Bu Blogda Ara

Sayfalar

11 Ekim 2014

Ondan Zarar Gelmez

Eğer dünyaya erkek olarak gönderildiyseniz işiniz zor. Hele de en iyi arkadaşınız bir kadınsa.
Bu yazımda size "Kızların Erkek Kankaları"nı anlatmaya çalışacak ben.

1. Kızlarla konuşurken kulaklarına kadar kızarırlar.

2. Kızların yanında asla küfür etmezler. Ola ki biri etsin, hemen "Beyler ayıp oluyor ama" diyerek çıkışırlar.

3. Kızların her anlattığı şeyleri büyük bir dikkâtle dinlerler.

4. Genelde de içlerinden geçenleri değil, kızların duymak istediklerini söylerler.

5. Kızların yakınlaşmalarına, dokunmalarına ve dizlerine yatmalarına karşılık en ufak bir tepki vermezler.

6. Kızların bile unuttukları ve aradan aylar bile geçmiş olsa onların sorunlarını hatırlayıp düzelip düzelmediğini sorarlar.

7. Yabancıların "Friendzone" dedikleri alanın yılmaz bekçileridirler.

8. Arkadaşlıkları boyunca Facebok İnstegram veya Twitter resimlerine sadece "Canım kardeşim" tarzı eteketlenmeye mahkûmdurlar.

9. Diğer erkeklerin "Asıl böylelerinden korkacaksın" dedikleri kişidirler.

10. Kızların yaşadıkları aybaşı sancısı veya ağda mı jilet mi tartışması konusunda kızlardan daha fazla malûmatfuruş sahibidirler.

11. Kızların erkek arkadaşları tarafından asla sevilmez ve hoş karşılanmazlar.

12. Kızlar arasındaki kavgalarda da genelde arabulucu rolünü üstlenirler.

İşin gerçeği nedir biliyor musunuz?
Ateş ve barut asla yan yana durmaz. Ateş barutu patlatır, soyut anlamda da, somut anlamda da.
Anlayan anlasın, ben daha fazla yazmayacağım artık.
Ama bir zaman gelir, kız tarafı bu muhabbetten sıkılır ve oğlanı terk edip gider arkasına bile bakmadan.
Ve işte bir "Issız Adam" daha gelmiştir. Hayırlı olsun.

Cumtesi

Hafta sonu geldi yine, tabi her zamanki gibi yalnızım.
Sevmemeye başladı ben Cumartesilerini.
Zaten güneş de gitti, hava bulut kaynıyor, kaynaması bir şey değil, yağsa bilecek biz ki dürüsttür, herkes bilir ki ben dürüstsüzlüklere hiç ama hiç gelemem.


Hiç bu isimde bir dükkân göreceğiniz aklınıza gelir miydi?
Bendenizin de bir saat eveline kadar avdet eylemezdi ama gözlerim buna da temaşa eylediğine göre demek ki mevcudmuş.
Burası İngiltere'de bir yer, ama aramak gerek. Hakikâten var mı?
Asıl önemli soru eğer essahtan varsa nasıl bir yer?


Ne kadar tuhaf bir lokomatif değil mi bu? Üç vagondan oluşan, sanki ramfor ihtiyacı sağlamak amacıyla araya güçlendirici yerleştirmişler gibi.
Böyle bir lokomatifi de gördü ben ya dünya üzerinde, artıkım hakkın rahmetine kavuşsam dahi bir herhangi gam yemez ben.
Haftasonunuz bereketli olsun, gözünüz aydın kulaklarınız manisa yanaklarınız denizli burnunuz da izmir olsun canlarım benim.

Üç Harfli Stayl - 1972

Bazen bir resim görürsünüz bir dergide, sizi alır uzaklara götürür. Geçmişte yaşanan bazı güzel günlere ve yaşanması mümkünken yaşanamamış bazı duygulara. Hele bir de hayatınızda yarım kalmış bir öykünüz varsa ve bu öykü günümüzde kâlbinizi acıtıyorsa.
Hani güftesini Çiğdem Talu'nun yazdığı bir şarkı vardır Melih Kibar tarafından bestelenen. Aslında çok vardı ama içlerinden bir tanesi özeldir, geçmişi anlatır size.
Tabi o şarkıya Erol Evgin'in sesiyle hayat verdiğini söylememe sanırım gerek yok.

