave ediyor.

-Sanki Dolmuş Üç Kişilik de-
Dolmuş dediğn Dört Kişi kalkar, fiyatı da adam başı Dört Liradır.
Dört kişi adam başı dört liradan Onaltı Lira eder, bu adamın dediği şekilde gitsek Üç kişi adam başı Beş Liradan Onbeş Lira eder ...
E, hani geri kalan Bir Lira?

Bir Liraya ne oldu, yoksa Şöförün cebinden mi çıkıcak?
Kaldı ki ben bu adı geçen "Bir Lira"yı kazanabilmek için kaç adet takla attığımı sen biliyor musun be adam!
Eğer sabah dolmuşla gidiyorsam o da sadece yorgun olduğum ve azcık daha uyuyabilmek için.

Aynı yolu Devletimin Treni ve Belediyemin Otobüsü hal-i hazırda Bir Buçuk Liraya zaten götürüyor.
Tren zaten sabah tıklım tıklım dolu geliyor, onu bir geçiniz ...
Otobüs ise bir gün var, başka gün yok :-((
Ben de mecburan dolmuşa binmek zorunda kalıyorum, aradaki İkibuçuk Lirayı da yemek paramdan düşüyorum ...