İşte bu tarz duygularım zaman zaman ağır bastığı içindir ki çok fazla resim çekmek istemem, çekilmek de istemem, ama çekilirsem ve çekersem tam çekilirim. Fakat sonradan bu resimlere bakar mıyım derseniz, bu soruya cevap vermeyi çok da istemiyor ben açıkçası.


Hemen söyleyeyim bu resim 1972 yılının Temmuz sayısından kalma bir Vogue Dergisinin İtalya versiyonunda Norman Parkinson tarafından çekilen ve modelliğini Apollonia'nın yaptığı yaz modası sayfası.

İşte size demin bahsettiğim meşhur şarkının güftesi:
Seni düşündüm dün akşam yine
Sonsuz bir huzur doldu kâlbime
Bir de kendimi düşündüm sonra
Bir garip duygu çöktü omzuma
Hani ıssız bir yoldan geçerken
Hani bir korku duyar da insan
Hani bir şarkı söyler içinden
İşte öyle bir şey
Hani eski bir resme bakarken
Hani yılları sayar da insan
Hani gözleri dolar ya birden
İşte öyle bir şey
Hani yıldızlar yanıp sönerken
Hani bir yıldız kayar ve insan
Hani bir telaş duyar ya birden
İşte öyle bir şey
Hani bir yağmur yağar da bazen
Hani gök gürler ya arkasından
Hani şimşekler çakar peşinden
İşte öyle bir şey
....

10 Ekim 2014

İspanyol Paça - Erkek

İspanyol Geniş Paçalar o zamanlar sadece kadın modası değildi, erkekler de aynı tarzı giyiyorlardı.
Zaten 1970'li yıllarda moda sanayisi iyice saçmalamıştı.
İşte size geniş paçaların erkekler arasındaki görüntülerinden bir demet.


O yıllarda pantolonlar yüksek belliydi, günümüzdekiler gibi düşük bel çıplaklık sayılıyordu.
Aslında yüksek bel pantolonda olması gereken bir özellik, ama göğüs hizasına kadar değil herhâlde galiba sanırsam.
Çünkü yüksek bel beli korur. Ama gel de bunu günümüzün modacı geçinenlerine anlat.


O yıllarda kare desenli bir takım elbisenin içine boğazlı bir kazak giyseniz hiç kimse sizi yadırgamazdı.
Çünkü mutlaka kravat takmak gibi bir zorunluluğunuz yoktu.


Bu resim sanırım kızlı erkekli bir resim, yüzlerindeki makyajdan hangisinin kadın hangisinin erkek olduğu çok fazlama belli olmuyor. Ayırd etmeyi becerebilenin bana yardımcı olmasını isteyerek bu resim hakkındaki yorumumu bitirdim.


Bu resim ise sanırım bir ev partisinde çekilmiş, çünkü o yıllarda ev partileri insanların hayatlarında önemli bir yer tutardı, düşünün internet henüz dünyada yoktu ve televizyon kısıtlı sayıdaydı.
Sanırım bu resimde paçalar biraz uzun gelmiş ki iki tanesi kıvırmışlar paçalarını.
1973 Kış modası olduğunu Pinterest'teki kaynağında buldu ben.


Kızlı erkekli bir resim daha, bu sefer bir müsabakaya hazırlık sahnesi işlenmiş Seventeen Dergisi tarafından, turuncu pantolonlar kadınlara çok güzel gitmiş ama erkekler açısından fazla uyduklarını söyleyemeyecek ben.


Ve işte geniş paça pantolonları hayatlarımıza sokan ikili, solda Cherlyn La Piere Sarkisyan, sağda da Michael Jackson. Her ikisi de o dönemlerde yeni yeni ünlenmeye başlamışlardı, zaten dikkâtli bakarsanız rahmetli Michael o dönemde kendisini henüz beyazlatmamıştı.

İspanyol Paça - Original

Bugün biraz da geçmişe dönmek istedi ben.
Tesadüf eseri bir yere girince 1970'lerden bir şeyler buldum.
Bu yazımda size geniş paçalı pantolonların eski modellerinden derlediğim bir şeyler var.


Biraz günümüz kokan bir resimden başlayalım istedim, pembe pantolon bayağı yakışmış, ama sakıncalı.
Palazzo Pantolon.


Bu yazımda yaz ve kış modasını ayırmadığım için her an mevsim değişikliğine uğrayabilirsiniz.
Pantolonlar genelde kışın giyilen giysilerdendir, özellikle de kadınlar için.
Bordo pantolon ve siyah bluz Ali McGraw'a çok yakışmış.


Geçmişte hakikâten paçaların bacaklardan yirmi metre ileride yürüdüğünün kanıtı bu resim olsa gerek.
Özellikle de turuncu olan için geçerli, aslında beyaz olanın da diğerinden bir farkı yok ya?


İşte bir tane daha, bu sefer mankenimiz kıyafetini bir geniş lengerli fötür şapka ile tamamlıyor.


Bu resim ise tam kışlık, 1972 kış modası. Yine pantolon mu etek mi belli değil.
Lâkin ayakkapları göründüğü için pek hoş olmamış gibi bir his var içimde, yanılıyorsam beni lütfen düzeltiniz.


İşte yüksek topuk ve çok geniş paça, 1970'li yıllardaki absürd modanın tarzı böyleydi.


Bu resim her ne kadar günümüz de koksa kaynağını ve çekildiği tarihi bilmememe rağmen eğer günümüzde de çekildiyse bazı tarzların o günden bu güne kadar geçen kırk küsür yılda pek fazlama değişmediğini gözler önüne sermesini istiyor ben.


Ve işte İspanyol Paça diye adlandırdığımız pantolonun gerçeği.
1970'li yılların moda tarzları önümüzdeki günlerde yeniden devam edecek.

Ev Hâlleri

Hep bir çatı katında yaşamak istemişimdir.
Burada biraz fantezi olacak ama biraz resimlerde süslediğim bir modanın akımını anlatmak istiyor ben.


Girişten başlayalım, bahçamdaki koltukta konuklarımı ağırlamak kadar güzel bir komşuluk örneği olabilemez sıcak yaz gecelerinde.


Şöyle bir şömine karşısında oturup sohbet etmek kadar güzeli yok işte. Hoş geldiniz, malûm mevsim artık dışarıdaki koltukta oturulabilecek kadar yaz değil, neredeyse kış geldi gelecek.


İsterseniz doğrudan yemek üzere mutfağa geçelim, size kendi ellerimle nefis şeyler hazırladı ben.


Düşündü ki ben siz şimdi yastık savaşı da yapmak istersiniz, merak etmeyin yastıklarımız hazır, yeteri kadar cephanelik de var, arzu ettiğiniz kadar savaşabilirsiniz.


Yeteri kadar savaştıktan sonra biraz dinlenmek için sakinleştiricileriniz de hazır.


Banyomuzda siz istiyor duj, mutlak verecak yüz dolar =)))
O kadar savaştınız kirlettiniz ortalığı, savaş tazminatını istemek hakkım.


Hade yavaş yavaş yatmaya hazırlanın, sabaha az kaldı.


Yataklarımız kuştüyü değil ama idare eder canım işte.


İşte bu da sabah kalkınca yatak manzaramız, dilerim iyi uyuyabildiniz, bu kadar koşuşturmalarınıza değdi mi?


Deniz manzaralı çok harika bir salon, burada insanın ömrü uzar kesin.
İşte benim koukseverliğim, dilerim yeniden karşılaşırız bir yerde, hoşça kalın.

Tırnak

Moda sadece elbiselerle sınırlı değildir.
Ara sıra eklentiler de çeşitli dönemler ortaya çıkar ve zamanları geçince görünmez olurlar.
Tırnaklar da böyledir, özellikle kadınların tırnakları.
Bugün Twitter'de dolanırken bana takip isteği yollayan bir takipçimden sizlere iki modeli paylaşmak istiyor ben.


Burada biraz aşkı anlatmaya çalışmış, kâlpli olan benim favorim oldu.
Öteki kurdaleli ve Polka Dot'lu olan biraz klâsik gibi, sanki normâl tırnak gereğinden fazla uzamış gibi.


Burada da denizciliği anlatmaya çalışmış.
Yüksük parmağının modeli harika bir çapa, beyaz üzerine lâcivert tam denizi anlatmış.

09 Ekim 2014

Norveç

Bugünkü gezimiz Norveç topraklarına uzanıyor.
Sizin için kısa bir yazı hazırladım, dilerim siz de zevk alırsınız bunu okumaktan.
Biraz önce size paradan bahsettim ya, dünyada en uzun yaşama süresi Norveç'te.
Çünkü adamların ekonomileri hakikâten tıkırında.


Burası Reine, Norveç'in küçük bir kasabası. Norveç'in en büyük haftalık dergisi olan Allers tarafından 1970'lerin sonlarında Norveç'in en güzel köyü seçildi. 1743 yılından beri ticaret merkezi olmuştur. 


Günümüzde turizm önemli bir yer tutmaktadır ve uzak konumuna rağmen her yıl binlerce insan konuk olarak köye gelirler.
Güzel manzarasıyla Norveç'i tanıtan broşürlerde sıklıkla kullanılır.


Burası Dalsnibba Dağları. Çok zaman yazın bile kolay kolay kar kalkmaz.


Burası da Honninsvag, Norveç'in en kuzeydeki kasabası.


Gece görüntüsünden sonra size bir de gündüz vaktinin hâlini buldu ben.


Burası Bergen. Norveç'in 1229 yılına kadar başkentliğini yapmış olan yer. Zamanın kralı Olav Kyrre tarafından 1070 yılında kurulmuştur.
Aşırı derecede sağanak yağışıyla bilinir, yılda ortalama olarak 2250 mm yağmur Bergen'e düşer. O kadar ki bir dönem Bergen'deki caddelerde şemsiye satış makineleri konulmuş ama sonraları belediye bu uygulamasından vaz geçmiştir.



Körfez akıntıları sebebiyle Norveç'in en sıcak vilâyetlerinden biridir, şu ana kadarki en yüksek sıcaklık 32 derece ile 1947'de, en düşük soğukluk ise -17 derece ile 1987'de ölçülmüştür.


Bergen'de ticaret faaliyetleri ise şunlardır:
1. Büyük bir yağ endüstrisi
2. Banka hizmetleri
3. Televizyon endüstrisi
4. Derin deniz operasyonları
5. Balıkçılık
6. Kocaman bir liman
7. Üniversite
8. Kolej
9. Kuzey Avrupa'daki en büyük iskele
9. Tabi ki turizm.


Bu gördüğünüz de Bergen Liman arkasındaki apartmanlar. Aslında bizim Çeşme'ye çok benziyor sanki, ama asla bir Çeşme olamaz.


Burası da Atlantik Okyanusu Caddesi, ilk başta tren yolu olarak planlandı ama gerçekleştirilmedi.
Denizin ortasından geçen bu yol adalarda köprü ayaklarını yerleştirmiştir.
Topu topu sekiz kilometre olan bu yol 1970'lerde tekrardan karayolu olarak planlandı, 1 Ağustos 1983 günü temeli atıldı ve 7 Temmuz 1983 günü ulaşıma açıldı.
Bu yol hakkında daha fazla malûmatfuruş tahsil etmeyi arzu edenlerden isteğim "Wikipedia" yazısını tıklamaları.


Tabi en önemli güzelliği olan Fjord'ları unuttuk, Skandinavia'nın olmazsa olmazlarından. Bizim Boğaziçi de aynı tarzda coğrafyası olmasına rağmen fiord olarak sayılmamakta.
Buzulların oluşturduğu vadilerin deniz suyuyla dolmasıyla oluşan uçurum ve kayalıkların arasındaki dar deniz koylarına verilen addır.


Dar koylar, buzullar tarafından aşındırılmış ve deniz seviyesinin çok altındaki taban, deniz yüzeyinin bayağı altına kadar devam eden dik duvarlar, kara tarafında ve ortada deniz tarafına göre daha çok olan derinlik ve açık denizle bağlantı fiordların tipik özellikleridir.

Para Sağlık Yaratır

Para var huzur var diye bir şeyi boşuna söylememişler.
Hayatta her şeyden önemli olan bir şey varsa o da sağlıktır, ama malesef parasız da sağlık olmaz.
Para mutluluk da getirir, huzur da getirir, sağlık da getirir, kısacası her şeye sahip olabilirsiniz, hâttâ aşka bile.


Çünkü para olmazsa bu saydıklarımın hiçbirini alamazsınız.
Tatile çıkamazsınız, kiranızı ödeyemezsiniz, elektriğinizi suyunuzu doğalgazınızı telefonunuzun faturalarını da ödeyemezsiniz.
Otobüse bile binemezsiniz, hâttâ İstanbulkartınızda bir kuruşçuk bile eksik bakiyeniz olduğunda otobüs şoförü sizi içeri almaz.


Parayı kazanmak için çalışmak zorundasınızdır. Hem de sabahları kargalar daha boklarını sıçmadan işe gitmeniz ve geceleri geç saatlara kadar hiç durmadan size verilen işi yapmanız gerekir.
Hastahaneye paranız olmadan gitseniz size hiçbir doktor bakmaz.


Üzerinizde para olmazsa hırsıza rezil olup canınızdan bile olabilirsiniz.


Ama paranız olursa bazı şeyleri çok fazlama düşünme derdiniz de azalacağı cihetle biraz rahat nefes alabilirsiniz, çünkü ödemelerinizin karşılıkları var olduğu için daha az şeyi düşünürsünüz.
Allah Baba hiç kimseyi varlığa alıştırdıktan sonra yoklukla sınamasın.


Evet, sağlık her şeyden önemlidir, paranın varlığından veya yokluğundan bile, sağlığınız olmazsa para kazanamazsınız ama cebinizde paranız olduğu zaman daha az düşünürsünüz ki vadeleri gelen fatura ve ödemeleri yapmanız daha da kolaylaşır.
Ama para olmazsa kara kara düşünceler sizi esir alır ki ödemelerin zamanı geldiğinde nasıl ödeyeceğinizi kara kara düşünürsünüz.


Bir başka yazımda size biraz tasarruf tedbirlerinden bahsedecek ben, ama daha ileride bir gün.

Üç Harfli Stayl

Ben bu geniş paçalı pantolonlara fena hâlde taktım.
Ne zaman Pinterest'e baksam birçok çeşit bu tarz çıkıyor karşıma.
Tabi bu tarzı giyen boy komplekslilerden bir arkadaşınız olursa siz de sanki aynı şekle takmazsınız ya neyse şimdik bayramlık ağzımı açmayayım da size modelleri takdim edeyim.


Bugünkü İspanyol Paça modellerimize Polka Dot'lu bir taneyle başlıyoruz, beyaz noktalı siyah pantolon ancak bir beyaz bluzla kombinlenebilirdi.


Burada da bir yeşil tulum var, resmen erkek kıyafetinden farksız çıkmış, çünkü kadın elbiselerinin cepleri bu kadar büyük olmaz genelde.


Bunu da aslına bakarsanız takım elbise kategorisine yerleştirmek isterdi ben ama mankenimiz sanırım ceketinin içine bir şey giymediği için çok sırıtıyor.


İşte yeni doğmuş zürafa yavruları gibi emeklemeye çalışarak paytak paytak kıvırta kıvırta yürümeye namzet bir tarz, siz dışarıdan göremiyorsunuz belki ama ayakkaplarının topukları o kadar yüksek ki bunu ancak bir boy kompleksi olan kadın giyer.


Bu ise o kadar fena değil, hâttâ şimdiye kadar gördüğüm en başarılı geniş paçalı pantolon, sanki biraz daha usturuplu, yanılıyor muyum?


Yine özgüven eksikliği hisseden bir model, yürürken dizlerini bile kıramıyor, gören de odun yutmuş sanacak.
Yani kısacası geniş paçalar ve yüksek topuk hakikâten kadınların yürüyüşlerini ziyadesiyle menfi istikâmette engellemekte.


Yine aynı tarz, burada pantolona değil ama bluzdaki düğmelerin neden açık bırakıldığına takılacak ben.
Böyle göğüslerinizi göstererek neyi kanıtlamaya çabalamaktasınız?


Chloe bile bu tarza yönelmiş, bunu da gördü ya ben, sonunda pes ettirtecek bana.


Ha, bir de giydikleriyle selfiye çekenler de var, ama bazıları selfiye çekerken flaş yüzünden her şeyi mahvediyorlar.
Şimdi burada selfiye çekerken gündüz gözüyle flaşı açık bırakmanın ne alemi var?